Fütüristik Bir Öykü Derlemesi: Son Soru

“Bu gezegen çıkmaz bir sokak, bir bürokrasi mezarlığı!” ('Her Taşın Adı Var' adlı öyküden)

Sadece bilimkurgu türünde roman ve öyküler yayımlamak amacıyla yola çıkan Ve Yayınları‘nın (keşke hala yayın hayatına devam ediyor olsaydı) önemli bilimkurgu yazarlarını bir araya getirdiği derlemelerden ilki “Son Soru“. Yayınevi sözünü tutup ardından "Kanatların Olmasın" adında bir öykü seçkisi daha yayımlıyor. Bu kitaplara ek olarak Frederik Pohl‘un Sarhoş Adımları isimli eseri de yine basılan bir diğer bilimkurgu eseri. Ve Yayınları’nın ileriye dönük iyi projeleri olsa da, kısa bir süre sonra varlığını devam ettiremeyerek kapanıyor. 5 yazar ve toplamda 6 öyküden oluşan bu derlemenin çevirmeni Adalet Celbiş . 1998 yılında yayımlanan kitap ne yazık ki tek baskıda kalıyor. Günümüzde ulaşılması bir hayli güç kitap olduğunu da peşinen söylemek gerekiyor.

Kitapta yer alan 5 yazardan ülkemizde en bilindik olanı şüphesiz Isaac Asimov. Peşi sıra da hemen Arthur C. Clarke gelir. Robert Silverberg ve John Brunner‘ın birkaç romanı basılmış olsa da, çok fazla tanınmadıklarını söylemek mümkün. En dikkati çeken yazar ise Mildred Downey Broxon gibi duruyor, zira burada yer alan öyküsü aynı zamanda ülkemizde bu yazara ait olan tek yapıt. Umarız günün birinde Broxon’ı daha fazla öykü ve romanıyla tanıma fırsatımız olur.

Şimdi tek tek öyküler hakkında ufak bilgiler verme ve yorumlarda bulunma zamanı.

1. Tanrı’nın Dokuz Milyar Adı - Arthur C. Clarke :

Clarke’ın bu meşhur öyküsünde, din ve bilimin kesiştiğini ve bunun sonucunda ufak bir çatışma gerçekleştiğini söylemek yanlış olmayacaktır. 1953 yılında kaleme alınan öykü aynı zamanda en iyi kısa öykü dalında Hugo Ödülü’nü kucaklamayı başarmıştır.

Tibetli din adamları Tanrı’nın bütün isimlerini bulmak için Amerikalı bir bilgisayar şirketinden yardım ister. İki mühendis Tibet’e kadar gidip bu cihazı kuracak ve din adamlarına teslim edeceklerdir. Mühendislere göre son derece saçma olan bu istek, dünyanın muhtemel kaderi ile ilgilidir. Umduğunu bulamayan Tibetli din adamlarının vereceği tepkiden korkan George ve Chuck isimli mühendisler, bir plan üzerinde çalışmaya başlarlar.

İflah olmaz bir ateizm taraftarı olduğunu bildiğimiz Clarke’tan, yer yer dini sorgulatan, bilimin sınırlarının ne olması gerektiğinin altını çizen ve her şeyin bir sonu olması gerektiğini belirten ilginç bir öykü…

Aynı yıl Sarmal Yayınevi’nin bastığı bir Arthur C. Clarke öykü derlemesine de ismini verdiğini ve öykünün o kitapta da yer aldığını söyleyeyim. Okumak isteyenlere ikinci bir tercih olabilir.

“İnsanın çılgınlığının sınırı var mıydı acaba?”

2. Sinekler - Robert Silverberg :

Öyküsünde bir nevi ölümsüzlük fikrine değinen Silverberg, ileride tıbbi müdahalenin alacağı boyutu gözler önüne seriyor. Bunu yaparken de aynı zamanda insanın Tanrı’yla olan ilişkisine atıfta bulunuyor. Röntgencilik fikrinin ileri bir boyutunu da görme fırsatı buluğumuz öykü, yer yer korkutucu bir hal de alabiliyor.

Bir uzay gemisindeki patlamadan büyük bir hasarla çıkan Cassiday, başka bir gezegende “Altınlar” adı verilen bir ekip tarafından yeniden üretilir. Beyin, birkaç sinir uzantısı ve bir kol haricinde tamamen yeniden doğan Cassiday, gerekli kontrollerin yapılmasının ardından uzay gemisi ile Dünya’ya gönderilir. Kendisi için programlanan hayatı yaşamaya başlayan Cassiday, aynı zamanda Altınlar tarafından da izlenmektedir.

“Sinekler yaramaz çocuklar için neyse, biz de Tanrılar için öyleyiz. Eğlence olsun diye bizi öldürürler.”

3. Arkadaşlar Ne İçindir - John Brunner :

Brunner’dan, içimizdekileri dışavurmamızın yolunun iletişimden geçtiğini ve bir arkadaşın ne denli önemli olabileceğini vurgulayan, geleceğin robot ve insan ilişkilerine dair bir öykü.

Yakın bir gelecekte geçen öyküde ebeveyn olmanın yolu, insansı bir robot satın almaktan geçmektedir. Patterson çifti, satın aldıkları ve “Tim” adını verdikleri çocuklarının sürekli olarak problem çıkarmasından bıkmış durumdadırlar. Tim’in son vukuatı ise, komşularının köpeğini öldürüp gömmektir. Pattersonlar bu olaydan sonra Tim’i eyaletin en pahalı ve en ünlü danışmanına götürürler. Dr. Hend’in aileye söylediği şey ise, Tim’e bir “arkadaş” bulmaları gerektiğidir. Ahbap isimli arkadaş satın alındığında, Tim’in hayatında önemli ölçüde değişiklikler meydana gelecektir…

4. Her Taşın Adı Var - Mildred D. Broxson :

İki farklı gezegendeki iki farklı ırkın hayatlarına konuk oluyor ve birçok yönden karşılaştırma fırsatı buluyoruz. Özellikle yönetim şekilleri üzerine eğilen yazarın amacı içinde bulunduğumuz gezegenin ne denli vahşi insanlara ev sahipliği yaptığını gözler önüne seriyor. İnsanoğlunun zalimliğine ve güce tapan varlıklar olduğuna parmak basıyor Broxson. Peki gerçekten de öyle değil miyiz?

Broxson’ın öyküsünde uzaya açılan insan ırkı ile karşılaşıyoruz. Dünya isimli gezegenimiz haricinde farklı birçok gezegene de taşınmış olan insanoğlu, gittiği her yere ilkelliğimizi de götürmeyi ihmal etmemiştir. Her ne kadar farklı gezegenlerde yaşamaya başlamış olsa da, insan her yerde insandır, diyor Broxson ve haklı da. Zira ele geçirilen gezegendeki yerli halkı çok zor durumlarda bırakıp, her türlü zalimliği reva görmenin hiçbir mantıklı açıklaması olamaz. Halkına liderlik yapan İnona, yeni atanan Dünyalı vali O’Rourke ile samimi bir dostluğa yelken açacak ve halkının Yaşlılar’ı tarafından liderliği elinden alınacaktır. Dışlanan İnona iyice kabuğuna çekilir. Dünyalı yöneticiler tarafından katledilen halkının her birinin isimleri ise nehirdeki taşlara verilmektedir…

“Bir insan ne kadar uzun yaşarsa yaşasın öğreneceği şeylerin sonu gelmez.” -O’Rourke.

5. Son Soru - Isaac Asimov :

Büyük usta Isaac Asimov’a ait olan bu öykü, yazarın en iyi ve en sevilen öyküleri sıralamasında her daim başlarda gelmiştir. Bu bilim yönü güçlü öyküsünde, insanlığın sorduğu en önemli sorulardan birinin cevabını arıyor Asimov. Okurunu her satırda düşünmeye sevk ediyor. Anlattıklarıyla ufkumuzu açıyor.

İnsan, Tanrı ve yapay zeka ekseninde geçen öykü, evrenin nasıl oluştuğunu ve insanın bu oluşumdaki etkisinin ne olduğunu masaya yatırıyor. Bunun da ötesinde, çığır açan tespitlerde bulunuyor.

Peki ya sizce? Evrendeki tüm enerji günün birinde bitecek mi? Ve insanlığın sonu nereye varacak? “İnsanın ilk düşünmeye başladığı andan itibaren sorduğu sorunun yanıtını siz de merak etmiyor musunuz?” Asimov’un hayal gücüyle buyurun yanıtını aramaya. Ama unutmayın, Asimov aynı zamanda bir bilim insanıydı.

6. Ertesi Gün Yok - Arthur C. Clarke :

Kitapta yer alan 2. Clarke öyküsü insaoğlunun ne kadar zevkine düşkün ve vurdumduymaz olduğunu söylemekten çekinmiyor ve bunu yüzümüze vurmayı başarıyor. Kendi zevkini her zaman ön planda tutan ve içinde yaşadığı dünyanın güzel yönlerini görmekten aciz insanlar, nitekim bir gün gezegenin sonunu getirmede de başrolü oynayacaklardır.

Güneş infilak etmek üzeredir ve bu sebeple Güneş Sistemi tehlike altındadır. Jüpiter’e kadar tüm cisimler yok olmanın eşiğindedir. Bu durumu fark eden ise ne yazık ki insanlar değil, 500 ışık yılı ötedeki Thaar gezegeninde yaşayan Thaarlar’dır. Telaşa kapılan gezegen halkı, bir an önce insanları bu tehlikeye karşı uyarmayı düşünürler. Solucan deliği benzeri bir yöntem ile Thaarlı bilimcileri Dünya’da ikamet eden Bill’le iletişime geçmeyi başarırlar. Ne var ki Bill, tam o esnada kör kütük sarhoştur ve yaşananları halüsinasyon olarak nitelendirir. Thaar bilimcileri şaşkındır ve insanlara yardım edemiyor olmanın üzüntüsünü yaşarlar. Bill kendi hayatına devam eder ve sevgilisiyle arasını düzeltir, lakin beklenildiği üzere 3. günün sonunda Dünya yok olur…

Olur da sahafların tozlu rafları arasında bir gün Son Soru‘ya rastlarsanız, sakın ha kaçırmayın derim!

Keyifli okumalar dilerim.