Gordion’un düğümü ve İskender’in doğumu
Yer kurudu
Gök boğuldu
Omuzlarımızda yarının borcuyla
Yalınayak yürüdüğümüz yollar
Artık dünden daha sıcak
Havada fırtına bulutları
Ha patladı patlayacak
Baş verdi ektiğimiz tohumlar
Karnı burnunda toprak
Ha doğurdu doğuracak
Akdeniz'den esen sıcak rüzgarlar
Fırtına yüklü bulutları
Bir anda çarpacak toprağa
Ne simsar ne vurguncu ne kripto ağa
Sürdürebilecek saltanatını
Yıkan ve yaratan kalktı mı ayağa
***
Bir gürültü koptu heybetli mi heybetli
Bahar yağmurlarıyla yüklü gök yere indi
Cansuyu verildi toprağa
Pusuda saklanmış başak dirildi
Göğü kaplayan bulut artık yerde
Ve düğümlenmiş sisin içinde
Göz gözü görmez bir perde
Kâğıttan kaplanın kumdan kaleleri
Eriyiverdiler birdenbire
Yağmur taşıyan bulutların düştüğü yerde
Yer kürede bir doğum
Gordion’da bir düğüm
Kızıl kanatlı doru bir at, ateşten bir eyer
Ve atın üstünde keskin kılıcıyla İskender
İskender,
Bir göğe baktı
Bir de bulut çökmüş yere
Yıkan ve yaratan,
Bir düğüme baktı
Bir de doru atlı İskender’e
"Bu düğüm boğum boğum
Bu girdap derin
Ve geldi hüküm vakti
Yalnız düğümü değil
Doğumu da gören İskender’in"