Frig Kralı Midas
Geçen hafta bir bilgi yarışmasında “Yunan mitolojisinde geçen hikâyede, Kral Midas’ın berberi bir kuyuya Midas’ın kulaklarının hangisi gibi olduğunu söyler” sorusunu, yarışmacı “Eşek” diye yanıtlayarak bin puan kazandı. Cevap doğru ama cümlenin başındaki “Yunan mitolojisinde” şartlaması Kral Midas’ın Yunanlı olduğunu düşündürüyordu. Oysa Kral Midas, babası Gordios’tan sonra başkent Gordion’da (Polatlı) başa geçmiş bir Frigya Kralıdır. Anadolu Medeniyetleri Müzesine göre M.Ö. 1200 - 700 yıllarında hüküm süren Friglerin eserleri Ankara, Polatlı, Afyon, Eskişehir, Çorum, Tokat ve Kayseri’de ele geçmiştir. Yerel bir Anadolu dili olan İyonca’yı konuşan Bodrumlu Heredot (2002:8), sonra Tarihçi Cevat Şakir Kabaağaçlı (Anadolu Efsaneleri, 1983:91), Filolog ve Arkeolog Azra Erhat (Mitoloji Sözlüğü), Pennsylvania Üniversitesi Penn Müzesi Kazı Raporları (2017) ve Polatlı Gordion Müzesi Kral Midas’ın Frig kralı olduğunu doğrular. Lir çalan Tanrı Apollon, müzik yarışmasında Midas Pan kavalı çalan Marsiyas’ı seçince, Kralı eşek kulaklarıyla cezalandırır. Aslında; hanedan çocuklarını halktan ayırmak veya Kraliçe Nefertiti gibi güzelleştirmek amacıyla başı bebekken sargıyla kalıplanarak kafatası uzatılmış olabilir.
ANADOLU MİTOLOJİSİ
Öyleyse Türkiye’nin eski efsaneleri Yunan Mitolojisine değil Anadolu Mitolojisine aittir. Azra Erhat’a göre “mitoloji deyince başta Yunan-Roma mitolojisi kavramı akla gelir ama efsaneler bütün Akdeniz havzası topraklarına aittir”. Sonra “Yunanlı ya da Romalı kaynak yazarları anlattıkları efsanenin asıl kaynağını araştırmaz, onu bilseler bile kimi zaman siyasal amaçlar güderek saklarlar, bile bile değiştirirler.” Son yıllara dek “Yunan mucizesi” diye bir balon uçup durdu. “Batı dünyası insan değerlerinin dile geldiği ve büyük sanat yapıtlarıyla ölümsüzlük kazandığı tek kaynağın” ve kendi kökenlerinin “Yunan-Roma uygarlığı ve kültürü olduğuna” inandı. “Bu dar görüşlü açıdan bakılınca Yunan mucizesini yaratan asıl kaynak ve etkenlerin ne olduğu araştırılmaz, görmezlikten gelinir, bu inancı sarsacak bir bulut ortaya çıktı mı, bile bile ve bilimselliğe aykırı bir tek yönlülükle tartışmaya, giderek kavgaya” girişilir. Örneğin “Troya’nın Çanakkale’de olmadığı, Homeros’un llyada’sıyla bir ilişkisi bulunmadığı ileri sürülmüştür. Arkeolojinin son buluşları, tarihle ilgili bilim kollarını göz kamaştırıcı bir ışıkla aydınlatmaktadır ama Anadolu arkeolojisi daha yenidir, Hititlere ancak son on, on beş yıl içinde yazılmış kitaplarda yer verilir. Apollon ya da Artemis’i, Türkiye’nin Ege bölgesinde topraktan çıkarılan anıtların ışığında yorumlamaya, ilkçağın yazılı kaynaklarıyla günümüzün buluşlarını bir araya getirerek çok yönlü bir görüşle toplamaya daha pek az bilgin girişmektedir” (Mitoloji Sözlüğü pdf-2019:4-6).
ANADOLU UYGARLIKLARI
Uygarlık asla batıdan doğuya, kuzeyden güneye yayılmamıştır. Tam tersine tarım, hayvancılık, çanak çömlek, yol, su kemerleri, köprüler, denizcilik, kent düzeni, mimarlık, müzik ve sazlar, yazı, efsaneler, edebiyat, ozanlık, bilim, felsefe, inançlar, dokuma, savaş sanatı gibi pek çok öğe Anadolu’dan ve Asya’dan İtalya ve Yunanistan’a geçerek Avrupa’ya yayılmış ve onların Rönesans’ı olmuştur. Örneğin Truva’dan ve Lidya’dan göçlerle İtalya’nın kuzeyindeki Toskana bölgesine giden Etrüskler (Türksaka) orada Etruria ve ardından Roma Devletlerini kurmuş; Latinlere yazıyı, kurganlara resim yapmasını öğretmiş, Tanrılarıyla Romalılara ve güzel çömlekleriyle Yunanlılara örnek olmuştur. Gelmiş geçmiş uygarlık kalıntılarını ve kavramlarını bize ait değil diye reddetmek, bizi kendimize yabancılaştırır. O nedenle Türkiye’nin bütün tarihine, tarihi eserlerine ve efsanelerine sahip çıkmalı; kültür emperyalizminin bakışıyla kendimizi tanımamalıyız. Yoksa bu değerleri kendi ellerimizle Avrupa’ya ve Amerika’ya teslim ederiz. Onlarda bu zengin kültürün topraklarına göz koyar. Kral Midas öylesine Türkler tarafından benimsenmiştir ki Güngör Dilmen ünlü tiyatro eseri Midas Üçlüsünü yazmış ve Ferit Tüzün Midas’ın Kulakları Operasını (1966-69) bestelemiştir. Böylece “Frig Mitolojisine göre” diye başlayan soru cümlesini hazırlayabilecek bilgiye ve muhakemeye ulaşmalı, yanlış kanıları engellemelidir. Troya Operası ile sahip çıktığımız Troya (Çanakkale) kalıntıları, 1998’den beri kültür mirasımız olarak Unesco tarafından tescillidir. Öyleyse Amerikan film şirketi Warner Bros (2004) 498 milyon dolarlık hasılatından Troya filmi için Türkiye’ye telif hakkı ödemelidir. Ayrıca hazine avcısı Heinrich Schliemann’ın Rum eşinin çarşafına gizleyerek önce Yunanistan’a (1873), daha sonra Almanya’ya kaçırdığı; 2. Dünya Savaşında tazminat olarak Rusya’ya verilen ve 1990’da Moskova Puşkin ile St. Petersburg Hermitage Müzeleri’nde ortaya çıkan “Truva Hazineleri” Türkiye’ye iade edilmelidir.