Gazze’de ateşkes, İsrail ve PKK’nın kaderi

Bu yazı hazırlandığı sırada Gazze’de ateşkes konusunda tarafların prensipte anlaştığı açıklanmıştı. İsrail ve Hamas’ın resmikabulünün ardından yürürlüğe girecek anlaşmanın esası, Hamas’ın İsrailli esirleri serbest bırakması, Tel Aviv’in ise Gazze’den çekilmesini içeriyor.

7 Ekim 2023’teki AKSA Tufanı operasyonunun ardından İsrail’in başlattığı Gazze’ye yönelik yıkım harekâtının insani boyutları bakımından çok ağır sonuçları oldu. 50 bine yakın Filistinli hayatını kaybetti, on binlerce insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Temel ihtiyaç maddelerine ulaşım konusunda büyük sıkıntılar yaşandı. Fakat buna rağmen, İsrail’in operasyonlarına başlarken ilan ettiği hedeflerinin hiç birine ulaşamadığı açıkça ortada. İsrail, evet Hamas’a ağır darbeler vurdu. Ama ne Hamas’ın askeri kapasitesini yok edebildi ne de Gazze’de kalıcı bir işgal sağlayabildi.

FANTEZİLERİN SONU

Oysa Netanyahu, “Gazze’yi Hamas’tan tamamen temizlemeden operasyonlara son vermeyeceğim” diyordu. Henüz, resmi olarak açıklanmasa da, hem İsrail içindeki güç dengesi hem de uluslararası şartların, Tel Aviv yönetimini bu ateşkes anlaşmasına “evet” demek zorunda bıraktığı görülmektedir. Daha önce bu köşede Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü’nün (The Institute for National Security Studies-INSS) bir analizine atıf yapmıştık (Trump’lı senaryolar, 10 Kasım 2024). Enstitü’nün uzmanları, Trump’ın İsrail’in hedefleri lehine bir siyaset izlemeyeceğini değerlendirmiş ve hatta Biden yönetiminin de Trump işbaşına geçene kadar bir ateşkes anlaşması için Netanyahu Hükümeti üzerinde baskı uygulayacağını öngörmüşlerdi. Gelişmeler, İsrailli uzmanların analizini doğruladı.

TRUMP ETKİSİ

Bu noktaya gelinmesini sağlayan önemli bir etken daha vardı. Trump daha koltuğuna oturmadı ama Netanyhau Hükümeti’ne ateşkes anlaşması konusunda baskı uygulamak için Ortadoğu Özel Temsilcisi Steven Witkoff’u İsrail’e yolladı. İngiliz Telegraph gazetesi Witkoff’un temaslarını, “Trump’ın huysuz elçisi İsrail’i rehine anlaşmasına nasıl zorladı?” başlığıyla haberleştirdi. Haaretz ve The Times of Israel de konuyla ilgili aynı doğrultuda haberlere yer verdi. Bu haberlere göre, Witkoff, 20 Ocak’ta yapılacak ABD başkanlık yemin törenine kadar rehine anlaşmasının sağlanması için gerekli tavizleri vermesi konusunda İsrail başbakanına baskı yapmıştı. Times of Israel’in başka bir haberinde başlığa çektiği Arap yetkililerin görüşü, hem Arapların hem de İsrail’in penceresinden manzaranın nasıl göründüğünü ortaya koyuyor:

“Trump’ın elçisi, Biden’ın tüm yıl boyunca yaptığından daha fazlasını tek bir toplantıda Netanyahu’ya kabul ettirdi” (Haaretz, 13 Ocak 2025; The Telegraph, 14 Ocak 2025; Times of Israel, 13 ve 15 Ocak 2025).

Trump geçen hafta da kendi sosyal medya platformu Truth Social’da, Columbia Üniversitesi Sürdürülebilirlik Merkezi Direktörü Prof. Dr. Jeffrey Sachs’ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun politikasını eleştirdiği küfürlü konuşmasının olduğu bir video paylaşmıştı.

PKK/YPG’NİN GÜVENDİĞİ DAĞLARA KAR YAĞIYOR

Anlı şanlı uzmanlarımız, ABD Başkanlık seçimlerini kazanmasından bu yana Trump yönetiminin İsrail yanlısı olduğunu ileri sürüyor. Haftalardır, Trump’ın kabinesindeki kişilerin ne kadar İsrail yanlısı olduğunu dayanak gösterip, İsrail’in Gazze’de hedeflediği işi bitireceğini, sonrasında Batı Şeria’yı işgal edeceğini iddia ediyorlardı. Durumun böyle olmadığı ortaya çıktı.

Bu ateşkes anlaşmasının, kuşkusuz bütün Batı Asya bölgesinde çok yönlü yansımaları olacak. Trump’ın desteklemediğini açıkladığı, İsrail’in İran’a yönelik savaş niyeti, kursağında kalacak. Aynı zamanda bugün ABD’den belki daha fazla İsrail’in bir aleti olmaya soyunan PKK/YPG açısından da önemli sonuçları olacak. Gelişmelerin bu yönde ilerlemesi, kaderini İsrail’in bölge çapında çıkarmaya çalıştığı savaşa bağladığını, liderlerinin ağzından açıkça ilan eden PKK/YPG’nin güvendiği dağlara kar yağması anlamına gelecek.