Geri dönüşümde Çin modelini uygulayalım

Rusya'nın Ukrayna'ya başlattığı operasyon birden gündemin ilk sırasına yükselmiş olsa da iklim krizi ve buna bağlı arz şokları bir yere gitmiş değil. Ambalaj sektörü de çevre açısından önemli bir işlevi yerine getiriyor. Günümüz dünyasında ambalajsız bir ekonomi düşünülemez. Çünkü ambalajı olmayan bir ürün ihraç edilemediği gibi e-ticaret de ambalajsız yapılamıyor. Ancak işlevini bitirmiş ambalajların doğada çöp olmaması için toplanması, ayrıştırılması ve geri dönüştürülmesi ile ilave bir ekonomik değer yaratıldığı gibi döngüsel ekonomi ve yeşil dönüşüm şartlarından biri sağlanmış oluyor. Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Başkanı Zeki Sarıbekir ile sektördeki gelişmeler üzerine sohbet ederken önemli bir çıkış yaptı ve “Çin geri dönüşüm sanayisini geliştirmek için dünyanın plastik atığını satın alıp sanayisini geliştirip yavaşça sıfıra getirdi. Türkiye halen daha hurda ithalatı yapıyor. İthalata karşı değiliz ancak bunun kademeli olarak indirilip yok olması gerekiyor. Bunun için de Türkiye’deki toplamayı ve geri dönüşümü geliştirecek sistemlerle uğraşmalıyız. Kendi çöpümüzü gömerken başkasının ayrıştırdığı çöpü satın alıyoruz. Çin’in yaptığı gibi kendi çöpümüzü kullanmayı teşvik etmemiz gerekiyor.” dedi.

İTHAL GELENİ İKAME EDELİM

İhracatçıların ve sanayicilerin ülkeye ithal gelen ürünlerin ikamesine çalışması gerektiğini söyleyen ASD Başkanı Sarıbekir, şu görüşleri dile getirdi: “İhracatçı birlikleri ithalatla değil ihracatla uğraşmalı. Türkiye’ye gelen ithal ürünlerin ikame olarak Türkiye’de üretilmesi çok önemli. İthalatları açmaya değil, ikamesine odaklanmamız gerekiyor. Buna bir örnek olarak hurdadan söz edebiliriz.” Dünyanın yeni bir döneme girdiğini anlatan Sarıbekir, dijital dönüşüm, yeşil sanayi devrimi, döngüsel ekonomi gibi kavramların belirleyici olacağını şu sözlerle anlattı: “İklim değişikliğinin etkisi artıyor. Sanayimizin yeşil dönüşümü için temiz üretim teknolojileri, atıkların geri dönüştürülebilir olması, sera gazı azaltılması için yenilenebilir enerji tedariği ve enerji arzının güvenliği çok önemli.” mesajı verdi.

LONDRA MI DAHA YAKIN BAKÜ MÜ?

Sohbetimiz sırasında haritayı işaret ederek “Arkadaşlar Londra mı bize daha yakın Bakü mü?” diye soran Sarıbekir, iki şehrin Türkiye'ye uzaklıkları arasında büyük fark olmasına rağmen Londra'ya giden ürünün navlun fiyatının daha düşük olduğunu anımsattı ve şunları söyledi: “Şu anda sanayicimizin ihracat yapması için bir lojistik sorunu vardı ve bu devam da ediyor. Bunun için çalışmalar yapılması gerekiyor. Lojistik maliyetini indirmemiz gerekiyor. İhracatımızın yüzde 55’ini yaptığımız Avrupa’ya nasıl daha hızlı ürün gönderebiliriz? Bugün Türkiye’den Bulgaristan’a yılda 2 milyon adet TIR geçiyor. Bunu TIR değil de daha yüksek yük kapasiteli trenlerle çok daha artırabiliriz. Örneğin Çerkezköy’de kurulan bir istasyonda TIR'lar dorselerini bıraktıktan sonra trenle Viyana yakınlarında Türkiye’nin sahibi olduğu bir konteyner porta aktardıktan sonra Almanya’ya çok daha hızlı ve verimli bir şekilde dağıtılabilir. Artık lojistikde hız çok önemli. 2 ürün birebir aynı olsa ve bizim ürünümüz daha ucuz olsa dahi lojistikte yaşanan gecikmeler diğer ürünün tercih edilmesine sebep oluyor. Sürdürülebilirlik bizim en önemli konumuz olması gerekiyor. Sürdürülebilirlik ile yatıp kalkmamız gerekiyor. Şu anda Avrupa’da 300 km. üzeri taşımalarda karbon salınımından dolayı ekstra vergi uygulanıyor.”

KDV'Sİ DÜŞEN ÜRÜNLERİN AMBALAJINDA DA VERGİ DÜŞSÜN

“Kağıt toplayıcılar iyi ki varlar.” diyen ASD Başkanı Sarıbekir, onlar sayesinde atıkların ayrıştırılabildiğine dikkat çekti. Sürdürülebilirlik ve çevreci üretimin Türkiye’nin geleceği olduğunu anlatan Sarıbekir, “Yeşil OSB konusunu destekliyoruz. Kendi enerjisini üreten, geri dönüşümünü sağlayan, çevreye duyarlı OSB’lerden başlayarak sanayimizi yeşil mutabakata uyumlu hale getirmeliyiz. Buralarda üretilen ürünlerin de önü açık olacak. İSO 9000 ilk çıktığında İSO 9000 belgesi olmayanlar ihracat yapamıyordu. Gelecekte aynı şekilde karbon karnesi kötü olan ihracatçılar ihracat yapamayacak hale gelecek. İhracatın artmasıyla bu durum birinci derecede paralel ilerliyor.” ifadelerini kullandı.

Temel gıda ürünlerinde yapılan 7 puanlık indirime dikkat çeken Sarıbekir, bu ürünlerin ambalajındaki KDV'nin ise yüzde 18 olduğunu, buradaki verginin yüzde 8'e çekilmesiyle bir miktar daha fiyat düşüşü olabileceğini söyledi.

BAŞKAN ADAYLARINDAN BEKLENTİLERİ NE?

Ambalaj sektörü 2021 yılını 6.5 milyar dolar ihracat geliri ile kapattı. ASD Başkanı Zeki Sarıbekir, 2023'te 10 milyar dolar ihracat sınırını aşmayı hedef olarak belirlediklerini söyledi. Ambalaj sektörünün ihracatı; cam, seramik ve çimento birliği, çelik birliği, demir ve demir dışı metaller birliği, kimya birliği, mobilya birliği gibi beş ayrı birlikte geçiyor. Nisan ayında birlik seçim genel kurulları var. Başkan adaylarından beklentilerini sorduğumuz Sarıbekir, şu görüşleri aktardı: “Bu bir hizmet işi. Başkan ve yönetim kurulu adaylarının buraya sektörlerini temsil ve hizmet etmek için geldiğini bilmesi gerekiyor. Hem sanayici hem de ambalajcı olarak şunu söyleyebilirim ki dünya pazarlarında rekabetçi olmamız gerekiyor. Sürdürülebilirlik Türkiye için hem çok ciddi bir fırsat hem de tehdit. Buradaki fırsat Çin gibi ülkelerin Avrupa’ya uzak olmasından kaynaklı karbon salınımı doğal olarak Türkiye’ye göre çok daha fazla. Burada tercih Türkiye olabilir. Ürününü hızlı, ucuz ve yeşil bir şekilde tüketiciye iletebilmek ihracatçının en büyük ana başlığı olmalı. Dünyada enerji fiyatları çok ciddi bir artış içerisinde. Ürünlerimizin dünya pazarında rekabetini artırmak istiyorsak enerjiye harcadığımız sermayeyi en aza indirgememiz gerekiyor. İnovasyonlara, kar getirici yeniliklere ihtiyacımız var ve ihracatçı birliklerimizin hızlı aksiyon alabilen, genç, dinamik yönetim kurullarına ihtiyacı var.”