Fransız tarihçi Emmanuel Todd: ‘ABD yenilirse NATO dağılacak, Avrupa özgür kalacak’

Fransız Antropolog, tarihçi ve deneme yazarı Emmanuel Todd’un Ocak 2024’te yayımlanan “Batı'nın Yenilgisi” (La défaite de l'Occident) adlı kitabının yankıları hâlâ devam ediyor. Kitabın çıktığı hafta Marianne, Le Point, Libération ve Le Figaro gibi Fransa’nın ünlü dergi ve gazeteleri Emmanuel Todd ile yaptıkları röportajları yayımladılar. Başta Le Monde olmak üzere Atlantikçi basın, Batı'nın ya da Ukrayna'nın politikalarından ziyade Vladimir Putin'in politikalarına daha sıcak bakmasından dolayı Todd’u “Rusya yanlısı Fransız entelektüel” olarak değerlendirdiler. Todd’un Rusya’ya ve Putin’e yaklaşımı, ABD ve genel olarak Batı’ya yaptığı eleştiriler Fransa’nın Atlantikçi basınında tepkiyle bir o kadar da ilgiyle karşılanmıştı.

Fransız tarihçi, Şubat 2022’de başlayan ve devam eden Ukrayna savaşını analiz ettiği kitabının içeriğini şöyle ifade ediyor: “Emperyalist emelleri olmadığına inandığım Rusya'nın sağlığının iyi, buna karşılık Batı'nın, özellikle de ABD'nin bunalımda olduğu” tespitinde bulunarak “Kitabım Rusya'nın istikrarının bir tanımını sunuyor, ardından batıya doğru ilerleyerek, yaşamına savaşta bir anlam bulan, çürüyen Ukrayna toplumunun muammasını analiz ediyor. Daha sonra eski popüler demokrasilerin yeni Rus fobisinin paradoksal doğasına, ardından Avrupa Birliği’nin (AB) krizine ve son olarak da Anglosakson ve İskandinav ülkelerinin krizine geçiyor” diyor. Yazar kitabında Batı’nın çöken ve çürüyen değerlerini ele alıyor ve özgürlük adına LGBT’yi dayatan sistemi eleştiriyor.

Emmanuel Todd 2

Emmanuel Todd'un kitabının İtalyanca baskısı Ekim 2024 başında yayımlandı.Avrupalı güçlerin giderek ABD'ye bağımlı hale geldiğini savunduğu Batı'nın Yenilgisi adlı kitabının tanıtımı için İtalya’ya giden Todd, Corriere di Bologna gazetesine bir röportaj verdi. Savaşın olası sonuçlarına, AB ve NATO’nun geleceğine, Batı’nın ahlaki çöküşü ve LGBT dayatmasına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Böylece 10 ay önce yayımlanan “Batı'nın Yenilgisi” kitabı yeniden gündeme geldi.

‘AVRUPA’NIN KADERİNİ UKRAYNA SAVAŞININ SONUCU BELİRLEYECEK’

Todd İtalya gazetesine yaptığı açıklamada “Avrupa'nın Batı'nın temsilini ABD'ye devrettiğini” ifade ediyor. “Avrupa’nın kaderini Ukrayna savaşının sonucu belirleyecektir” diye devam eden Todd, “Eğer Rusya Ukrayna'da yenilirse, Avrupa'nın Amerikalılara boyun eğmesi bir yüzyıl daha devam edecek. Eğer benim inandığım gibi ABD yenilirse, NATO dağılacak ve Avrupa özgür kalacaktır” değerlendirmesinde bulunuyor ve “Rusya'nın Avrupa'ya doğru genişleme arzusuyla ilgili fanteziler kuran Batılı Rusofobik histeri, ciddi bir tarihçi için tek kelimeyle gülünçtür. Avrupalıları bekleyen psikolojik şok, NATO'nun bizi korumak için değil, bizi kontrol etmek için var olduğunu anlamak olacaktır” diyerek Başta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron olmak üzere Avrupa’da Rusya korkusu yayan “Ukrayna’dan sonra sıra diğer Avrupa ülkelerine gelecek” diyen Atlantikçilere gönderme yapıyor. Todd’un NATO ile ilgili tespiti aklımıza General de Gaulle’ün şu sözlerini getiriyor: “NATO bir boş laflar akademisi. Bizim savunma gücümüzü zayıflatan, onsuz bir savunma düşünülemez fikrini aşılayan, böylece milli bağımsızlık hislerimizi uyuşturan, bizi güçsüzleştiren bir kuruluş…NATO aslında bir aldatmaca, Amerika’nın Avrupa’ya el koymasının bir kamuflajı”.

İmparatorluktan Sonra Amerikan Düzeninin Çöküşü kitabı

‘AMERİKA’NIN YENİLGİSİ AVRUPA ÜZERİNDEKİ KONTROLÜNÜ YERLE BİR EDECEK’

Bugün, Avrupa’nın içine düştüğü çıkmazın nedeni ABD işbirlikçisi politika izlemeleridir. ABD ile işbirliği yaparsanız Rusya’ya Çin’e düşmanlık yaparsınız, ABD’den uzaklaşırsanız Rusya ile Çin ile dost olursunuz. Denklem budur. Bu ilişkilerde tayin edici iki ülke vardır: AB’nin motor ülkeleri Fransa ve Almanya’dır. Emmanuel Todd, Almanya, Fransa ve Rusya’nın Irak savaşına karşı çıktığını ve birlikte hareket ettiğine dikkat çekiyor. Putin, Schröder ve Chirac’ın oluşturduğu Paris, Berlin ve Moskova ekseni “Washington'u dehşete düşürdü. Amerika'nın Avrupa kıtasından kovulma tehlikesi varmış gibi görünüyordu” diyor.

Todd röportajda ABD üst düzey komuta kademesinin “Rusya'yı Almanya'dan daha da ayırmak” amacıyla Ukrayna'daki savaşın tırmanmasını teşvik ettiğini söylüyor. Yazar Ukrayna’nın savaşa sürülmesini Avrupa için, özellikle de Almanya için bir tuzak olduğuna inanan Fransız tarihçi “Savaşın şoku Almanya'yı felç etti” diyor. “Amerikalıların, Almanya ile Rusya arasındaki ekonomik anlaşmanın sembolü olan Nordstream doğalgaz boru hattını havaya uçurmasına” dikkat çeken Todd “Amerika'nın yenilgisinin ikinci aşamasında, Amerika'nın Avrupa üzerindeki kontrolünün yerle bir olacağı açıktır” tespitinde bulunuyor. Bir bakıma bu çatışmanın yapay olduğunu söyleyen yazar “Doğurganlık oranı düşük ve nüfusu yaşlanan bir Avrupa'da doğal olan, Alman sanayisi ile Rus enerji ve maden kaynakları arasındaki tamamlayıcılıktır” diyor.

ÇÖKEN BATI DEĞERLERİ VE ÇÜRÜYEN AHLAK

Yazara göre Batı’nın Ukrayna’da yenilgisi sadece bir sonuç; süreç önceden başlamıştır. Bunun ekonomik, kültürel ve ahlaki boyutları vardır. Ama Batılının burnu hâlâ havadadır. Emmanuel Todd’un dediği gibi “biz hala kendimizi liberal ve demokratik olarak görüyor, üstünlüğümüzü ve değerlerimizin evrenselliğini savunmaya devam ediyoruz.” Çöken değerler, çürüyen ahlak! Özgürlük adına LGBT’yi dayatan bir sistem. Batının bu çürüyen ahlaki değerlerini eleştirdiği için Ocak 2024’te Todd ile röportaj yapan Le Figaro’dan Alexandre Devecchio şöyle soruyor: “Zaman içinde biraz gerici olmadınız mı?” Todd, “LGB, tamam. Söz konusu bireyler elbette korunmalıdır. Ama T, trans meselesi başka bir şeydir. Ancak Batılı orta sınıfların bu ultra azınlık meselesine takılıp kalması sosyolojik ve tarihsel bir soruyu gündeme getiriyor. Bir erkeğin gerçekten kadın, bir kadının da erkek olabileceği fikrini toplumsal bir ufuk olarak yerleştirmek, biyolojik olarak imkânsız olan bir şeyi iddia etmektir, dünyanın gerçekliğini inkâr etmektir, yanlışı iddia etmektir” şeklinde cevap veriyor.

Putin- Size gerçeği söyleyebilirim, Ukrayna çoktan kaybetti, Trump Biden gibi, Opinion gazetesi

‘SON ÇÖKÜŞ’TEN ‘BATI’NIN YENİLGİSİ’NE

Kitabın Fransa’da yayımlanmasından sonra, Le Point dergisinden Said Mahrane’nın Todd ile yaptığı röportajın başlığını “Emmanuel Todd: Dünya bir kırılma noktasının eşiğinde” şeklinde veriyor. Gazeteci kitap ile ilgili şu değerlendirmede bulunuyor. “Yazar Putin'in Rusya'sı için zafer ilan etmiyor, ancak bazı insanlar kitabını okuyacak ve bu fikirden kurtulamayacak. Ona göre bu düşüşün nedenleri çok çeşitli: ulus-devletin sonu; Ukrayna'ya tedarik edilen silahların üretimini mümkün kılan türden sanayinin gerilemesi; başta Protestanlık olmak üzere dini matrisin 'sıfır durumu'; ABD'de bebek ölümlerindeki artış (Rusya'dakinden daha yüksek) ile intihar ve cinayetlerdeki artış. Todd'un editoryal başarılarından biri de 1976 yılında “La Chute finale” (Son Çöküş) adlı kitabında SSCB'nin dağılacağını öngörmüştü. Kırk yedi yıl sonra, son kitabı olduğunu söylediği “Batı’nın Yenilgisi”ni (La Défaite de l'Occident) Ukrayna'daki çatışma zemininde öngörüyor.”

BATI LİBERAL OLİGARŞİLERDEN OLUŞUYOR, RUSYA İSE OTORİTER BİR DEMOKRASİ

Le Point muhabiri ‘otorite’ ve ‘demokrasi’ terimlerinin yan yana gelmesinden rahatsız soruyor: “Rusya'dan otoriter bir demokrasi olarak bahsetmek biraz fazla gurur okşayıcı değil mi? Todd: “Liberal demokrasi ve çılgın otokrasi karşıtlığından uzaklaşmamız gerekiyor. İlki daha çok liberal oligarşilere benziyor, halktan kopuk bir elit tabakası var; medya dışında kimse hükümetteki görev değişikliğini umursamıyor. Öte yandan, otokrasi ya da neostalinizm kavramlarının yerine başka bir kavram kullanmamız gerekiyor. Rusya'da nüfusun çoğunluğu rejimi destekliyor, ancak azınlıklar- eşcinsel, etnik ya da oligarklar- korunmuyor: bu, komünizmi üreten Rus toplumunun mizacının kalıntılarından beslenen otoriter bir demokrasidir. Benim için 'otoriter' terimi 'demokrasi' terimi kadar ağırlık taşıyor” diye cevap veriyor. Todd, bugün Batı’nın “ABD'yi takip eden ve esasen 'liberal demokrasiler' olan ülkelerden oluştuğunu, temelde, herhangi bir yerde gerçek liberal demokrasilerin olmadığını ve daha ziyade ‘liberal oligarşilerin’ var olduğunu” ifade ediyor. “NATO, kuruluşundan itibaren tüm liberal demokrasilerin, ABD'ye itaatini kurumsallaştıran hiyerarşik bir örgüt olduğunu” söylüyor. Todd, Batı ülkelerinin liberal ama artık demokratik olmadığını, oysa Rusya’nın ‘otoriter bir demokrasi’ olduğunu ifade ediyor.

Son Çöküş kitabı

‘BATI VE RUSLAR ARASINDA, DÜNYANIN GERİ KALANI MUHTEMELEN RUSLARI SEÇECEKTİR’

Emmanuel Todd, Eylül 2022’de Marianne dergisine yazdığı "Batı ve Ruslar arasında, dünyanın geri kalanı muhtemelen Rusları seçecektir" başlıklı makalesinde, Rusya’nın Ukrayna’ya operasyonu nedeniyle Batı’nın başlattığı yaptırımların, “Rus rejiminin, Ruslara tek başına asla dayatamayacağı ve ekonomilerine AB karşısında önemli bir avantaj sağlayacak olan geniş çaplı bir korumacı ikame politikası başlatmasını sağladığını” ifade ediyor. Dünyanın önemli bir kısmı Batı’nın yaptırımlara uyma çağrılarına uymamış ve Rusya’nın yanında yer almıştır. Batı dışındaki “Diğer Dünya” artık Batı’ya boyun eğmeyecektir. Todd yazısında şöyle der: “Peki Hindistan yeniden İngiltere Kralı'na boyun eğmek istiyor mu? Batı Afrika Fransız başkanına, Endonezya Hollanda'ya, Latin Amerika ve Araplar ABD'ye, Çin Avrupalılara ve Japonlara itaat etmek istiyor mu? Dünyanın geri kalanı bize karşı temkinli. Bizim antropolojik ve siyasi değerlerimizi paylaşmıyorlar. Bizi liberal demokrasiler olarak değil, yoksullarını hor gören oligarşiler olarak görüyorlar. Hepsinden önemlisi, yeniden canlanan bir sömürgeci mizaç seziyor. Acı gerçek şu ki dünyanın geri kalanı bizi sevmiyor. Eğer Batı ile Ruslar arasında bir seçim yapmaları istenirse, muhtemelen Rusları seçeceklerdir.”

Paris-Berlin ekseninin yerini Washington'dan yönlendirilen Londra-Varşova-Kiev ekseni aldı

Emmanuel Todd, 1976 yılında “La Chute finale” (Son Çöküş) adlı kitabında SSCB'nin dağılacağını öngörmüştü. Afganistan işgali sonrası ve Irak işgalinden bir yıl önce 2002’de ABD'nin ekonomik, diplomatik ve askeri hegemonyasının düşüşte olduğunu savunduğu “İmparatorluktan Sonra: Amerikan Düzeninin Çöküşü” (Après l'Empire : L'effondrement de l'ordre américain) kitabını yazdı. Son kitabı “Batı'nın Yenilgisi” öncekiler gibi büyük ilgi gördü. Aşağıda bu kitaptan alıntılar bulacaksınız.

UKRAYNA SÜRPRİZİ

“Ukrayna ordusunun direnişi karşısında en çok şaşıranlar Rusların kendileriydi. Bilgili Batılıların çoğunda olduğu gibi onların zihninde de Ukrayna teknik olarak başarısız bir devletti. Ukrayna 1991'deki bağımsızlığından bu yana göç ve doğurganlığın azalması nedeniyle yaklaşık 11 milyon nüfusunu kaybetmişti… NATO tarafından Javelin tanksavar füzeleri ile donatıldığı ve savaşın başından itibaren Amerikan gözlem ve güdüm sistemlerine sahip olduğu kesindi, ancak parçalanmakta olan bir ülkenin şiddetli direnişi tarihsel bir sorun teşkil etmektedir. Kimsenin öngöremediği şey, Ukrayna'nın savaşta yaşamak için bir neden, kendi varlığı için bir gerekçe bulacağıydı.

YENİ AVRUPA EKSENİ

“Başlangıçta Avrupa, 2007-2008 krizinden bu yana kesinlikle ataerkil bir evlilik havasına bürünen ve Almanya'nın artık eşinin söylediklerini dinlemeyen otoriter bir koca olduğu Fransız-Alman çiftiydi… Avrupa Birliği kendi çıkarlarını savunma arzusundan çok çabuk vazgeçti; enerji ve (daha genel anlamda) ticaret ortağı Rusya'dan koptu ve kendisini daha da ağır bir şekilde cezalandırdı… Emmanuel Macron'un Fransa'sının uluslararası sahnede buharlaştığını, Polonya'nın ise Washington'un Avrupa Birliği'ndeki baş temsilcisi haline geldiğini ve bu rolde Brexit sayesinde artık Birlik dışında olan Birleşik Krallık'ın yerini aldığını gördük. Bir bütün olarak kıtada, Paris-Berlin ekseninin yerini Washington'dan yönlendirilen Londra-Varşova-Kiev ekseni almıştır. Avrupa'nın özerk bir jeopolitik oyuncu olmaktan bu şekilde uzaklaşması, daha yirmi yıl önce Almanya ve Fransa'nın Irak savaşına karşı ortak muhalefetinin Şansölye Schröder, Başkan Chirac ve Başkan Putin'in ortak basın toplantılarına yol açtığını hatırladığımızda şaşırtıcıdır.”

AMERİKAN ENDÜSTRİSİNİN DÜŞÜŞÜ

“Dünyanın süper gücü, Ukrayna'daki himayecisine mermi ya da başka bir şey tedarik etmekten aciz. Savaşın arifesinde Rusya ve Belarus'un toplam gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYH) Batı GSYH'sinin (ABD, Kanada, Avrupa, Japonya, Kore) %3.3'üne tekabül ettiği düşünüldüğünde bu oldukça sıra dışı bir durumdur. Batı dünyasından daha fazla silah üretebilen bu %3.3'lük oran iki yönlü bir sorun teşkil ediyordu: birincisi, maddi kaynak yetersizliği nedeniyle savaşı kaybeden Ukrayna ordusu için; ikincisi ise - söylemeye cesaret edersek - sahte doğası böylece dünyaya ifşa olan Batı ekonomi politik bilimi için.”

“La Défaite de l’Occident”, Emmanuel Todd, Gallimard, 2024, 384 p.