GIGO ile QIQO arasında: Türk siyasetinin talihsiz algoritmasi

GİGO terimi, Silikon Vadisine veya ona benzer  yüksek teknoloji merkezlerine yolu düşmüş olanların, ilk bakışta bileceği bir terim. Ama bilmeyenler için, bu da nesi denebilecek karışıklıkta ve biraz da gülünç bir terim. İngilizce “Garbage In, Garbage Out” deyiminin baş harflerinden yapılmış bir deyim bu. Türkçe’ye “Çöp Girerse Çöp Çıkar” diye çevirebiliriz kolaylıkla. Hayatımızın hemen her alanına, siz düşünmüyor olsanız bile, otomatik olarak uygulanan bir olgu GIGO.

Gelin bu karışık gibi görünen deyimi biraz daha karıştıralım. Onun üzerine bir de Algoritma terimini ekleyelim, kafamız iyice karışsın. Ama merak etmeyin, bu iki terimi çok kısa şekilde açıklayınca, belki de her gün bile kolaylıkla kullanabileceğimiz bir metod ortaya çıkaracağız. Eskiden bu metoda, felsefi olarak Diyalektik Materyalizm adını verirdik ve her solcunun ilk okuması gereken kitabın da başlığı idi bu.

İPEK YOLU’NUN LEONARDO’SU: AL HAREZMİ

Gelelim Algoritma teriminin anlamına: İpek Yolu’nun yetiştidiği en büyük bilim adamlarından biri olan Al-Harezmi, 780 yılında doğduğu Gürgenç-Özbekistan’da, ortaya koyduğu felsefi ve bilimsel çözümlemelerle adını tarihe yazdırmıştı. Kendisinin hayal bile etmediği şekilde, Silikon Vadisinin tüm yazılımlarına, NASA’nın tüm uzay çalışmalarına, matematik, fizik, kimya gibi çağdaş bilim dallarına ve nihayet günümüzün Yapay Zeka çalışmalarına temel oldu, onun adı. “Al-Harezmi”, Batı’nın dilinde “Algorithm” haline geldi. Ve bu gidişle de, bu yüzyılımıza damgasını vuracağa benzemekte.

Algoritma, kısaca bir sorunun çözümü için önceden belirlenmiş metodlarla, adım adım sonuca gitmektir. Önce bir soru var olmalıdır. Bu soru ile ilgili veriler bulunmalıdır. Bu verilerin kullanılması için bir formül geliştirilmelidir. Ve bu formül ile, eldeki veriler kullanılarak çözüme gidilmelidir. Mesela, evde annenizden kalan bir tarife göre yaptığınız kuru fasulye yemeği bile, ana mirası bir Algoritma sonucunda yenecek bir yemek haline gelecektir.

YAĞ YERİNE SİRKE KOYARSANIZ, PİŞİRDİĞİNİZ FASULYEYE NE OLUR?

Tam da bu noktada yazımızın başlığındaki GİGO girer fotoğrafımıza. Çünkü “Garbage İn, Garbage Out”, yani “Çöp Girerse, Çöp Çıkar” deyimi, bize elimizdeki çözümün kalitesini belirtir. Çünkü çözüm için kullandığımız veri sadece bir “çöp”ten ibaretse, işlemimiz sonucunda elimize geçecek olan sonuç da “çöp” olacaktır! Bu kadar basit bir felsefi düşünce ve sebep-sonuç ilişkisini açıklayan bir durumdan bahsetmekteyiz burada. Algoritmanın ve GİGO’nun açıklanması, uzun uzun bilimsel açıklamalar bile gerektirmez.

Şimdi gelin bu GİGO ve Algoritmayı Türkiyemizin başının belası olan günlük siyasete uygulayalım:

Türkiye’nin başında bir sürü sorun olduğunu hepimiz biliyoruz ve çözmeye uğraşmaktayız. Dost da düşman da, ellerindeki en büyük silahlarını, düşünce kuruluşlarını, gazetelerini, üniversitelerini kullanarak, memleketin kaderini bir şekilde etkilemeye çalışmakta. Bu çevrelerin herbirinin çözüm için kullandıkları Türkiye hakkındaki “veriler”, onların ortaya attıkları “çözümün” bir “çöp” ya da bir “kurtuluş” olacağını belirleyecektir.

MEVLANA: DÜN DÜNLE GİTTİ CANCAĞIZIM, BUGÜN YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK GEREK!

Siyasetimizdeki kirlilik ve bilinçli saptırmacılık sayesinde, sağda da, sözde solda da, siyaset için kullanılan veriler çok problemlidir maalesef. “Aynı nehirde iki defa yüzemezsin” diyen Efes’li hemşehrimiz Heraklitus’un 2500 senelik tavsiyesine rağmen, bizim “solcularımız” hala geçtiğimiz 20-30 senenin verilerine kafayı takip, gelişmeleri diyalektik bir bakışla değerlendiremedikleri için, ellerindeki her türlü veri, çöpten başka bir şey olmamaktadır. Çünkü düne ait gerçekler, bugüne ait olamayabilirler. Dünyanın dönüşü ne kadar gerçek ise, bu dönüş sırasında verilerin değişmesi de bir gerçektir. Artık dünya ve Türkiye 10 sene öncesinden çok farklı bir yer haline gelmiştir. Şimdilerde Suriye’de bir işgal ve savaş vardır, milyonlarca göçmen ortadadır, ABD’nin Türkiye üzerindeki planları değişmiştir, ABD’nin başındaki yönetim farklıdır, NATO’nun planları çok daha saldırgan bir aşamaya gelmiştir, Türkiye’ye karşı 300’e yakın yurttaşımızın öldürüldüğü bir Amerikancı darbe girişimi olmuştur, memleketimizdeki etnik ve dinsel ayrılıklar çok daha belirgin bir şekilde körüklenen bir hale getirilmiştir, Suriye’nin kuzeyindeki PKK yapılanması tam anlamıyla bir ABD işgali haline gelmiştir, Türkiye yönünü Avrasya’ya doğru kesinlikle dönmektedir.

KIRK SENELİK VERİLERLE BUGÜNÜN SİYASET FASULYESİ YAPILAMAZ!

Bunlar, yapacağımız siyasi analiz için kullanmak zorunda olduğumuz yeni verilerdir. Bu veriler yerine artık “çöp” haline gelmiş eski verileri kullanırsak, fasulye yemeği tarifimiz yani algoritmamız, bize annemizin tarif ettiği nefis bir yemek yerine, bir çöp yığını üretecektir. Yani GİGO’nun kurbanı haline gelmiş oluruz bu durumda. Çünkü yanlış ve gerçek dışı veriler ile beslenen algoritma, bizi uçurumun kenarına kadar getirip boşluğa bırakıverecektir. O nedenle, siyaset yapan veya yaptığını zannedenler, faraziyelerden, subjektif arzulardan, uydurulmuş haberlerden, manipüle edilmiş bilgilerden oluşan veriler yerine, objektif gerçekliklerden oluşan veriler kullanmak zorundadırlar. Böylece “QİQO” denilen “Kaliteli veriden kaliteli sonuç çıkar” gerçekliğine ulaşırız.

Halbuki, günümüzde Türkiye’nin sözde en ileri unsurları, toplumun en dinamik kesimleri olması gereken basın ve aydınlar, üniversiteler, bilim ve sanat çevreleri, çoğunlukla memleketin sorunları hakkında tam da tersini yapmakta ve “çöpten” veriler kullanarak “çöpten” çözümler ortaya atıp, Türk milletinin çok değerli yıllarını hayatlarından çalmaktadırlar. Bunun vebali ise, kendilerinin zannettiklerinden çok daha büyük ve pahalıdır. Ve günün birinde, bu hatalarından dolayı, bu millet mutlaka kendilerine bir fatura kesecektir.