Günler Böyle Rüzgarlı Rüzgarlı

Günler böyle rüzgârlı rüzgârlı,

Dur durak bilmeden esiyor, dört yönden.

Katıyor önüne çıkanı, çıkmayanı,

Sürüp götürüyor masal devlerini, aşk perilerini.

Ayakta duramıyor yeryüzü düzeni,

Ekimden beri sersem etti evleri, bahçeleri.

Bilge zeytin ağaçları kurt gibi uluyor,

Uğulduyor güngörmüş Kazdağı dorukları.

Vahşi atılışlarla sabaha karşı kuzeyden,

Bir yıldız bir poyrazla dalıp geçiyor.

Dağıtıyor kuramları, kuralları kökten söküyor,

Alıp sürüklüyor havada yürüyenleri...

Allak bullak ediyor düşleri, düşünceleri.

Günler böyle rüzgârlı rüzgârlı,

Savurup atıyor salatalık domates kasalarını,

Yırtıyor kara geceyi yelken bezi gibi.

Dalıyor market raflarına, ne var ne yoksa

Dağıtıyor kutuları, paketleri, şişeleri,

Bozuyor kurulu düzenin düzensizliğini,

Altüst ediyor serbest piyasanın pazar yerini.

Durmadan esiyor, sıcak, serin, soğuk,

Tükenmez öfkeyle, hızını artırıp eksilterek.

Uçan kuşlar sarhoş, otlar böcekler sarhoş.

Atölyelerin, kahvelerin olduğu yer toz duman,

Sarsıyor incirleri, üzüm asmalarını...

Mars ya da uzakta Venüs, kendi işinde,

Ben de çalışıyorum, dişimi tırnağıma takmış.

Günler böyle rüzgârlı rüzgârlı esip tükenecek,

Eskiyen hayat yenileyecek kendini:

Dil yetkin, el yordamlı, akıl yüreğe sığınmış.

Benim acil işlerim bitmiyor, bitmeyecek...

Evrense sakin, devam ediyor genişlemesine.