Gençliğin mayasında Aydınlık var!
Sürgün, zulüm ya da ölüm karşısında asla yolundan şaşmayan kararlılık, inançlarından zerre kadar dahi taviz vermeyen, gayesine sımsıkı sarılmış irade, yüksek ve aman bilmez bir cesaret... İhtişama, debdebeye, mala, mülke tutkun olanların anlayamayacağı bir bayrak nöbetidir bu
Aydınlık 100 yaşında. Herkes, tarihiyle savaşır, tarihiyle dik durur, tarihiyle başarır.
EMEĞİN, NAMUSUN VE GÜZELLİKLERİN TARİHİ
Bu yüzyıl emeğin tarihidir, namusun tarihidir, gönül zenginliklerinin ve insan güzelliklerinin tarihidir. Kiminin sımsıcak kanı vardır bu tarihte, kiminin mübarek teri. Herkesin yüzüne benzeyen yüzleriyle, büyük sabırlarıyla, toprağın derinlerine uzanan kökleriyle Aydınlıkçılar filizlenir bu tarihin her damlasında.
Kimi hazinelerden büyük erdem mirası biriktirmiştir, asra dayanmıştır ömrü.
Kiminin gençlik özlemleri filizlenir, ilk aşkların hatırası tazedir henüz.
Kimi de gül almıştır, gül satmıştır, gülden terazi tutmuştur, en sonunda vatan toprağında gül gibi açmıştır.
KILICIN BİR UCUNDA GENÇLİK BİR UCUNDA TECRÜBE
“Çifte kılıç kına girmez” derler. Bir ucunda gençlik vardır bu kılıcın, bir ucunda tecrübe.
Tecrübe, durup dinlenmek, geçmişte yaşamak ve diz dövmek değildir. Tecrübe, ununu elemeye devam eden, eleğini asmayan, feleğin çemberlerinden geçmiş ve geçmeye devam eden, geçenlere yol gösteren ustalarda vücut bulur. Onlar, hem keskin bir kılıç, hem de bileme taşıdır ve bizi bilerler.
Gençlik, ham hayallere, reddi mirasa, maceracılığa ve heveslere yönelmez. Hedefin kırmızı kalbine kilitlenmişlerdir. Gerilmiş ok gibidirler. Gözlerini kırpmadan yürürler.
YOLUNDAN ŞAŞMAYANLARIN BAYRAK NÖBETİ
Aydınlıkçılar’daki şu özellikleri görenler her daim şaşırmışlardır:
Sürgün, zulüm ya da ölüm karşısında asla yolundan şaşmayan kararlılık, inançlarından zerre kadar dahi taviz vermeyen, gayesine sımsıkı sarılmış irade, yüksek ve aman bilmez bir cesaret... İhtişama, debdebeye, mala, mülke tutkun olanların anlayamayacağı bir bayrak nöbetidir bu.
Söke ovasının köylü mücadelelerinde, Beşparmak dağlarında, 12 Mart’ın köy baskınlarında, falakalarda, elektriklerde, Kontrgerilla işkencehanelerinde, Mamak cezaevlerinde, 12 Eylüllerde, bayrağı teslim etmeyenlerin destanıdır bu. Sansür-sürgün kararnamelerinde, mafyanın ciğerini sökerken, CIA’nın ve MOSSAD’ın oyunlarını bozarken, Gladyo’nun kökünü kazırken, soykırım yalanlarını çiğnerken, Ergenekon ve Balyoz duvarlarını yıkarken göndere çekilen bayraktır bu. Yatağanlar’dan, Sümerbanklar’dan, Tekeller’den, Telekomlar’ın önünden, Cumhuriyet ekonomisinin siperlerinden getirilen ve bizlere emanet edilen namusun ikrarıdır bu.
AYDINLIK’IN ATEŞİYLE DUVARLARI YIKTIK
Türk gençliği, Aydınlık’ın yolundadır. Aydınlık’ı çıkaran ve Aydınlık’ın yarattığı şey aslında bakarsanız Türk gençliğinin ta kendisidir. Aydınlık 100 yıl önce Şefik Hüsnülerin ve Nazım Hikmetlerin genç ellerinde doğdu. 1968’de Doğu Perinçek’in önderliğinde yeniden filizlendi ve bugünlere uzandı.
Türk Gençliği Aydınlık’ın ateşiyle Silivri duvarlarını yıkmıştır, üniversitelerden PKK’yı temizlemiştir. Aydınlık’ın ateşidir bizi ham iken pişiren, çiğ iken diri eden.
Aydınlık, gerçeğin ateşiyle gençliği yetiştirendir. Davasını ekmek gibi mübarek, su gibi aziz bildiğimizdir. Burçlarında nöbet tuttuğumuzdur. Ana kucağımız, kardeşlik soframız ve insanlık ocağımızdır. Işık gibi önünümüzdekidir. Ateş diye kanımızdakidir. Sevda üzre yanımızdakidir. Türk gençliğinin son yarım asırdaki bütün başarılarının sırrı Aydınlık’ın sayfalarının arasındadır. Müjdelerimiz, sevinçlerimiz ve hedeflerimiz Aydınlık’ın içindedir.
ERGENEKON DEMİRCİSİNİN SIRRI
FETÖ’cü hainler, Ergenekon Davasında 230 Nolu klasöre koydukları belgeye şöyle yazmışlar: “Ulusal gençliğin örgütlenmesi Perinçek’in kontrolü dışında gelişirse; Perinçek efsanesi son bulacaktır.”
Aydınlık'ın 100. yılı olduğu için düşünüyorum. Nedir bu Perinçek efsanesi? Perinçek efsanesi, Aydınlık destanıdır.
Bunu yazan Fethullahçılar muhtemelen bugün hapisteler, ancak Perinçek efsanesi her gün büyüyor. Türk gençliği Ergenekon Demircisi’nin önderliğinde geleceğe yürüyor. Aydınlık’ın saflarına mıknatısı gören zerreler gibi koşuyor.
AYDINLIK’IN ERDEMLERİ NİCE YÜZYILLARI AYDINLATACAK
Aydınlık, Türk gençliğine bir karakter aşıladı. Vicdanlarının sesini telefonunun sesini kapatır gibi kapatanlar, Aydınlık’ın bunca zorluğa ve zorbalığa rağmen bugünlere nasıl geldiğini anlayamıyorlar. Erdemlerin kan ter içinde kazanılacağını kavrayamadıkları için, Aydınlık’ı sadece bir gazete sandıkları için anlayamıyorlar. Oysa Aydınlık, uğruna candan, canandan, cümle dünya nimetinden geçilen bir davanın adıdır. “Yeşil gölgeli çamlar, Ninni fısıldayan dereler, Şen nameler, gülen bir bahar” varsın gel desin, Aydınlıkçılar “ben dönmezem” diyerek hep ileri yürümüşlerdir.
Korkaklar, vicdanlarını kullanmaktan korkarlar. Aydınlık, korkmaz. Tembellerin, vicdanları tembeldir. Aydınlık’ın çalışkanlığı 7 iklimde örnektir. Aydınlık’ın usta gazeteciliği herkesin dilindedir. Ancak vicdan ustalığı esas vurgulanması gerekendir.
Gençlik nemelazımcıların, yardakçıların, idare-i maslahatçıların peşinden gitmez. Nerede bir Aydınlık mücadelesi varsa gençlik o sancağın altına koşar ve koşuyor. Karşılıksız sevgi, yüce adanmışlık 100 yıldır Aydınlık’ta ve Aydınlıkçılar’da yaşıyor.
AYDINLIK ATEŞİYLE 40 YILIN SİGORTASI
Aldatıcıların gürültüleri çok büyük olabilir ancak gerçeğin Aydınlık’ı ezicidir. Aydınlık, 100 yılları aydınlatacak erdemlerin sahibidir. O erdemler, Aydınlık’ın ateşidir. Memleketin her köşesine yaratıcılığı, cesareti, fedakarlığı, vatanseverliği taşıyan kahraman Aydınlıkçıların mirası gelecek 40 yılın sigortasını yaratmıştır.
Atlantik çağı, çakalların ve sırtlanların hüküm sürdüğü çağdı. Aydınlık bu çağda açtı. Bu çağın hükümdarlarına meydan okudu. Ve bu çağın biteceğini ilan etti. İşte Aydınlık’ın ilan ettiği o günler geldi. Atlantik çağı bitti. Avrasya çağı, Aslanların, Aydınlıkçıların iktidar olacağı çağdır.
Türkiye, bir gençlik çağına girmiştir, sistem ise yaşlanmıştır. Atlantik çağı çürüme çağıdır. Avrasya çağı gençleşme ve yeşerme çağıdır. Tarihi fırsat dönemi genç Aydınlıkçıların çağıdır.
Aydınlık’ın gençleri olarak ve Aydınlıkçı yeminiyle herkese söz veriyoruz ve bütün dünyaya meydan okuyoruz:
Gelecek 100 yılda yarım kalan Milli Demokratik Devrimi tamamlayacağız. Eşitlik ve kardeşlik çağının kapılarına dayanacağız. Vatan, emek, namus için nöbeti devralıyoruz. Şehitlerimiz toprağın tavından sezip şenlensin, milletimiz bayrağımız altında toplansın, davamız yarınları yaratsın. Bütün Aydınlıkçılara selam olsun…