Güzel Saksonya’nın Türk Salonu

Saksonya dendiğinde bugün batı Almanya’da çoğu kişinin aklına önce yabancı düşmanlığı ve kaba tavırlı içine kapanık bir halk gelir. Algının böyle olmasında medyanın payı büyük. Ancak kendim de sıkça yaptığım gibi Saksonyayı yürüyerek gezerseniz, dürüst, geleneksel misafirperverliğini, dayanışma ve yardımseverliğini neoliberalizmin yanılgılarına kurban etmemiş mert ve onurlu bir halkla karşılaşırsınız. Almanya’nın kuzeybatısında yetişmiş bir Türk için, Balkanlar adeta Saksonya’yla başlar. Güneyinde batı Trakya’ya kadar uzanan Avrupa’nın güneydoğusu bu noktada başlar. Sonunda Asya kapılarına dayanan o etnik ve kültürel kaynaşım merkezi, o insanlık tarihi açısından gizemlerle dolu Balkanlar.

ÖZÜNÜ KORUYAN SAKSONLAR

Saksonyayı gezerken iki farklı Alman devletinde yaşanmış çalkantılı hayat hikayelerini duyabilirsiniz. Sohbeti seven, kendine has samimiyeti eksik etmeyen ve doğu Almanya’nın çöküşüyle beraber yaşanan sıkıntılardan asla yılmayan insanlarla karşılaşırsınız. Batı Almanya’daki algının aksine Saksonya’da belki de Almanya’nın diğer hiçbir bölgesinde olmadığı kadar yabancıya gerçek anlamda saygı ve ilgi mevcuttur.

Liberalizmin yıkıcı etkisinde 40 yıl daha uzun kalmış Batı Almanya’da yabancıya ilgi daha ziyade yabancının mağduriyetine olan ilgidir. “Zavallı” yabancıyı öz kültüründen ve adetlerinden “kurtarıp” onu kendi “ileri” yaşam biçimine yöneltme düşüncesi pek yaygındır. Özünü unutmayan, kendi kültürünü bilen ve yaşatan, Avrupa’ya uyum sağlayabilirken Asyalılığını veya Afrikalılığını da koruyan yabancıya sempati oldukça kısıtlıdır. Doğuda ise Avrupa dışındaki yabancı ülkelere, “geçmiş çağlarda düşmanlık yaşamış olsa da” merak ve sanatına ve sanatçısına derin bir saygı gelenek haline gelmiştir. Özellikle de Türklere yönelik 16. yüzyıla kadar dayanan özel bir ilgi bulunmaktadır.

'GÜÇLÜ' KRALIN TÜRK HAYRANLIĞI

Bu ilgi Dresden’i Dresden yapan 1. August’un Osmanlı hayranlığı ile zirveye ulaşır. Hükümdarlık sürdüğü 18. yüzyılın ilk yarısında adeta bir Türk modası sarmıştır Saksonya aristokrasisini. Doğu sevdalısı olan Güçlü August lakaplı 1. August, giysiden at takımları ve değerli kumaşlara kadar birçok birbirinden değerli Osmanlı el sanatı eserini İstanbul’dan getirtmiştir. Herkesin Osmanlı-Türk kıyafetlerine büründüğü Türk temalı kostümlü balolar üst tabakada çok popüler olmuştur. Resmen Türk rüzgarı esmiştir “Güçlü”nün topraklarında. Bu hayranlığı taçlandıran ise August’un, orijinal ithal ve kendi imalathanelerinde taklit Osmanlı üniforması, silah ve alet edevat ile donanmış 600 askerli yeniçeri birliğiydi. Yüzyıllar önce yeniçeri kılığına girmiş 600 Sakson mehter marşı eşliğinde yürürken halk hayranlıkla seyrediyordu. Bu gerçek saygıya dayalı ilgi, modern çağa kadar izlerini sürdürmeye devam etmiştir. Örneğin İdil Biret gibi dünya çapında sevilen bir sanatçının Almanya’daki kariyerinin en önemli kısmı batıda değil eski sosyalist doğu Almanya’nın Leipzig ve Dresden gibi köklü müzik merkezlerinde geçmiştir. Saksonların bu Doğu tutkusunun en muazzam örneklerinden biri ise Doğunun Floransa’sı olarak da bilinen Saksonya başkenti Dresden’deki devlet müzesinde bulunmaktadır. Dünyadaki sayılı Osmanlı-Türk sanatı sergilerinden biri: Türckische Cammer – Türk Salonu. 2. Dünya savaşından sonra 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar biriktirilen Türk sanatları koleksiyonunun sadece küçük bir bölümü Dresdenin diğer sıra dışı müzesi Zwinger’de sergileniyordu. 2010 yılında bu koleksiyonun seçkin parçaları arşivlerden kurtarılarak Dresden Kalesinde bulunan devlet müzesindeki özel yerini almıştır. Türk odasına girmek büyüleyici bir doğu gecesine dalmak gibidir. Kalenin farklı bölümlerindeki batılı millet ve hanedanların eserlerini kapsayan birbirinden değerli koleksiyonlar; batılı olmadan batının da kaçınılmaz bir parçası olan Osmanlı-Türk medeniyetine ait özenle korunmuş eserlerle tamamlanmaktadır. At başlığı, eyer, miğfer ve silahların yanında serginin göz bebeği 1729’da Dresden’e gelen 20 metre uzunluk ve 8 metre genişlikteki altın kaplama deriden yapılmış Osmanlı çadırıdır. İlginçtir ki, 16. yüzyıla kadar Osmanlıda yaygın bir ürün olan katlanabilen deri seyahat bardağının son 4 orijinali Dresden kalesinde bulunmaktadır.

Son yıllarda İslam karşıtı protestolarla gündemde olan Dresden kentini yargılarken, Saksonların görkemli geçmişlerindeki Türk hayranlığını da gözden kaçırmamak gerekir.

Not: Bu hafta Beethoven’ın opus 10/1 do minör sonatı kaydımı Youtube kanalımdan dinleyebilirsiniz.