Güvenilmez bir halkız...

Hep siyasetçileri, bürokratları, hukukçuları eleştirecek değilim ya... Yeri gelince iğneyi kendimize de batırırım. 

Kusura bakmayın; ama... 

Kesinlikle güvenilir bir halk değiliz. 

Duruma göre pozisyon alıyoruz. 

Güçlünün borusunu çalıyoruz. 

Yılanın “yılan” olduğunu biliyoruz da ille de “bize dokunacağı an”a kadar sabrediyor ve “Beni öldürmeyen, bin yaşasın” diyoruz. 

Üç kuruşluk avantayı görünce yüz takla atıyoruz. 

Para tutkumuz, vatan sevgimizi bile ikiye katlıyor. 

*** 

Neden mi yazdım bunları? 

Kenan Evren öldü ya; arkasından herkes küfrediyor! 

İyi de 18 Ekim 1982’yi nereye koyacağız? 

Hatırlayın; o gün 12 Eylül Anayasası referanduma götürülmüştü ve tam 17 milyon 215 bin 559 kişi “Kabul” oyu kullanmıştı.  

Bu, oran olarak seçmenin yüzde 91,37’sinin diktatörlük anayasasını kabul ettiği ve Evren’i Cumhurbaşkanlığı’na seçtiği anlamına geliyordu. 

Ret oyu verenlerin sayısı ise sadece 1 milyon 626 bin 431’de, yani yüzde 8,63’te kalmıştı!  

*** 

Diyelim ki o seçimlerde oy kullananların yarısı aradan geçen 33 yılda öldü... 

İyi de hayatta kalanlar nerede? 

Neden o gün yere göğe sığdıramadıkları diktatörlerinin arkasında durmuyorlar? 

Gittiği her yerde adamı gözyaşlarıyla, kırmızı halılarla, çiçeklerle karşılayanlar nerede şimdi? 

Neden bir Fatiha okuyanı bile yok? 

Onun sahip çıkıp güçlendirdiği dinciler, neredesiniz? 

Emrini hayata geçiren silah arkadaşları, siz neredesiniz peki? 

Neden çıkmıyor sesiniz? 

Neden dünkü inançlarınıza, düşüncelerinize, sevdalarınıza ihanet ediyorsunuz? 

*** 

Kenan Evren’i aklayacak değilim. 

Eli kanlı zorbanın biriydi... 

İşkencede ölen 171, darağacına gönderilen 50 kişinin katlinden... 650 bin kişinin gözaltına alınmasından, binlerce vatandaşın onlarca yıl cezaevinde kalmasından, sürgünlerden, fail-i meçhullerden o sorumludur... 

Peki; ona oy veren, cesaretlendiren, yüreklendiren 17 milyon 215 bin 559 kişi sütten çıkma ak kaşık mı? 

*** 

Bu soruya, o gün tutuklanmayı göze alarak “Ret” oyu veren 21 yaşında bir delikanlı olarak yanıt veriyorum: 

Aslında gerçek diktatör, o günlerde bu cuntaya sahip çıkan sıradan vatandaşlar... 

Diğer bir deyişle Evren’e oy veren 17 milyon 215 bin 559 kişi...  

Yarısı öldüyse, yarısı aramızda... 

Çünkü onlar bu desteği vermeseydi; birazcık olsun onurlu davranabilseydi; Evren zulmü asla bu kadar büyümezdi! 

*** 

Bu ölüm bugünkü diktatörlere ders olsun... 

Sakın oylarının yüzde 50-55 olmasına güvenip hesap veremeyecekleri işlere kalkışmasınlar. 

Bakın; Evren’in oyu yüzde 91,37’ydi, ne oldu? 

Dedim ya, güvenilmez bir halkız... 

Güçlüye tapar, güçsüzü satarız! 

Bu özelliğimizi, en çok da bugünkü diktatörler bilmeli... 

156+17! 

Abdullah Bey; Kenan Evren’den ibret alın... 

Diyeceksiniz ki, “Ne gibi bir benzerliğim var? O darbeciydi, ben halkın seçtiği bir siyasetçiyim...”  

Benzerlikleriniz şöyle: 

O da gazetecilerin ve halkın sorularını duymazdan geliyordu. 

O da çevresinde sadece güzel sözler söyleyen bir yalakalar grubuyla yaşarak mutlu oluyordu. 

O da herkesi kandırabileceğini düşünüyordu. 

*** 

Abdullah Bey; ölümlü dünya; ne olacağı belli olmaz... 

Arkanızdan konuşmak için fırsat kollayanlara meydan vermeyin...  

Hadi; artık yanıtlayın şu iki soruyu: 

Huber’deki masraflarınızın makbuzu nerede? 

Kanlıca’daki 20 milyon liralık evi hangi parayla aldınız? 

GÜNÜN SORUSU 

AKP’nin Yozgat birinci sıra adayı Abdülkadir Akgül, “MHP’li olduğum için iş başvurularım işleme bile konulmuyor” diyen işsiz gence, “MHP’li vekilden iş iste” diye tepki göstermiş... Sorum kendime: 

Böyle adamların yönettiği bir düzende yaşamak için ne günah işlemiş olabilirim? 

DEVLET OLANAKLARINI AKP’YE PEŞKEŞ ÇEKENLERE UYARIMDIR! 

AKP, seçim kampanyalarında devletin olanaklarını babasının malı, devletin kadrolarını ise “yanaşma” gibi kullanıyor. 

İşin garibi eskiden bunlar gizli saklı yapılırdı; şimdi her şey herkesin gözünün önünde oluyor. 

Çünkü; bugüne kadar kimsenin cezalandırılmamış olmasına güveniliyor. 

O yüzden valiler, kaymakamlar, bakanlıkların il müdürleri akıl almayacak kadar rahat... 

Resmi arabaları AKP’nin emrine verip okullarda bile “seçim yemekleri” düzenliyorlar. 

Bu arkadaşları uyarıyorum: 

Seçimlerde işlerin tersine gittiğini ve bu partinin tekrar iktidar olamayacağını düşünün ve ona göre davranın... 

Çünkü, böyle bir durumda ayvayı yersiniz! 

İnanın; Silivri’deki zindanlardan on tane yapılsa bile hepinizi yatıracak yer bulamayabiliriz! 

Bir yatakta iki-üç kişi yatmak zorunda kalırsınız da; Allah korusun pirelenirsiniz... 

Benden söylemesi... 

GÜNÜN İSYANI 

AKP Adana Milletvekili Fatoş Gürkan, AKP’de Recep Tayyip Erdoğan hastalığı olduğunu, kimsenin ona laf söyletmediğini söylemiş. İsyanım Erdoğan’ın avukatlarına: 

“Recep Tayyip Erdoğan hastalığı” benzetmesini bir gazeteci yapsaydı; hakkında kaç dava açardınız? Fatoş Hanım’a dokunabilecek misiniz?