Güneşin Oğluna selam

Toprak! Kıskanıyorum seni,
Aldın yanına Chavez’i, yiğit Şavo’yu.
Evleşti evren, aşk ailesi büyüdü,
Nasıl büyürse karanlıkta gözbebeği.
Gloria al Bravo Pueblo,
“Şan olsun cesur halka” ve oğluna.

Toprak! Bahtın ne kadar açık,
Çektin bağrına Caracas aslanını.
Öylesine arınmış gökçeden,
Çocuk olgunlaştı, çeyrek günde,
Arka bahçesinde Şeytanın.
Çamur ve palmiye çiçekleri içinde,
Elinin ayasında kurtarıcı mührü,
Gösterdi esire, esir biliyordu.

Maya bilgeliği kürek kemiğinde.
Kabardı göğsü Güneş Annenin,
Nasıl kabarırsa ayçöreği,
Kardeş, ne müthiş bir süt içmişsin.
Nasıl başardın büyük dolaşımı,
Gururlu Afrika kanıyla mı, yoksa
İnsan kalbiyle diyorum Şavo,
İnsanlığın bedeninde dolaşmayı?

Toprak! Ne mutlusun sen,
Aldın Chavez’i, benim kardeşimi.
Öyle yüksek bir damar atışıyla,
Tuttu nabzını tek elle milletin.
Nasıl başardın Şavo, söyle lütfen,
Filistin’e kapıkomşu olmayı?
Nasıl yarattın, hiç kimse bilmiyor,
Kızıl ile karadan alnının akını?

Nerde yükselen bir deniz görsem,
Aklıma gelir diklenişin senin.
Yeraltı canavarını boğuşun...
İki yanında sallanan iki balyoz,
Kırar döker betonlaşan göğü,
Halk derin bir nefes alır,
Yağar bereket yurttaşın ambarına.
Yere sıkı basan kamu bedeni,
Pataklar Yanki’yi de yerli uşağını da,
Eşek sudan gelinceye değin.

Görünür gözüme Commandate,
Nerede bir destan dinlesem.
Jose Marti’nin gözdesi yıldızlar
Senin oldu Şavo, ölümsüzlük içindi.
Nerde bir ayaklanma duysam,
Petrol kuyularında, pampalarda
Aklıma gelir Venezüela’nın öfkesi.

Ömrünü halka veren ömür bulur:
Hey gidi Kemalist Chavez,
Hey gidi Bolivarcı Mustafa Kemal!
Sıra bizde Şavo, az kaldı,
Bütün bedeniyle gülen savaşçı.
Sıra bizde Şavo, göreceksin!
Güldürdün yüzümüzü, çok yaşa.
Selam, selam yiğit Hugo’ya,
Güneşin oğluna bin selam!