Güçlü ordu, güçlü Türkiye

Bir ülkenin gücünü oluşturan unsurlar vardır. Ekonomik güç, insan gücü, teknolojik güç, sosyo-kültürel güç, politik güç, coğrafi güç, askeri güç gibi.
Bunların her biri ayrı ayrı önemli ve birbirini bütünleyicidir.
Birinin yokluğu veya yetersizliği diğerlerini etkiler.
Bunların çoğunda güçlü olan ülkeler dünyanın güçlü ülkeleridir.

ASKERİ GÜÇ
Askeri gücün bu güçler içinde özel bir yeri vardır.
Diğer güçlerin hepsinden etkilenir.
Diğer güç unsurları ne kadar kuvvetliyse askeri güç o oranda güçlüdür.
Askeri gücü farklı kılan ise diğer bütün güçlerin güvencesi oluşudur.
Evin bahçe duvarı, dış kapısı, pencerenin mandalı insan yatağında rahat uyumasını sağlayan unsurladır.
Askeri güç ülke için odur işte.

ARKAYA ALMAK, ÜSTÜNE BASMAK
Ekonomisi güçlü bir ülkenin arkasında güçlü ordu yoksa geleceği belirsizdir.
Devleti yöneten politikacılar dünya arenasında orduları kadar güçlüdür.
Yoksa,”Eyyyyy!” diye başlayan nutukların hiçbir anlamı yoktur.Güler geçerler.
RTE/AKP yönetimi orduyu arkasına almak yerine üstüne basmayı yeğlemektedir.
Ordusunu kendisine tehdit görüp, darbe yapmasın diye düzenleme yapan ülke ve politikacı herhalde görülmemiştir.
Ordu kendi yönetimi için değil, ülkenin çıkarlarına göz koyan başka ülkeler için caydırıcı unsur ve gerektiğinde tehdittir.
KHK’ler ile yapılan ordunun üstüne basmaktan başka bir şey değildir.

KHK’LER
669 Sayılı KHK ile;
Gnkur. Bşk.’nın kuvvet komutanlığı yapmış olma zorunluluğu kaldırılmış,
Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın kuvvet komutanları ve bağlılarına doğrudan emir vermesi sağlanmış,
YAŞ üyeliklerine alakasız bir sürü hükümet üyesi doldurulmuştur.
Bu düzenlemeler ile ordunun siyasetle iç içe girme yolu sonuna kadar açılmıştır.
Siyasileşen ve asli görevinden uzaklaşan ordu ülke için yıkım habercisidir.
YAŞ’da ağırlık siyasetçilerde olunca yükselme beklentisi içinde olanlar görevde başarı yerine siyasetçi avlamaya yönelecektir.
Balkan Savaşı yenilgisi ve Balkanların kaybının en başta gelen sebebi budur.
Çanakkale ve Kurtuluş savaşı başarıları ise emir-komuta birliğinin öne çıkması sonucudur.

İMAMLAŞMA
RTE/AKP’nin hayalinde Harp okullarını İmam Hatiplilere açmak vardı.
Bu fırsattan istifade ile onun yolunu açtılar.
Askeri liseleri kapatıp, Harp Okullarına girişte “lise ve dengi okul mezunu olma” koşulunun getirilmesinin esas sebebi budur.
Bu değişikliğe gerekçe olarak askeri öğrencilerin darbeye katılması ve cemaat yuvalanmasının gösterilmesi komik ötesidir.
O gerekçeye göre Türkiye’de kapatılmayacak okul pek kalmaz.
Din temelli bir ordu ile istenen niteliğe ulaşmak olanaksızdır.
Oysa, Atatürk’ün dediği gibi, ordunun kudreti subay ve komutanların kıymeti ile ölçülür.
Din adamları kendi alanlarındaki saygın yerinde hizmet vermelidir.
Aksi takdirde 15 Temmuzdakinin benzeri, başka grup-cemaat-tarikatlar tarafından tekrarlanır.
Hiç şüphe olmasın.
Önerimiz, ordunun üstüne basma yanlışından dönülmesi, askerine güvenerek onun güçlü ülkenin arkasında güçlü bir güvence haline getirilmesidir.
KHK’ler gecikmeksizin düzeltilmelidir.