Geleceğe umutla ve güvenle bakmak istiyoruz

Türkiye’de iki önemli değişim oluyor. Bu değişimden önemli iki ses yükseliyor. Biri Doğu ve Güneydoğu’dan, özellikle üretici kesimden… Terör baskısından kurtuluyoruz. Hemen her alanda yenilenmeye ve açılmaya, Türkiye’nin ekonomisiyle bütünleşmeye ihtiyacımız var.

YA TERÖR ÖRGÜTÜ YENİDEN GELİRSE

Bu arada önemli bir engeli daha ortadan kaldırmak gerekir. Bu çok açık dillendirilmiyor. Özelde konuşuluyor: “Ya geri dönerlerse… bizden acısını fena çıkarmaya kalkarlarsa…”

Devlet henüz bu güvenceyi verememiş. “HDP kapatılmadan, terörü besleyen güçleri kesin ellerinden alınmazsa, sırtları otobüs üstlerinde, Meclis kürsülerinde ya da masa altları da dahil okşanmaya devam edilirse, içeride ve dışarıda kökünden kesilmezse rahat nefes alamayız…” kaygısı hâlâ var.

GENÇLERDE DAYI SORUNU

Bir de gençlik.

Hatta şöyle tanımlayayım.

Yeni oy kullanacak yaş grubu. Henüz önyargıları oluşmamış. Değişim heyecanı ve umutları çok şiddetli. Hayalleri öylesine canlı ki… Kendilerine güveniyorlar. Böyle gitmez diyorlar. Gelecek endişeleri var.

Sınavlar ne olacak.

Kazansam bile önüme “dayı” sorunu çıkıyor.

Evet, yazılıda çok başarılı. Ama yetmiyor, mülakatta mutlaka birilerinin telefonu gerekiyor.

Liyakat sorunu mutlaka çözülmeli.

FETÖ’nün yaptığı en ağır tahribat, özellikle devlet kurumlarında ve yapısında liyakat, gelenek, yerleşik deneyimlerden süzülerek gelen ve uygulanan “kurallar”… konusunda oldu.

Bu ağır ekonomik ve istihdam sorunuyla birleşince iyice işin içinden çıkılmaz hale geldi.

Sen, ben, bizim oğlansız, dayısız iş çözülmez hale geldi.

Büyük haksızlıkları, özellikle gençler bedenlerinde ağır yaşıyorlar.

BİZİM GENÇLİĞİMİZ KURUCUDUR

Bizim gençliğimiz sorumludur.

Atalarından öyle görmüş gelmişler.

Kurucudur.

Çek kafayı vur patlasın, ben de oynayayım, gün bugündür, boş veer demez.

Diyen yok mu var… onların da bir zamanlar Pera’da büyük dedeleri tek tük vardı. Yaşamadılar. Türkiye’nin kaderini onlar belirlemedi. Diyeceksiniz ki o zaman sosyal medya yoktu. Ama emperyalistler vardı! Kendilerine göre de o zaman da araçları vardı.

Ne oldu?

Devrimlerle yolumuza devam ettik.

Kalan sağlar bizimdi.

O damar işte gürül gürül yeniden coşkun seller, ırmaklar gibi akıyor.

Bentlerini yıkıp gelecekler.

Gençler nesnel.

Üretici nesnel.

Özellikle Doğu ve Güneydoğulu; buna mutlaka İç Anadolu ve Karadeniz’i katmak gerekir.

Onlar işçi, onlar sanayici, çiftçi, öğrenci, atanmayı ya da terfi etmeyi bekleyen, iş arayan pırıl pırıl genç ve dinamik gençler, memurlar… Bir de sessizce görevini sürdüren, o aşkla dişlerini sıkan, yayına, araç gerece hatta kürsüye bile ulaşmakta zorluk çeken bilim insanlarımız, sanatçılarımız, hele de iki de bir hırpalanan yargıçlarımız, hak eden etmeyen ayrımı bile yapılmadan hedefe konan imamlarımız...

Bu düzen değişsin istiyor.

Canları çok yanıyor.

Kadınlar nerede?

Hepsinde en başta!

Hem üretimde hem mücadelede hem siyasette, çözümde görev başında.

Çünkü onlar toplumun anası.

Çünkü onların canı çifte yanıyor.

Memleketimden sonbahar manzaraları.

HDP KAPATILMADAN NASIL GÜVEN SAĞLANACAK

Artık Türkiye’de çok güçlü bir tek ses, ‘yeter’ diyor. Anketlere bakarsanız yüzde elliye yaklaştı…

Dizlerini dövenleri, yakınanları istemiyor.

Birbiriyle boş boş atışan, sataşan Karagöz-Hacivat siyasetçisi istemiyor.

Sadaka istemiyor.

Çalışkan.

Yaratıcı.

Üretmek istiyor.

Hak ettiği başarıyı, layık olduğu konumu istiyor.

Somut, hayali bul karayı götür parayı değil… İki artı iki eşittir çözüm istiyor.

Yok mu?

Var.

HDP kapatılacak.

Üretim Devrimi yapılacak.

Öyle bir iktidar kurulacak ki Vatan Partisi’nin genç Genel Sekreteri Özgür Bursalı’nın söylediği gibi:

“Torpil işlemez, kartvizit geçmez, rüşvet sökmez bir devlet örgütünü, halka hizmet ilkesiyle, namuslu ve liyakatli kamu görevlileriyle yeniden yapılandıracağız. Adam kayırmacılık, listecilik son bulacak.”

Türk gençliği, sanayicisi, üreticisi, bilim insanı, sanatçısı, yargıcı umutla ve güvenle ve hepsinden önemlisi milli onurla geleceğe bakacak.

Hazır bekliyoruz.

LOS ANGELES BELEDİYE BAŞKANI SIKIYÖNETİM İLAN ETTİ

Los Angeles'te 70 bin evsiz var. Belediye Başkanı sıkıyönetim ilan etti.

Los Angeles'ın yeni Belediye Başkanı Karen Bass, geçen 11 Aralık Pazar günü yemin etti göreve başladı, ertesi gün şehirdeki evsizlik krizi nedeniyle olağanüstü hal ilan etti. Kentte 42 bin insan sokaklarda yatıyor. Eyalette son iki yılda 70 bine yaklaşmış.

Bu da büyük olasılıkla sayılabilendir.

Genellikle ABD’de sayılar resmi olarak pek açıklanmaz.

Los Angeles'ta sokaklarda ölen insanların oranı son on yılda çok çarpıcı bir şekilde, yüzde 200 arttı. Cinayet, uyuşturucu, akıl ve kalp hastalıkları başta gelen nedenler.

Baas’ın ilk kadın başkanı olduğu Los Angeles’ta yaşam maliyetleri çok yüksek.

Vergiler çok yüksek.

Sağlık ve bağımlılık sorunları çok yüksek.

Vergiyi verenler keyfini sürerler.

Ötekilere kaldırımlarda can vermek düşer.

ABD’nin en zenginlerinin bilmem kaç milyon dolarlık villaları da burada. O gösterişli dudaklarınızı uçuklatan fiyatların vitrinleri süslediği özel butikler de sokaklarda kaldırımlara kurdukları karton evler ya da çadırlarda pislik, perişanlık ve uyuşturucu batağı içinde yatanlar da, sokaklardan toplanan cesetler de iki adım ötelerinde.

Bir de hatırlatalım, Los Angeles 2028 Olimpiyat Oyunlarına ev sahipliği yapacak.

Ne kadar güvenli ki, bu hakkı kazandılar…