Grev kırıcı AKP
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası 58. maddesinde toplu iş sözleşmesi yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması durumunda işçilerin ekonomik, sosyal ve çalışma koşullarını korumak amacı ile topluca işi bırakmalarını yasal grev hakkı olarak kabul etmiştir. 59 maddesinde de işçi sendikasının grev kararı alması üzerine işverenin de işyerinde üretim faaliyetini tamamen durdurarak işçileri topluca işten uzaklaştırmasını lokavt hakkı olarak kabul etmiştir. Lokavt 1961 Anayasası'nda bir hak olarak kabul edilmemişken 1982 Anayasası lokavtı bir hak olarak kabul etmiştir. Lokavt işveren karşısında ekonomik olarak güçsüz olan işçiye karşı kullanılabilecek acımasız bir yaptırımdır ama günümüzde ilginç nedenlerle kamu kuruluşlarında uygulanmamaktadır.
Sendikaları çökertmeye yönelik uygulama
Demokratik düzenin temel bir dayanağı olan işçi sendikalarının bağımsız ve güçlü olmaları gerekirken AKP işçi sendikalarını güçsüz, etkisiz ve bağımlı konuma getirmek çabasındadır. AKP kamu işletmelerinde kendisine karşı direnen ve bağımsızlığını ve kişiliğini saygın bir biçimde korumaya çalışan onurlu sendikalara karşı, onları çökertmeye yönelik, ilginç bir uygulama sergilemektedir. Son aylarda sendikacılığın onur listesinde adları saygı ile anılan Tek Gıda-İş, Hava İş ve Basın-İş sendikalarının, üçü de kamu kuruluşu olan ÇAYKUR, THY ve Darphane'de aldıkları grev kararına karşılık bu işletmelerin yöneticileri hükümetin direktifleri doğrultusunda lokavt uygulamasına gitmemişlerdir. Bu uygulamadaki amaç işçiye uygulayacakları baskı sonucu işçilerin greve destek vermelerini önlemek, dolayısı ile işçilerin işlerine devam etme kapısını açık bırakmaktır. Lokavt uygulaması yapsa işçilerin greve katılmayarak işlerine dönme olanağı olmayacaktır. Greve katılan işçilerden greve destek verme kararından vazgeçenler için de bu olanak olacağından grevin başarıya ulaşma şansı azalacaktır.
İşçiler ve sendikalar için çok önemli baskı aracı olan grevin bu yoldan başarısız kılınması AKP için önemlidir. Çünkü grevin başarısızlığı nedeni ile işçi ile üyesi olduğu sendikası karşı karşıya gelebilecek, işverenin ve hükümetin bakanlarının baskısı ile işçilerin hükümet yanlısı bir sendikaya geçmelerinin önü açılacaktır.
Tek çıkış yolu: Direnmek
Hükümetin bu sendikaların başarısızlığı ve çökertilmesi için uyguladığı başka yöntemler vardır. İşverenin grev kırıcılığı yaptığı iddialarına karşı Çalışma Bakanlığı atadığı yanlı müfettişler aracılığı ile bu iddiaları boşa çıkarma gayreti göstermekte ayrıca bu sendikaların örgütlendiği işyerlerinde bazı işlerin başka işkoluna girdiğini ve orada çalışan işçilerin o sendikanın grevine katılamayacağına dair çabaları da gözlenmektedir.
Sendikaların uzun grevleri finanse edecek güçte olmadığı doğrudur. Sendikaların bu zayıf noktasına odaklanan hükümet kendisine karşı direnen sendikaları bu yoldan da terbiye etmek sevdasındadır. Bunların yetmediği yerde bu sendikaların yöneticilerinden bazılarını uçuk vaadlerle gemide isyan çıkarmaya zorlamakta ve sendikanın iç huzurunu ve düzenini bozarak hükümete direnen sendika başkanlarını saf dışına çıkarma çabasına girişmekte bir sakınca görmemektedir. Hükümetin özgür ve direnen sendikaların iç işlerine karışma yanlışı ileride hem ülke içinde ve hem de ülke dışında çok tartışılacaktır.
İşçiler, direnen Gezi'den örnek alarak, demokrasiye inanmayan bu hükümete karşı direnmek zorundadırlar. Çünkü hamamın namusundan onlar sorumludur. Eğer AKP baskısı karşısında direnemezlerse hem kendileri hem demokrasi çok şey kaybedecektir.