Gafil Gezme Şaşkın!

Kul Himmet’e (16. yy) ait bu türkünün gerisini biliyor olmalısınız. Aradan dört yüz yıl geçmiş...
Etraf yine şaşkınlardan geçilmiyor: şaşkın devlet adamı, şaşkın iktidar, şaşkın muhalefet, şaşkın meclis, şaşkın müttefik, şaşkın siyasetçi, şaşkın parti, şaşkın düşünür, şaşkın aydın, şaşkın entelektüel, şaşkın bilim adamı, şaşkın sanatçı, şaşkın şair, şaşkın işadamı, şaşkın para, şaşkın makam, şaşkın âşık, şaşkın dost, şaşkın düşman... Bir neoliberal siyasi süreç hastalığı bu...
Bir araştırmaya göre “gençlerimiz bazı futbolculara, şarkıcılara, televizyonculara, dizi film karakterlerine güveniyor”larmış artık. Dahası, bu çocukların ana babaları da aynı durumdalarmış... Eh yani aferin hepimize de! Ne olacağını umuyordunuz ki?
Kimse kusura bakmasın, geldiğimiz bu tıkanıklık sözde aydınlarımızın tarihsel şaşkınlıklarından, yanılgılarından hatta insanlığa ihanetlerinden değilse nedendir dersiniz? Sözüm ona “Dimyat’a bulgura giderken evdeki pirinçten” olan bu halkın vebali günahı kimindir? Bütün bu cehaletin, kat kat kara belanın nedeni aydınlanmaya, bilimselliğe, laikliğe olan inancını kaybetmiş ya da zaten bunun yeterince farkına varamamış yarı cahil ya da hırsı boyundan büyük bazı siyasi kimlikler, aydınlar ve entelektüeller değilse başka kimdir?
Ey gafil, dünya halâ senin kıt kanaat okuduğun, bildiğin ve sandığın gibi sanıyorsan yanılırsın! Ah be kardeşim, hayat sürekli tekrarlanıp duruyor sanıyorsan yanılırsın! Eğer kendin gibi hep zikzaklar çizip duruyor sanıyorsan da yanılırsın!
Eğer karşına birden hep karşı çıktığın doğru yol çıkarsa kafanı taşlara vurursun ama nafile! Kafan karışmasın, devletlerin, ulusların, halkların, toplumların hayatları da öyledir!
Eğer sen kahir ömrünü bir öfke ve intikama kaptırmışsan? Eğer sen tüm aklını, öfkeni ve intikamını varlığın olan ülkene ve Cumhuriyet’e yöneltmişsen? Eğer sen kendi varlığını ve geleceğini “el şeyi”ne bağlamışsan?

AH BE KARDEŞİM!

Eğer sen aklını çorak ve korkak, duygunu gevşek ve tırsık alıştırmışsan? Eğer sen halkını, ulusunu, geleceğini sürekli horlayıp körletmiş, eksiltmiş, incitmişsen?Eğer sen dinini inancını emperyalist merkezlerin ajanlarına, haramilere terk etmişsen? Eğer sen kendi geleceğini kendi iradenle muskacılara, üfürükçülere, cahillere havale etmişsen?Eğer sen aklını ve iradeni topyekûn BATI’cılara, NATO’culara vermişsen? Eğer sen o BATI dediğin şeyi halâ bir zamanların devrimci demokratik Batı’sı sanıyorsan?
Eğer sen evine, tarlana, bahçene, sürüne, iş yerine, hesap defterine düşmanlarını kendi ellerinle sokmuşsan? Eğer sen küçücük dünyalık hesaplarını bile birbirine karıştırmış, aralarında yolunu şaşırmışsan?Eğer sen yüzlerce yıldır yeni, çağdaş, bilimsel kavramlara, imgelere çözümlere kulak tıkamışsan? Eğer sen, içindekini, elindekini, önündekini, yanındakini görmeyip illa da iktidar olacağım, kalacağım diye kişisel hırslarını yıkılıp gidecek olan Atlantik ötesine bağlamışsan? Eğer sen cebini delik deşik, dinini imanını tarumar ettirmişsen? Eğer sen sobanı sofranı talana açmışsan sofran kalmamıştır ey gafil! Eğer sen sobanı söndürmüşsen, ateşini ısını tüketmişsen?
Eğer sen... eğer sen... eğer sen!
Daha ne diyeyim sana be düşüncesiz kardeşim?
Eğer sen bir türlü olmamış ve olamamışsan zaman zaman zora düştüğünde olur gibi olmuş da bir türlü olgunlaşamayıp orada öylece büzüşüp sonra da çürüyüp kalmışsan?
Yine de şanslı sayılırsın ey gafil! Halen dünyadasın ve yaşamaktasın!
Son şansın: siyasi olarak artık neredeyse dünyanın merkezi haline gelmiş Ortadoğu’da ve Türkiye’desin! Ve bir büyük Rönesans’ın eşiğindesin!
Eğer kişisel olarak bu gelecek durumunu öyle değil de kara bir problemmiş falan gibi görüyorsan bunun tedavisi falan bulunmuyor!
Eğer, dıştan görüldüğün gibi aklın vicdanın da çöktüyse aslında tedavi edilmen falan da gerekmiyor! Aferin sana!