Gılgamış 21. Yüzyılda…

12 Kasım, yani Muazzez İlmiye Çığ’ı kaybetmeden 5 gün önceydi. Sevgili Şule Perinçek, beni Setenay Acı Uruç ile tanıştırdı. Uruç senarist, aynı zamanda bir film yönetmeni. Yazarlık eğitiminin yanında tiyatro ile sahne sanatları eğitimi de almış. Başladık sohbete. Konu Muazzez İlmiye Çığ’a geldi. Ardından Sümerlere… Oradan da doğal olarak Gılgamış’a… Aynı kültür dokusunun insanlarıysanız bir bakmışsınız ister istemez aynı değerler etrafında toplanıyorsunuz. Biliyorsunuz, Muazzez Hanım “Yeter bence bu kadar, artık gitmeliyim!” diyerek 17 Kasım’da aramızdan ayrıldı. Doğanın bir tecellisi herhalde hem Muazzez Hanım’dan hem de Sümerler ’den bahsetmeniz için adeta Uruç’la buluşturarak zemin hazırlıyor.

Joseph Campbell “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu”nda maceranın başlayacağı yollardan birinin tesadüfler olduğunu söyler. Birey, bu tesadüfle kendisini günlük hayattan farklı bambaşka bir dünyanın içinde bulur. Bilinçaltındaki kültür kodları harekete geçer. Bu aşamada bir haberci belirir. “Haberci” eşzamanlı beliren bir mucize niteliğindedir. Setenay Acı Uruç’la tanışmam tesadüf, haberci ise Muazzez İlmiye Çığ’ın ölümü. Şimdi ne yapmam gerekiyor? Hem yazmam hem de söylemem… Çünkü bu, tam anlamıyla “Maceraya Çağrı”dır. Arkadaşı Enkidu’nun ölümüne çok üzülen Gılgamış da ölümsüzlüğü aramak için meşakkatli bir maceraya atılır. Haberci ile tetiklenen hayatı, tesadüflerle şekillenir. Artık “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu”na çıkması için tüm şartlar yerine getirilmiştir.

Setenay Acı Uruç, Heybesine Gılgamış ile Campbell’in Kült Kitabı “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu”nu Almış, Çıkmış Yola…

Destana adını veren Gılgamış kimdir? MÖ 2300 yılında yaşamış, yarı efsanevi bir kahraman. Antik Mezopotamya’da Bağdat ile Basra arasındaki Sümer yerleşimlerinden Uruk’un kralıdır. Destan günümüzden yaklaşık 4300 yıl, İlyada’dan 1500 yıl önce yazılmıştır. Tarihin ilk edebi metni, en eski yazılı epik şiiridir. Aynı zamanda öğrenmek, bilmek isteyen insanın kendine doğru uzandığı yarı mistik içsel yolculuğu da anlatır. Ozan Homeros, Gılgamış’tan etkilenerek kahramanı Akhilleus’u yaratmıştır. Akhilleus da Gılgamış’ın yaptığını yapar, arkadaşı Patroklos’un ölümünden sonra uzun bir yolculuğa çıkar. Homeros İlyada’da, Gılgamış Destanı’nda olduğu gibi yolculuk esnasında Ahhilleus’un başına gelenleri anlatır.

Gılgamış’tan sonra bir metafor olarak yol- yolculuk Dante dahil dünyanın birçok yazara ilham olmuş, hatta Setenay Acı Uruç gibi film yönetmenlerini de etkilemiştir. Kısa film dalında uluslararası 33 ödüle layık görülen “Geçmişe Yolculuk,” diğer adıyla “Gılgamış” filmini çeken Uruç, filmin karakteri arkeolog Sinemis Hanım’ı da Gılgamış gibi mistik bir yolculuğa çıkarıyor. Gılgamış, hikâye içinde hikâyeler barındırır. Uruç da bir anlamda hikâyeden yeni bir hikâye yaratarak belki filmiyle kendi manevi yolculuğunu da tamamlamış oluyor. Baş karakteri kendi oynuyor. Kahraman, eşikte kaybolmak yerine bilinmeyenin içinde kaybolmayı seçiyor. Gılgamış da sadece ölümsüzlüğü aramaz, kendini de anlamak, bulmak ister.

Sümerler Neden Önemli?

Sümerolog Samuel Noah Kramer, “Tarih Sümerlerle Başlar” kitabıyla 1956’da tarihi Sümerlerle başlatır. Henüz Göbeklitepe bulunmamıştır. Bilim insanları, Sümerlerin Orta Asya’dan gelme ihtimalleri üzerinde dururlar. Şerife Koçyiğit’in “Oğuz Kağan Destanı ile Gılgamış Destanı’nı karşılaştırdığı müthiş bir makalesi var. Uzmanlar Sümerce ile Türk dillerinin benzerliğine dikkat çekerler. Prof. Osman Nedim Tuna, Olcas Süleyman, Muazzez İlmiye Çığ Türk dilleri ile Sümerceyi karşılaştırıp benzerliğini kanıtlamak için sözcüklerin fonetik özellikleri ile yapıları üzerinde çalışırlar. Çığ’ın “Kur’an’ın, İncil’in, Tevrat’ın Sümer’deki Kökenleri, Sümerler Türklerin Bir Koludur” kitapları unutmamalı. Özellikle “Uygarlığın Kökeni Sümerler 1” kitabı, Gılgamış Destanı gibi tarihteki ilk edebi metinleri masaya yatırır. Uruç, filminde Muazzez İlmiye Çığ’ı yanına almış.

Çığ, sımsıkı tutunduğu iç sesi Gılgamış’ı kaybetmekten korkan Sinemis’e “Cevap kendinde!” diyor. “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu”nda maceraya çağrıyı kabul eden kişi, koruyucu bir figürle karşılaşır. Bu figür, kahraman maceraya atılmaya karar verdiğinde yanına gelir. Genellikle ufak tefek yaşlı bir kadın ya da erkektir. İyi kalpli, koruyucu bir gücü temsil eder. Kahramanın ihtiyacı olan öğütleri söyleyen bir rehberdir. Gılgamış gibi sevdiğini kaybeden Sinemis, acısının etkisiyle dış dünyadan koptuğunu hissettiğinde rehbere sığınır. Çığ’ın eteğinde erginlenir. Karşılaştığı zorluk kahramanı dönüştürecek, benliğini arındıracaktır.

Sinemis, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu ile Gılgamış gibi Artık İki Dünyanın Ustası

Efsanelerle çevrili dünyasını dış dünya ile karıştırmadan, aklının erdemlerini ustaca kullanmaya karar verir. Diğer taraftan bütün iç çatışmalarını, bocalamalarını çözer. Böylece kahramanın tüm nitelikleri gelişmiş olur, varlığı ile benliği tamamlanır. Ayrıca dönüşüm, bir geri dönüştür. Acıya aldırmadan dönüşen kahraman özgürlüğü yakalamıştır.

Sevgili Setenay Acı Uruç’un, 15 dakikalık kısa filmi “Geçmişe Yolculuk, diğer adıyla “Gılgamış” “ilk kez” bir televizyonda, Ulusal Kanal’da yayınlanacak. Hem film hem de Gılgamış üzerine sizi koyu bir sohbet bekliyor.

5 Aralık Perşembe akşamı, saat 23.00’te, sizi H’ECE’ye bekliyorum.