Güney Kıbrıs’ta artan ABD varlığının hedefi Türkiye

ABD’nin Güney Kıbrıs’taki askeri ağırlığını son dönemde artırdığı görülüyor. ABD’ye ait USS Wasp (LHD 1) helikopter ve uçak taşıma kapasiteli amfibi hücum gemisi, geçen hafta Limasol Limanı’na demirledi. Şubat 2024’te amfibi hücum gemisi USS Bataan (LHD 5) Larnaka Limanı’nı ziyaret etti, mayıs ayında ABD donanmasına ait bir denizaltının ardından Temmuz ayında Doğu Akdeniz’de görev yapan ABD 6. Filo’ya bağlı USS Arleigh Burke isimli güdümlü füze destroyeri ile USS Roosevelt gemisi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Limasol Limanı’nı ziyaret etti.

GKRY’ye gelen Batılı deniz kuvvetlerinin yanı sıra kara ve hava gücü konusunda da yığınakların arttığı bildiriliyor. İngiltere’nin adadaki üslerine İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana takviye komandolar gönderildi.

Havargi gazetesinin göre, İngiltere’ye ait Agratur Havaalanı’nda 1000’den fazla komando hazır bekletiliyor. Rum Savunma Bakanı Vasilis Palmas, “dost ve müttefik ülkeler” olarak tanımladığı ABD, Kanada, Almanya, Fransa’nın GKRY’deki askeri varlığını son açıklamasıyla kabul etti (Anadolu Ajansı, 20 Ağustos 2024).

ABD VE İSRAİL İLE AYRI AYRI ORTAK TATBİKAT

Şunları da ekleyelim: İngiltere’nin üsleri üzerinden İsrail’e, aralarında Türkiye’deki İncirlik Üssü dahil olmak üzere ABD’nin Avrupa’daki üslerinden silah ve mühimmat aktarımı yapıldı. Buradaki üslerden İran’ın 13 Nisan’da İsrail’e yönelik askeri operasyonuna karşı İsrail’e destek verildi. ABD ve İngiliz uçakları Yemen’i bombaladı. İngiltere’nin Kıbrıs’taki radar ve dinleme/izleme izleme üslerinden bölgedeki her tülü haraketlilik takip ediliyor.

Son olarak ABD ile GKRY KKTC sınırında ABD, 6-9 Ağustos’ta ortak askerî tatbikat yaptı. Güney Kıbrıs Savunma Bakanlığı’nın internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, tatbikat hava savunma operasyonlarını, Kıbrıs üzerinde alçak uçuşla manevra yapan jetleri ve kara kuvvetlerinin koordinasyonunu içeriyor.Tatbikata Rum Ulusal Muhafız Ordusu’nun hava ve kara kuvvetleri ile ABD askerî personeli katıldı.

Nisan ayında da İsrail ile GKRY ortak bir askeri tatbikat düzenlemişti. İsrail ordu radyosu, İsrail ve GKRY hava kuvvetlerinin, İran'a yönelik olası bir saldırıyı simüle eden ortak tatbikat yaptıklarını duyurmuştu. Haberde, "Tatbikat, İran'a yönelik bir saldırı üzerinde çalışmak için tasarlandı" ifadeleri kullanıldı (Sputnik Türkçe, 11 Nisan 2024)

NE OLUYOR?

ABD ve müttefiklerinin askeri yığınağı meşrulaştırma bahanesi, bölgede yaşanacak büyük çaplı çatışmada Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni bir tahliye merkezi olarak kullanılacağı iddiası. Fakat bu, gerçeği yansıtmıyor. Çünkü, ABD önderliğindeki Atlantik güçlerinin GKRY’deki askeri yoğunlaşması 6 yıl öncesine kadar dayanıyor. ABD ile GKRY arasında Savunma İşbirliği Niyet Beyanı’nın imzalanmasıyla başlayan ve kademeli olarak artan ilişkiler söz konusu.

O zaman ne Gazze savaşı ne İsrail’in İran ve Hizbullah ile gerginliği vardı. 2022 yılından itibaren ise ABD iki tarafa sözde eşit duruş görünüşlü diplomatik pozisyonunu terk ederek Kıbrıs’ta doğrudan silahlanma aşamasına geçti. ABD, GKRY’ye 35 yıldır resmi olarak sürdürdüğü silah ambargosunu 18 Eylül 2022’de kaldırdı. Bu adım, ABD’nin “Kıbrıs’ta iki bölgeli iki toplumlu federal devlet çözümü” siyasetine dayanıyordu.

ABD, ambargoyu kaldırma kararıyla, “Türkiye de Yunanistan da ortak müttefikimizdir” siyasetini fiilen bırakmış oldu. Bu karar, aslında “Türkiye artık müttefikimiz değil” değerlendirmesinin resmen ilanı anlamına geliyor.

TÜRKİYE’YE KIBRIS’TAN KUŞATMA

ABD’nin son yıllarda uyguladığı Doğu Akdeniz ve Karadeniz siyasetinin merkezinde Türkiye’ye karşı bir askeri kuşatma olduğu görülüyor. Yunanistan’ın dört bir tarafında ve Ege adalarında olağanüstü askeri yığınağın hedefi hem Rusya hem Türkiye. Yunanistan’a yapılan askeri yığınak ile birlikte Türkiye’ye karşı ABD-İsrail-Yunanistan-Güney Kıbrıs cephesinin oluşturulması aynı strateji doğrultusunda uygulamalarıdır.

ABD’nin Güney Kıbrıs’taki askeri yoğunlaşmasını da Türkiye’ye yönelik kuşatmanın parçası olarak değerlendirmek gerekiyor.

Ortaya çıkan cepheleşme şöyledir: Türkiye, Filistin, İran, Suriye, Irak, Rusya bir tarafta ABD ve NATO ülkeleri diğer taraftadır. Türkiye’nin milli güvenlik menfaatleri için NATO gözlüklerinden kurtulmak elzemdir ve kaçınılmazdır.