Genç şairler rahatsız değil

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi tarafından 7-10 Aralık günleri arasında düzenlenen uluslararası şiir forumu 'Poesium', dün Tünel’deki Metrohan’da başladı. İlk kez 1991’de gerçekleştirilen etkinliğe bu yıl Türkiye’den 22, ABD, Hindistan, İran, İspanya, İtalya, Lübnan, Şili ve Yunanistan’dan da birer şairin katılacağı açıklandı. Türkiye’den katılımcı şairler şöyle: Adnan Özer, Ahmet Telli, Ataol Behramoğlu, Baki Ayhan T., Cevat Çapan, Enis Batur, Gonca Özmen, Gökçenur Ç., Gülce Başer, Gülseli İnal, Güven Turan, Haydar Ergülen, Hilmi Yavuz, Lale Müldür, Mehmet Özkan Şüküran, Murathan Mungan, Nilay Özer, Ömer Erdem, Pelin Özer, Seyyidhan Kömürcü, Şükrü Erbaş, Tuğrul Tanyol.

Poesium’un oldukça sessiz sedasız biçimde, hatta hiç kimseler duymadan başlaması, ülkemizin kültür-sanat ortamı, özellikle de şairler katı açısından hayır mıdır şer midir bilmiyorum. Bildiğim, bunun fırtına öncesi sessizlik niteliğinde bir durum olmadığı. Tam tersine, ilgisizlik-kayıtsızlık söz konusu ve bu durum sırf tanıtım-duyuru eksikliğinden kaynaklanmıyor. Yoksa, genç kuşak şairlerimizden Kaan Eminoğlu’nun; “Bizim kuşağımız maalesef itiraz kültürünü kaybetti. Bırakın protestoyu, kısık sesle bir itirazda bile bulunmayacak hale getirildi” sözlerinin karşılığını mı görmeliyiz bu manzarada?

1991’DEKİ SERT TARTIŞMALAR

32 yıl önceki, Nurettin Sözen’in belediye başkanlığı döneminde gene İBB tarafından yapılan ilk Poesium’u hatırlıyorum da… Adeta kan gövdeyi götürmüş, özellikle genç şairler isyan bayrağını açmış, Ece Ayhan, işin başındaki diğer iki şairi, Hilmi Yavuz ve Özdemir İnce’yi; “Bunlar belediye şairidir… Bunlar sosyal bürokrattır…” diyerek topa tutmuş, tartışmalar haftalarca sürmüştü. Rıfat Ilgaz, Enis Batur, İsmet Özel, Metin Altıok gibi isimlerin Poesium’a çağrılı olmaması infial yaratmış, çağrılılardan Attila İlhan katılmaktan vazgeçmişti. Sunay Akın, Akgün Akova, Küçük İskender, Mehmet Çetin gibi genç şairler de Yavuz-İnce ikilisine kızgınlıkla hemen “Merdiven Şiir Günleri” adı altında alternatif bir etkinlik düzenlemişlerdi. Genç şairler, “yaş sınırı” koyan, kendilerini dikkate almayan Poesium’a karşı merdivenle “yukarı tırmanmak” istiyordu.

DRAM TİYATROSU BASKININDAN POESIUM’A

O dönem haftalık 2000’e Doğru dergisinin kültür-sanat sayfalarında tam dört hafta boyunca işledik bu konuyu. İlk söz Ece Ayhan’ındı. “Herkes gördü olan biten rezilliği. Ben bu iki kişiyi şair bile saymadığımı yazmıştım geçen yıllarda. Yeteneksiz, sıradan ve güvenilmeyen insanlardır. Bunlar, şiiri ıskalayan bir mantığın devamcısı olarak düzenliyorlar bu şöleni” diyen Ece Ayhan’a bir hafta sonra Hilmi Yavuz’dan yanıt geldi. Ece Ayhan’ı şair olarak önemsemediğini vurgulayan, genç şairlerden özür dileyen ve “Bu tür meseleler Türkiye’de kuşaklar arasında hep vardır, canlılığı gösterir” diyen Yavuz şu ilginç örneği de veriyordu:

“Bundan 35 yıl kadar önce aynı şeyleri genç kuşak şairler olarak biz yaptık. Türk edebiyatı ve zabıta tarihine ‘Dram Tiyatrosu baskını’ olarak geçen olayda, bugün genç arkadaşlarımızın bize gösterdikleri tepkilerin çok daha ağırını, bizden önceki kuşağın yaşlı yazar ve şairlerine göstermiştik. Üzülüyorum, şimdiki genç arkadaşlar bizim kadar bile cesur değiller.”

Aziz Nesin de Yavuz ve İnce’yi önceden uyardığını söylüyor, “Şiiri değil, kendi şiirlerini tanıtmaya kalkarlarsa sonuç böyle olur. Hiçbir uluslararası toplantıyı iki adam yapamaz, yüzlerine gözlerine bulaştırdılar” diyordu. Özdemir İnce’nin yanıtı ise özetle, “Aziz Nesin, kendisinden talimat almadığım için kızıyor” şeklindeydi.

“GELENEK ÇALIŞIN, ÇABUK YAŞLANIN”

Söz açılmışken, K. Celâl Gözütok’un Sombahar dergisinin Mayıs-Haziran 1991 tarihli 5. sayısındaki şiiri “Genç Şair Destanı”ndan da alıntı yapayım:

“Hem de beş yıldızlı mütehakkim büyük şair: / antrenin gerisinde bir poesium da siz yapın / biraz gelenek çalışın lakin çabuk yaşlanın / yağcı genç şair: / aman usta rimbaud ile keats geldi içeri alalım mı / biraz yaşları tutmuyor köprü’ye kovalım mı.”

32 yıl sonra bir Poesium daha düzenleniyor ama yaprak kımıldamıyor, genç şairlerin de mecali yok. Rahatları yerinde olduğundan mıdır nedir, hiçbir şeyden rahatsız değiller.