Geliyor olanın muhtemel anatomisi üzerine (4) Ya da Ayasofya'nın ünlü kedisi Gli

İkisi de aynı anda geldi: İtalyan ressam Gentile Bellini tarafından 1480 yılında yapıldığı söylenen Fatih Sultan Mehmet'eait yağlıboya portresi bir sanat yapıtı, diğeri ise Osmanlı sultanı Fatih Sultan Mehmet tarafından tarihin yönünün değiştirilmesiyle sonuçlanan İstanbul'un fethi ve o günden beri neredeyse bir türlü bitmeyen karşılıklı kültür kavgasıymış gibi görünen alabildiğine olanaklı Ayasofya imgesi.

İkisi de birbiriyle ilintili ve iç içe geçmiş tarihsel, siyasal, kültürel kodlara sahipler.

Sanki sipariş versen olmazmış gibi görünen çağsal, dönemsel birer kavga olgusu?

Birbiriyle her anlamda ilintili çaprazlama bir yer değiştirmeyle karşı karşıyayız sanki?

Haziran ayının son haftası içinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Londra'daki Christie's Müzayede Evi tarafından 935 bin 250 sterline satıya çıkarılan Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmet'e ait Bellini'nin tarihsel portre resminin sürpriz bir biçimde İBB tarafından 6,5 milyon liraya satın alınıp İstanbul'a getirileceğini açıkladı.

Böyle bir şey hiç beklenmiyordu aslında. Çünkü söz konusu resmin benzer birçok konuda olduğu gibi Christie's Müzayede Evi tarafından satışa çıkarılacağı çok çok önceden herkes tarafından da Türkiye Cumhuriyeti tarafından da elbette biliniyordu ve bilinmek zorundaydı. Ne var ki bu satış için olumlu olumsuz herhangi bir tepki ya da niyet görülmemiş gibiydi ne yazık ki?

Kaldı ki zaten bugüne kadar ne tarihsel İstanbul'un gelmiş geçmiş belediye başkanlıklarının ne Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri ya da Cumhurbaşkanlığı'nın neredeyse benzer yönde hiçbir iradesi dahi ortaya çıkmamıştı bilindiği üzere?

Bellini'nin hem sanat, hem kültür, hem tarihsel bir belge olması bağlamında oldukça dikkat çekici ve önemli olan bu tablosunun sürpriz bir biçimde satın alınmış olması sanat kültür çevreleri başta olmak üzere aklı başında olan herkesin İBB başkanı sayın İmamoğlu'na övgüler yağdırmasına yol açtı haklı olarak.

Ortalık karıştı neredeyse. İktidar ve muhalefet cepheleri pek alışık olunmadık fikri sarsıntılar içerisinde debelendiler bir süre. Vay efendim bu para nerelere harcanırmış da. Zaten resim de Belli'nin kendisinin değil onun atölyesinden çıkmaymış da. Hem kaldı ki zaten sahteymiş de söylenenlere göre vb. mış mış da mış...

Önümüzdeki seçimde Cumhurbaşkanı adayı olacağı söylenen CHP'li İlhan Kesici da benzer yönde fikirler açıklayınca ortalık daha da karıştı ister istemez.

Aradan daha iki hafta bile geçmeden bu defa da İstanbul'un fethiyle birlikte Bizans İmparatorluğu'un bir tür dini simgesi olarak kabul gören Ayasofya Kilisesi'nin önce camiye, 1934'te ise müzeye dönüştürülen ve günümüze kadar müze olarak işlev görmüş olan Ayasofya'nın ibadete açılmasının önü Danıştay'ın vermiş olduğu kararla açılması üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yapmış olduğu TC. iradesi olarak yeniden cami ve müze işlevli yeni kimlik açıklamasıyla birlikte konu birden dini olmaktan çok siyasal bir tartışma haline dönüştü doğal olarak.

Böylece, 500 yıldan fazladır süren simgesel Fatih - Ayasofya kültürel siyasal sarmalı yeniden gündeme taşınmış oldu görüldüğü üzere.

TAVUK MU YUMURTADAN YUMURTA MI TAVUKTAN?

Sizler de duymuş, okumuş olmalısınız: Ayasofya'nın çoğmuzun bilmediği ya da çok bilmediği bir de kedisi varmış meğerse?

Yazılanlara göre Ayasofya'da doğmuş ve uzunca bir süredir (16 yıl) bu mekanın yöneticileri, konukları, devlet yetkileri de dahil hiç kimsenin ses çıkarmadığı hatta ABD eski başkanı Barack Obama'sından bilmem kimlere kadar kendisiyle hatıra fotoğrafı çektirdikleri ünlü bir kedi bu.

Ünlü, çünkü dünyanın her yerine birçok medya kanalı tarafından sosyal mesafesiz fotoğrafları dağıtılmış, adına internet ortamlarında özel bloglar filan açılmış Gli isimli bu kedinin gözleri ise şaşıymış kendisini yakından tanıyanlara göre.

Şu Allah'ın işine bakın ki Gli de bizler gibi şaşıymış garibim?

Fakat anlatıldığına göre kedinin aklı bizimkinden dahi yeterince başındaymış yine de.

Öyle ki, 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri sırasında eski müze müdürü Prof. Dr. Haluk Dursun'un hazırlamış olduğu Ayasofya Kültür Envanteri isimli kitapta bile Gli’nin de ismi ve fotoğrafı da yer alıyormuş.

Yani Gli korunması gereken tescilli bir kültür canlımız artık ve İstanbul Valisi sayın Ali Yerlikaya'nın yeni moda kültür enstrümanı Twitter hesabından yaptığı paylaşıma göre meğerse Gli hayatından çok memnunmuş, merak edilecek bir durum yokmuş?

Medyada konuyu yakından bilenlerin anlatımlarına göre sayın Haluk Dursun Gli için Ketus Bizantekus dermiş ve müze görevlileri arasında şaka yollu da olsa bu kedinin soyunun Bizans’a kadar dayandığını söyleyenler bile varmış.

Hadi gelin de çıkın işin içinden bakalım?

Fatih'in artık herkes tarafında yakınen bilinen söz konusu yağlıboya tablosu 540 yıldır Avrupa'da, Dünyanın en eski Katedrali olan Ayasofya ise tam 15 yüzyıldır İstanbul'da dimdik ayakta duruyor.

Açıklandığı gibi elbette insanlık kültürü adına korunması gereken bize ait bu tarihi mirasın ne yapılacağı, nasıl kullanılacağı Türkiye'nin egemenlik alanında duruyor.

O zaman konuya aslında nasıl bakmamız ve ne yapmamız gerekiyor?

(Devam edeceğim!)