Gizli gündem var mı?

Aslında “gizli gündem var mı?” doğru bir soru olmayabilir. Merkez Bankasının ya da hükümetin ekonomi bürokrasisinin aldığı son kararlar iktidar yazarlarını dahi susturuyor. İktidara yakın yazarlar bile alınan önlem ve açıklamaları savunabilecek bir taraf bulamıyor.

3 durum söz konusu.

1- Hükümet ne yaptığını biliyor. Alınan, özellikle faiz kararları, ihracatta yaşanan olumlu gelişmeler ile birleşerek önümüzdeki dönemin fırsatları değerlendirilerek dünyada yaşanan karamsar günlerin olumlu değerlendirilmesini sağlayacak.

2- Hükümet yanlış kararlar alıyor. Faiz yükselişi, özellikle Cumhurbaşkanının faize karşı duruşu ekonominin temel dinamiklerine karşı kararlar alınması sonucunu getiriyor. Bu hatalar enflasyon ve kötü gidişi tetikleyen sonuçlar doğuruyor.

3- Hükümet, üzerine gelen ekonomik tsunami karşısında ipleri elinden kaçırmak üzere, hatalı kararlar alıyor. Ekonomik gidiş kontrolsüz şekilde bozuluyor. Enflasyonun hem iç dinamikler hem de dış dinamikler nedeniyle önlenemeyen yükselişine, Merkez Bankasının aldığı faiz indirim kararları ve Cumhurbaşkanı ve Hazine ve Maliye Bakanımızın kamuoyuna yaptığı açıklamalar kur üzerinde baskı yaratarak, yükselmelerine neden olmaktadır.

24 Ocak 1980 kararlarından bu yana uygulamaya konan, emperyalizmin ihtiyaçlarına uygun politikalar, 2014 yılından bu yana değiştirilip, daha milli politikalar üretilmeye çalışılıyor. Ancak temel alınması gereken politikaların sistematik olarak uygulamaya geçmesinde gerek iktidarın ideolojik, gerekse sınıf niteliğinden gelen hatalı bakış ve yaklaşımlar ekonomi politikalarını uygulamaya koyanların ayakları tam yere basan kapsamlı politikalar uygulamalarına engel olmaktadır. Aslında bu da normaldir. Geçiş aşaması hiçbir zaman dört dörtlük programlanarak yapılamaz. Git geller her zaman olacaktır.

Şu çok bellidir. Yanlış ya da doğru, uygulanmaya çalışılan program emperyalizmin çizgisine uygun ve ihtiyaçlarına cevap veren politikalar değildir. Bu, geçen gün Aydınlık manşetinde yer alan The Atlantic dergisinin kapağında “Dünyanın 5 kötü herifi”nin içinde Sn.Cumhurbaşkanının da bulunmasından rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Bugün uygulanmaya çalışılan politikalar Atlantik sistemine paralel uygulamalar olsaydı. O derginin kapağında Sn. Erdoğan olmazdı. Benim için konunun bu şekilde bakışı çok önemli. Evet, enflasyon korkutucu şekilde üzerimize gelmektedir. Müthiş bir yoksullaşma yaşanmaya başlamıştır. Türkiye’de Biden muhalefeti, oluşan bu olumsuz ekonomik iklimden faydalanmak için her türlü provokasyonu yapmak için çok ciddi faaliyet içindedir. Hatta CHP, artık gemi azıya alarak HDP ile olan birlikteliğini aleni ortaya saçmakta sakınca görmemekte, Cumhuriyet düşmanlığı ile birleşme ve Cumhuriyet ile hesaplaşma yolunda “helalleşme” adı altında ciddi faaliyet yürütmeye başlamıştır.

Merkez Bankasının faiz düşürme konusunda aldığı kararla ilgili olarak; evet, faiz düşürmek bugüne kadar doğru idi. Ancak, gerek dünyada gelişen enflasyonist ortam ve bu ortama karşı ABD ve diğer Atlantik ülkelerinde alınmaya başlanan kararlar, bizim daha dikkatli davranmamız gereken bir sürece girdiğimizi göstermektedir.

Enflasyon yavaş yavaş kendi kendini besleyen bir sarmal halini almaya başlamaktadır. Bu durumda daha önce sıcak parayı besleme aracı olarak kullanılan faiz silahı bugün paranın devir hızını düşürme enstrümanı olarak kullanılmaya başlanması gereken bir araç haline gelmiştir. Tedarik zincirindeki sorunlar nedeni ile ihracatta oluşan olumlu hava sonucunda elimizde atılacak barut olarak bulunan her şeyi, sonu belirsiz olan bu politikaya harcamak ileride daha zor dönüşlere yol açabilecek bir viraja girmemize neden olabilecektir. Ortaca ilçesi Okçular mahallesinde yapılan “Üretim Devrimi Kurultayında” köylülerin ihracatın kapanması nedeniyle ellerinde kalan limonu dalından toplamanın bile maliyetini kurtarmadığı durum, yarın sanayimizi, ihracata tamamen uygun hale getirdiğimizde içinden çıkılamayacak hale getirilebilir.

Faiz indirimi; piyasadaki paranın devir hızını artıracak ve enflasyonu tetikleyecektir. İstenildiği şekilde kredilerin yatırımlara dönmesine olanak yaratmayacaktır. Krediler tekrar piyasanın canlanması adı altında tüketici kredilerinin canlanmasına neden olacak, sürdürülebilir olmayan konut kredileri tekrar canlanacaktır.

Merkez Bankasının Enflasyon Raporu toplantısında yaptığı açıklamalar paralelinde seçilen sektörlere, Yatırım Bankamız aracılığı ile ağırlıklı olarak özel sektör yerine kamu yatırımı şeklinde yatırım yapılması, planlı ekonomik uygulamaların bir an önce başlatılması, kambiyo rejiminde cesur davranarak kontrollü uygulamalar çerçevesinde gerek reel yatırımcılar ve gerekse halkın önünü görebileceği politikaların uygulanmaya başlanması herkesi rahatlatacaktır.

Bu uygulamalar artık sağından solundan başlamıştır. Bütün yapılacak olan daha cesur bir şekilde bu uygulamaların kamuoyu önünde açıktan savunulması ve daha cesur kararların alınmasıdır.