Gündemle ilgisiz öykü

Evvel zaman içinde, bir evin içinde anne-babalarıyla yaşayan çocuklar varmış.

Bu anne-baba aslında geçinemez, birbirlerinden hiç mi hiç hoşlanmazmış.

Vaktiyle yaptıkları aşk değil mantık evliliğiymiş çünkü. Beraberlikleri tamamen maddi çıkarlara dayalıymış.

Ama çocuklar onların bu halini bilmezmiş. Ne zaman kavga edecek olsalar anneyle baba mutfağa kapanırmış çünkü.

Ya da çocukları odalarına gönderirlermiş. Çocuklar evdeki kötü havayı sezer ama adını koyamazmış.

Bu yüzden devam ederlermiş normal ve huzurlu bir ailede yaşadıklarını sanmaya.

Arada uyarmaya çalışanlara da "sen kendi işine bak, bizim annemizle babamız çok iyi anlaşıyor!" derlermiş.

Yine de çocukların tuhaf ve güvensiz hali, sınıf arkadaşlarının dikkatini çekermiş.

Kimse bir şey diyemezmiş ama. Aile içinde yaşananlara karışmamaları gerektiğini düşündüklerinden...

Gel zaman git zaman, anneyle babanın kavgası mutfağın dışına taşmış. Üstelik o kadar bağırıyorlarmış ki, sesleri çocukların odasından bile duyuluyormuş.

Başka seçenekleri olmadığından, çocuklar bu sefer üç maymunu oynamaya karar vermiş. "Belki barışırlar" diye umarak.

Ama zamanla işler daha da kötüye gitmiş. Kavgalarında birbirlerine ağza alınmayacak şeyler söylemeye, çok fena şeylerle suçlamaya başlamışlar.

Mesela "O karıyla ne yaptığını biliyorum!" diye bağırıyormuş anne, çocukların duyabileceği bir sesle.

Baba da çocukların gözü önünde anneyi hırpalamaya, hatta tokatlamaya başlamış.

Artık komşular şikâyet ediyor, kapıya polisler geliyormuş. Ama hiçbiri bana mısın dememiş.

Çocuklar odalarına kapanıp televizyondaki dizinin sesini sonuna kadar açmışlar. Sesleri duymamak için.

Bakmışlar bu da işe yaramıyor, bir gün çocukların en büyüğü gidip ikisiyle konuşmaya karar vermiş. Dertleri neymiş öğrenmeye.

Tam tabak-çanaklar yine havada uçuşurken, aralarına girmiş. "Anne, baba, yeter artık! Nedir bu haliniz!"

Berikiler bu sefer de suçu birbirlerine atmaya başlamış. "Onun yüzünden! Hayır onun yüzünden!"

Büyük çocuk içini çekmiş. "Sizin sorununuzu ben çözemem. Allah için, buna kalkışmak gibi bir niyetim de yok. Ama lütfen kavganızı eskisi gibi mutfakta, sessizlik içinde sürdürün!"

Anne ve baba bir an düşünmüş ve ona hak vermişler. Yaptıklarından utanıp özür dilemişler.

O günden sonra araları bir daha asla düzelmemiş ama birbirlerine yaptıkları kötülükleri duyan da olmamış.

Çocuklar bu ortamda büyüyüp örnek yetişkinlere dönüşmüşler. Özellikle iyi okullar bitiren büyük çocuk, ailenin gurur kaynağı olmuş. O artık ünlü bir siyasetçiymiş çünkü!