Gerçeklere yabancılaşanların ürettiği çözümler işe yaramaz!
Nereden bakar isek bakalım, geleceğimiz açısından oldukça ciddi gelişmelerin şekillenebileceği önemli bir kavşaktayız. İçeride siyaseten belirlenecek öncelikler, bizim dışımızda gelişen küresel ve bölgesel koşullar uzun vade açısından belirleyici olacak. Kısa vadeli düşünme ve kısır çekişmeler ile kıt kaynakları israf etme lüksümüz yok! Fakat son bir ay genelinde gözlemlediklerimiz, umutlu olunabilmesini çok zorlaştırıyor.
Yerel seçim sonuçlarını hala netleştiremedik. Ekonomideki ağırlaşmış sorunları ve vatandaşlarımızın büyüyen çaresizliklerini küçümseme gafletinden kurtulamadık. Yaşamakta olduğumuz krizin çok yönlü olduğunu ve herhangi birindeki tercihin diğerleri üzerinde de belirleyici olabileceğini kavrayamadık; öncelikleri olması gereken yönde kurgulayamadık. Ülkemize örgütlenmiş sorumsuzluk kefenini giydirmeye çalışan mihrakların oyununu bozalım derken, bu kesimlerin ekmeğine yağ sürmekte olduğumuzu gereken ölçüde anlayamadık. Bu olumsuzluklar nedeniyle yaşadıklarımıza şaşırmamak gerekiyor.
Bu hafta içinde Hazine ve Maliye Bakanı tarafından açıklanan yapısal reform programı, hemen yukarıda özetlemeye çalıştığımız olumsuzluklardan fazlası ile etkilenmiş gibi görünüyor! Bu nedenle gereken oranda güven veremiyor, içeride dayanışma ihtiyacının karşılanmasına yardım etmiyor ve kafa karışıklıklarını azaltamıyor.
Son yarım asır genelinde çok sayıda türdeş sayılabilecek krizler yaşadık. Yaşadığımız sıkıntılar ve bunlara müdahale yaklaşımları, bizleri bugün bulunduğumuz olumsuzluklar bataklığına savurdu. Yine türdeş müdahale ve yapısal reform yönlendirmeleri ile bu açmazdan çıkma şansımız maalesef tükendi. Geçen yılın eylül ayında açıklanan Yeni Ekonomi Programı ve bu hafta içinde sunuşu yapılan 2019 yılı Yapısal Reform Adımları adlı tasarımlar bu gerçeği dikkate almıyor. Son on beş yıl genelindeki hesapsız borçlanmalar, sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarma sapkınlığına esir olunması, küresel koşullardaki olumsuz yönlü büyük değişimin etkilerini görmezden gelinmesi çaresizlik bataklığını çok daha tehlikeli hale getiriyor.
Mevcut olumsuzluklara ve buna sebep olan ilişkiler bütününe alternatif üretme zorunluluğu varken ve şiddetle hissedilirken, ekonomi programı ve yapısal değişim programı bu ihtiyacın karşılanmasını desteklemeli ve öncelikle buna hizmet etmelidir. Fakat böyle olmuyor, hiçbir şey değişmeyecekmiş varsayımı ile tasarımlar yapılıyor! Hem de değişim zorunluluğunu şiddetli bir şekilde yaşamak zorunda kalırken!
Öncelikle ülkemizdeki toplam faaliyet gelirlerinin azalmasını sınırlayacak, yeniden artmaya başlaması için yeni ufuklar açabilecek ve en olumsuz koşullara direnebilecek tasarımlara ihtiyacımız var. Finansal akımlara olan tek taraflı bağımlılığın azaltılması gerekiyor. Gerekli toplumsal desteği yaratabilmek için gerçekleri onlarla paylaşmak ve her türlü kutuplaşma riskini etkisiz kılmak için seferber olunması zorunlu. Üretimin öncelikle ve kararlı bir şekilde desteklenmesi bunun için çok önemli! Fakat korkunun ecele fayda edeceğini sanarak kararsız kalma basiretsizliğinden kurtulamayanlar, eski ezberler ile herkesi aldatabileceği zannı ile çözüm yollarını tıkamaya devam ediyor!
Acilen korkular ile yüzleşmek, çelişkilerden arınmak ve gerçeklerimizle barışarak ortak aklı harekete geçirmemiz lazım. Üretimi öncelikli konuma yükseltmeyen, yeni arayışlar konusunda samimi olamayan ve yoksulluk sınırının altındaki yoğunlaşmayı hızlandırarak çaresizlik bataklığında çırpınmaya başlayan kesimleri kutuplaştıran yaklaşımlar bu ihtiyaçların karşılanabilmesini olanaksızlaştırır; kırılganlığı artırır ve istikrarsızlıkları derinleştirerek yıkıcı olur. Tasarımları yapan veya uygulayanların iyi niyetli olması sonucu değiştirmez!
Her koşulda kazanımları korumaya çalışmak, başta etkili ve yetkili kesimler olmak üzere tüm kesimlerde ciddi kararsızlıklara, telafisi olanaksız kayıplar ile tanışılmasına sebep olabilir; bu süreçte önemli sayılabilecek fırsatlar kaçırılması kaçınılmaz hale gelebilir. Olağan dışı koşullarda kayıpları gerçekçi olmayan yaklaşımlar ile kazanımları koruma aklını verenler dostunuz olamaz. Geleceğe yönelik kararlılık, ne tür durumlara düşülmesinin hiç istenmediği ve bunu gerçekleştirmek üzere katlanılması gereken kayıp hesaplarına göre şekillenmelidir; aksi takdirde kazanımları koruyalım derken maddi-manevi her şeyin kaybedilmesi söz konusu olabilir.