Gerçekten daha gerçek nedir?
Şiir yapıtı güncel gerçeğin kendisinden daha fazla gerçeklik (hakikat) taşır. Var olan gerçekliği bilmek, doğal biçimiyle ortaya koymak yetmez. Bilimin ve siyasetin dili böyledir; onlar çıplak gerçekliği dile getirdikleri ölçüde başarılı olurlar.
Fakat şiir için bu yeterli değildir. Şiir ilk bakışta görünemeyen ya da gizlenen gerçeği ortaya çıkartır, kavrar, özümser ve olabildiğince yoğunlaştırarak okuyucuya sunar. Kitlelere duyumsatır. Böylece günlük ya da dönemsel gerçekler, şiirle yeni ve daha bir üst boyuta yükseltilir.
Başka bir deyişle sanat ürünleri, insan ruhunu güzel duyunun içine çekerek gerçekliği gösterme görevini yerine getirir. Böylece hayatın zıtlıkları şiirsel imgeyle buluşur ve şiir sanatı ortaya çıkar. Türküler de, destanlar da sanatın kendi özgün diliyle bunu yapar.
Rus uçağının bir yıl önce (24 Kasım 2015) NATO-FETÖ tertibiyle düşürülüşünü konu alan şiir de bütünüyle gerçekliğe ulaşma çabasının ürünüdür. Nitekim şiir bu yönüyle, Rusya ile Türkiye arasını açmak isteyen Atlantik kumpasının bozulmasında, iki büyük millet arasındaki kara bulutların dağıtılmasında etkili oldu.
Sanatın menzili, şiirin yolu mutlaka gerçeğe varır. Şiir toplumsal günlük yaşantıyı derin gerçekliğe ulaştırır. Daha da önemlisi şiir bu yönüyle büyük kitlelerde haklıdan, doğrudan, iyiden, güzelden yana ortak bir uzlaşı yaratır. “Büyük Rus Milletinden Özür” şiiri de aynı kitlesel uzlaşıyı yansıttı. Gerçek olanı yoğunlaştırıp daha gerçek kıldı. Bana gelen isteklere yanıt olarak şiiri, siz değerli okurlarıma bir kez daha sunuyorum.
Büyük Rus Milletinden Özür
Ben bir Türk şairi, Hüseyin Haydar,
Kahpece işlerin, karanlık dümenlerin görgü tanığı.
Suça batmışların sorgu günü gelecek elbet,
Fakat suçlu benim bugün, önümde işlendi cinayet.
Engelleyebilirdim mutlak, engelleyemedim.
Ben bir Türk devrimcisi, Hüseyin Haydar,
Özür diliyorum büyük Rus milletinin her ferdinden.
Bozkırların, dağların ve steplerin mertliğiyle,
Bağışlasın beni, yüce Lenin’in ülkesi,
Suçlu benim, gözümün önünde vuruldu kardeşlik,
Durdurabilirdim mutlak, durduramadım.
Bu suç bir aymazın suçu değil, benim suçum,
Memleketime sahip olamamışım demek,
Yeterince yanamamışım vatan ocağında.
Bağımsız Türkiye’nin ve Avrasya’nın başı için,
Sesleniyorum türkülerin ve destanlarımızın diliyle.
Özür diliyorum Mayakovski’den ve Gorki’den de,
Faşist orduların işini bitiren İvan’dan.
Vatanseverlik savaşının her kahramanından,
Çoluk çocuk, kadın erkek, asker sivil,
Tam 23 milyon yüz bin şehitten ve Gagarin’den.
Kurtuluş Savaşımıza el veren moy brat’tan,
Semyon Aralof ve ipe giden Tanya’dan
Ve yoksul kesesinden tenekeyle altın gönderen,
Devrimci Rus köylüsünden özür diliyorum...
Özür diliyorum Dumlupınar şehitlerinin huzurunda,
Demirin, çeliğin ve yüksek fırınların namusuyla,
Ve on binlerce tüfeğin, topun, kılıcın.
Ben bir Türk şairi, Hüseyin Haydar,
Suçumu itiraf ediyorum, yüzümü güneşe dönerek:
Ülkemi kör karanlıktan kurtaramamışım demek.
Özür diliyorum büyük Rus milletinden,
Diz çökerek Oleg Peşkov’un annesinin önünde.