Güzel Psike’nin çilesi

Ege bölgesindeki Miletos kenti kralının Psike adındaki kızı, güzelliğiyle dillere destan olmuştu!

Ne var ki adı “ruh” anlamına gelen bu alımlı Psike; böyle aşırı şekilde güzel olduğu için, hiçbir delikanlı onu eş olarak isteme yada istetme yürekliliğini gösteremiyordu! Hatta ona, güzellik tanrıçası Afrodit’ten daha fazla değer vermeye başlamıştı delikanlılar! Bu yüzden kıskançlığa kapılıp küplere binen tanrıça Afrodit de; bu güzel kızı en ağır şekilde cezalandırmaya karar verdi. Adı “sevgi” anlamına gelen oğlu tanrı Eros’u çağırdı hemen yanına...

Psike adlı bu ölümlü kızı, yeryüzündeki en çirkin birine âşık ederek yanıp tutuşması türünden bir cezaya çarptırmasını istedi ondan...

Bunun üzerine Eros da, yatağında usulca uyuyan Psike’nin yatağına girdi. Ama elinde olmadan da gönlünü kaptırıverdi ona!.. Bu yüzden tanrı Eros, kendisi hakkında birşeyler öğrenmeye ve yüzünü görmeye kalkmamasını istedi Psike‘den. Ama ille de kocasını yakından görmek isteyen Psike; bir gece görünmez kocası uyurken, yanan bir yağ kandiliyle ona sessizce yanaştı. Ama Psike’nin elindeki kandilden dökülen bir damla kızgın yağ, Eros’u aniden uyandırdı. Eros; ihanete uğramanın öfkesi ve acısıyla, bir anda havalandı ve açık pencereden süzülüp gitti...

TANRI HERMES’E RİCA ETTİ

Böylece kocasını yitiren güzel Psike; onu her yerde aramaya başladı. Haliyle tanrıça Afrodit de; hem oğlu Eros’a, hem de özellikle eş olarak seçtiği Psike’ye kin üstüne kin bağladı... Ve Psike’yi yakalayıp yanına getirmesi için postacı tanrı Hermes’e ricada bulundu. Tanrı Hermes, Afrodit’in isteğini hemen yerine getirdi.

TANRICA ATENA VE TANRI HERMES

Böylece Psike’yle yüz yüze gelen tanrıça Afrodit; ona ağzına geleni söyledi. Sonra da; “Sen bundan böyle benim kölemsin!” diye kükredi. “Haydi, şimdi işe başlıyoruz!” Güzellik tanrıçası Afrodit; kızcağızın önüne bir çuval dolusu; birbirine karışmış susam, buğday, pirinç tanelerini yığdı. Bu tohumları; gün batana dek, ayrı ayrı kümeler halinde birbirinden ayrıştıracaktı!.. Psike; bu işe başladıktan bir-iki saat sonra, umutsuzluktan ve yorgunluktan yığılakaldı. Bu sırada kızcağıza acıyan karıncalar, kısa sürede işi bitirip çekip gittiler. Tanelerin küme küme ayrıştığını gören Afrodit, çok şaşırdı; kuşkulandı. Ona hemen yeni bir iş verdi: “Bak,” dedi Psike’ye, “şu karşıdaki ırmağı görüyorsun ya, onun öte yakasında otlayan çobansız ve saldırgan koyunların altın yünlerinden bir çile kesip bana getireceksin!”


Eros ve elindeki kandille Psike

O dondurucu ırmağı zarzor geçen Psike; umutsuzluktan canına kıymak üzereyken, serüvenlerini duyup ona acıyan sazlar, bu işi becerebilmesinin sırrını ona açıkladılar.

OĞLUNDAN KUŞKULANMAYA BAŞLADI

Böylece Psike’nin kolaylıkla derlediği yünleri görünce, tanrıça Afrodit’in şaşkınlığı bir kat daha arttı. Bu kızın bunca zor işlerin üstesinden gelebilmesinde, oğlu Eros’un yardımları olabileceğini düşünmeye başladı. Bu kez ona yeni bir iş daha verdi: “Şu karşı dağın doruğundaki buz gibi kaynayan sudan, bir şişe dolusu getireceksin!” Ve Psike’nin eline, iple bağlı boş bir şişe tutuşurdu...

Psike dağa ulaştı ulaşmasına, ama onun dimdik kayalık doruğuna ulaşması olası değildi!


Baştanrı Zeus ve kartalı

O anda ta yükseklerden süzülüp gelen Baştanrı Zeus’un kartalı; kızın elindeki şişenin ipini kavradığı gibi yeniden havalandı ve dağın kayalık doruğuna ulaştı. Bir süre sonra da dolu şişeyi kızın eline tutuşturdu. Psike, hiç beklemeden doğruca Afrodit’e ulaştırdı dolu şişeyi. Şaşkınlıktan öfkesi daha da şahlanan tanrıça Afrodit; bu kez kesinlikle üstesinden gelemeyeceğini düşündüğü yeni bir işle görevlendirdi Psike’yi...

BU KUTUYU ONUN GÜZELLİĞİYLE DOLDUR

Psike’nin eline bu kez, içi boş bir kutu verdi: “Şimdi doğruca Ölüler Ülkesi’ne gideceksin. Oranın tanrıçası Persefone’ye benden selâm söyleyip bu kutunun içine, biraz kendi güzelliğinden koymasını rica edeceksin. Tabii sonra da o kutuyu bana getireceksin!”


Ölüler Ülkesi’nin tanrıçası güzel Persefone

Psike, artık bu dünyayla arasındaki her şeyin bittiğini anladı. Bundan daha fazla bir çile çekmenin de bir anlamı kalmadığını düşündü. Kesinlikle, tanrılara meydan okuyan bir güzellikle yaratılmış olmanın kurbanı olduğu yargısına vardı. Bunun gibi karamsar düşüncelerle cebelleşerekten ilk rastladığı bir kulenin tepesine çıktı. Umarsızlığı yüzünden tam kendini boşluğa bırakacakken, koskoca kule dile geldi: Sonuna dek direnmesini öğütledi umutsuz Psike’ye. Sonra da Ölüler Ülkesi’ne nasıl gireceği ve oranın tanrıçası Persefone ile nasıl konuşabileceği konularında onu bilgilendirdi. Böylece Psike, tanrıça Persefone’ye ulaştı. Onun kendi güzelliğiyle doldurduğu kutuyu da alıp Ölüler Ülkesi’nin çıkışına doğru yönlendi. Yolda; “Neden ben de elimde tuttuğum bu kutudaki tanrısal güzellikten yararlanmayayım?” diye bir düşünce geçti içinden. “Hem tanrı olan sevgilim Eros, beni o zaman daha çok beğenmez mi?” Hemen kutuyu açtı: Kutu bomboştu!.. Aniden bir uyku çöreklendi Psike’nin içine: Az sonra da Ölüler Ükesi’nin kapısı önünde yığılıp kaldı..


Tanrıça Afrodit (Louvre Müzesi-Paris)

Bu arada tanrı Eros da güzel karısını özlemeye başladı. Anası tanrıça Afrodit’e derdini anlatamazdı! Doğruca bulutların üstündeki Tanrılar Ülkesi Olimpos’ta oturan Baştanrı Zeus’un yanına gitti. Anası güzellik tanrıçası Afrodit’in zorlamasıyla cezalandırması gereken ölümlü bir kıza aşık olmuştu!.. Baştanrı Zeus’tan yardım istedi.

Zaten olup bitenleri sonuna dek izlemiş olan Baştanrı Zeus; böylesi serüvenlerin hiç de yabancısı değildi! Hemen Olimposlu tanrı ve tanrıçaları; düzenleyeceği görkemli bir düğün şölenine buyur etti. Psike’yi de yeniden yaşama döndürüp bu şölene getirtti. Haliyle bu düğün şöleninde, tanrıça Afrodit de vardı!..

ZEUS, ONLARI BİR ŞÖLENLE BİRLEŞTİRDİ

Baştanrı Zeus; adı “sevgi” anlamına gelen tanrı Eros’la, adı “ruh” anlamına gelen ölümlü Psike’yi; birbirlerini çok seven eşler adına, tanrısal bir nikahla birleştirdi. Bütün tanrı ve tanrıçalar, Psike’yle Eros’u kutladılar; onlara çeşit çeşit armağanlar sundular. Tanrıça Afrodit de; her şeyi unutup güzel gelininden övgüyle söz etti. Ve güzelliğin yanında, bir kadına her zaman gerekli olacak beceriler sundu çileli gelinine.

Baştanrı Zeus da; mutlu âşık çiftlerin simgesi olarak onu, “ölümsüzlük” armağanıyla ödüllendirdi...

Artık ölümsüzleşen Psike’yle tanrı Eros’un bir kızları oldu. Ve ona; “çekicilik, hoşlanma” anlamına gelen “Volüpte” adını verdiler...

***

(*) Mitolojiyle ilgilenen okurlarımız için son çıkan kitabımız:

HOMEROS’UN İZİNDE – İLYADA ÖYKÜLERİ

(Boyalı Kuş Yayınları)