Görülmemiş seçim

Ankara’nın sokaklarında, partilerin koridorlarında adeta bir “ihtiras fırtınası” esiyor. Bir dolu insan vekillik hesapları ile yatıp kalkıyor.

Siyasette pazarlık meşrudur ama, şimdi görülen manzara meşru pazarlığın ötesinde çok karanlık ayak oyunlarına kadar varıyor.

YEDİLİ MASADA ŞEFFAFLIK SORUNU

Aslında Cumhur İttifakı tarafında karar süreçlerinin nasıl çalıştığı herkesçe biliniyor. Ak Parti ve MHP’de milletvekili olmanın koşulları ve adaylık süreci açıkça ilan edildi ve süreç söylendiği gibi işetiliyor. İttifaka katılma olasılığı olan partiler ile yapılan görüşmeler de şeffaf bir şekilde kamuoyuna duyuruluyor.

Millet İttifakı ve 7’li Masa çevresi ise toz duman. Sözünü ettiğim ihtiras fırtınaları da daha ziyade bu tarafta esiyor. Hangi parti hangi listeden aday çıkaracak, CHP kime kaç vekil verecek, İYİ Parti bir şeyler “ikram” edecek mi? HDP ortaklığın neresinden nasıl pay alacak? Pek çok soru havada uçuşuyor.

Zaten adam öğütme makinesi gibi çalışan, Bizans oyunlarının gelenek haline geldiği CHP siyasetine bir de bu ittifak pazarlıkları eklenince iş iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Hepsinden daha vahimi, Millet İttifakı’nda vekil adaylığı süreci nasıl çalışacak kimseler hala bilmiyor.

Hatta Kılıçdaroğlu’nun etki gücü bile tartışılıyor. Ankara’daki bazı kaynaklar, CHP’yi uzun süredir elinde tutan adı sanı gizli danışmanların ve bazı Batılı ülkelerin Kılıçdaroğlu’ndan daha fazla söz hakkına sahip olabileceğini söylüyor.

Demokrasinin temel gereklerinden biri şeffaflık. Ve Millet İttifakı daha sürecin başında bu ilkeyi çöpe atmış görünüyor.

AMERİKANCILAR VE KRİPTOLAR HAREKETLENDİ

Siyasi tarihimizde bu kadar karmaşık bir dönem olmuş muydu diye bir baktım. Ne 1950 baharı, ne 1974-77 süreci, ne 1983 yaz sonu ne de 2001-2002 dönemi böylesine karanlık siyaset hesaplarına sahne olmuş. Yaşadığımız süreç daha ziyade 1876 sonbaharındaki havayı andırıyor. 1. Meşrutiyet’in ilan edileceği kesinleşince İmparatorluğun her yerinde sayısız azınlık örgütlenmesi ortaya çıkmıştı. Meclis-i Mebusan halk oyu ile seçildi ama Müslüman-Türk temsilciler azınlıkta kaldı. Mebusların ne kadarı dış güçlerin veya masonik örgütlenmelerin tercihi ile meclise geldi hala incelenmeye değer bir konudur.

Şimdi de adaylık süreci, partilere sızmaların olabileceği bir dönem. FETÖ benzeri yapılar ve mandacı şebekeler, kripto unsurlarını Meclis’e sokmak için hamleler yapacaklar. Bu tehlike bütün partiler için geçerli. Ama özellikle FETÖ ile arasına mesafe koymakta isteksiz davranan Millet İttifakı partileri daha büyük bir tehdit altında. Yarın bazı kriptoları Meclis’e taşıdıkları ortaya çıkarsa bu vebalin altından kalkamazlar.

PERİNÇEK’İN İMZA KAMPANYASI

Vatan kavramını tüm siyasi hesapların üzerinde tutmayı başaran siyasetçilerimizi sayın desek ilk akla gelen isimlerden biri şüphesiz Doğu Perinçek olur.

Perinçek, bugüne kadar sayısız kitap yazmış, gelmiş geçmiş en entelektüel lider. Ama en önemlisi, emperyalizme, Ermeni lobilerine ve FETÖ tezgahlarına karşı duruşu ile vatanseverliğin kitabını yazmış bir isim. Türkiye’de Atatürkçü düşünce ve Cumhuriyet değerleri denilince ilk akla gelen isim de yine Doğu Perinçek.

Doğu Bey, 15 Temmuz ihanetine doğru giden süreçte siyasi farklılıkları bir yana bırakıp Erdoğan’a destek verdi. 15 Temmuz akşamı canını ortaya koyarak ilk açıklamayı yapan, vatansever askerleri ve halkı FETÖ’ye karşı direnişe davet eden isim de O idi. Ancak Ak Parti ile arasındaki siyasi görüş farklılıklarını her zaman hatırlattı, hükümete karşı yapıcı ama eleştirel tonunu korudu. Şimdi Ak Parti ve MHP’nin yanında, temel değerlerde birleşerek ülkeyi yönetmeye talip olduğunu söylüyor.

Doğrusu bu öneri, Ak Parti ve MHP’ye uzak duran ama, CHP’yi de bir türlü içine sindiremeyen seçmenler için yönetime katılımın yolunu açacak bir formül. Türkiye Yüzyılı’nı inşa edecek hükümetin, yıkıcı unsurlar karşısında zayıf düşmemesi için de güzel bir tedbir.

Perinçek, önümüzdeki günlerde adaylık için 100 bin imza toplamaya başlayacak. Ben de bağlı olduğum seçim kuruluna giderek dilekçemi vereceğim. Çünkü Perinçek’in seçim yarışına girebilmesi hem ülkemiz hem de demokrasimiz açısından önemli.