Habibati Antakya ismini silemezler

‘Habibi, Habibim, Habipti’ ifadesi aşktan ötedir, daha güçlü bir hissiyattır. Geçici bir sevda, aniden parlayan, parlak yanan çabuk sönen bir ateş de değildir. Sema ve yer Hz. Muhammed’e ‘habibim’ diye seslenmiş. Sevmektir, bağlanmaktır, kollamaktır, korumaktır, zinde ve temiz tutmaktır. Yerküre merkezindeki kor ateş ile toprağın yoğrulması, yeniden dirilişi, hayatın kaynağıdır, enerji ve can suyudur. Üstünde ikamet ettiğin toprağı yurt ve vatan bellemektir.

Habip, habibim, habipti, Arapça ‘Hub’ isminden türetilmiştir. Kelime harfiyen Latince ve Avrupa dillerine ‘Hub’ olarak geçmiş. Merkez, poyra (tekerlek göbeği, tekerin ortası, merkezi), en önemli yer ve bir bölgenin, şehrin, şebekenin, faaliyetin en efektif noktası demektir. Arapça Hub ve Bayt kelimesinden türetilmiş, ‘habitat, habitation’ ve sinonim kavramları kullanıyoruz. Her yer güzeldir, her yer önemlidir ve her yer kutsaldır ama ve lakin tüm bunların merkezinde olan Antakya Habiptir.

İKTİDAR VE MUHALEFETİN BÖL-YÖNET İŞBİRLİĞİ

Asıl konuya girmeden önce Hatay vilayetimizin iki göz bebeği Antakya ve İskenderun’da sergilenen iki çirkin olayı konuşalım. Antakyalı-Hataylı olmayan, buralara göçmen gelen, bu kadim bereketli, ruhani toprakların bereketinden en çok istifa eden, bu toprakların sırtından rant sağlayan, bakanlık koltuklarına kadar irtifa edenler Hatay’ı, Antakya’yı, İskenderun’u seçim kazanma kaygısıyla Sünni-Alevi mahallerine böldü.

Örümcek ağı tarafından iğdiş edilmiş beyinlerinde halen millet ve vatandaş olamamış, dar tarikat, örgüt, etnisite, mezhep, cemaat tünellerinde kalmışların zihniyetini deşifre etmek ve konunun anlaşılması için Sünni-Alevi kavramlarını kullanmak zorunda kalıyoruz. Ne yapsak Aleviler bize oy vermez, körü körüne CHP’ye gider, Sünniler ise cepte kekliktir, körü körüne AK Parti veya MHP’ye gider mantığıyla tesis edilen bu bölünmenin mimarlarından birisi de eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’dir.

İskenderun’da Alevi nüfusun yoğun olduğu, merkeze 100-500 metre mesafedeki mahalleri, İskenderun’dan kopardılar, Alevi nüfusun daha yoğun olduğu 36 km uzaklıktaki Arsuz’a bağladılar. Sünni nüfusun daha yoğun olduğu onlarca km uzaklıktaki yerleri İskenderun’un mahalleri yaptılar. Aynı senaryoyu Antakya ve Defne (Harbiye) ilçesinde uyguladılar. Aleviler Alevilerle rekabet etsin, uğraşsın, didişsin biz cepte keklik olan Sünnileri idare ederiz mantığındaydılar.

Ana muhalefet partisi de Büyük Şehir'de Sünni aday gösteririz, cepte keklik Aleviler de bizden başka gidecekleri yer olmadığı için Sünni aday kim olursa olsun ve ne yaparsa yapsın bize oy vermek zorundadır diye düşündüler. Bir müddet bu böl-yönet taktiği ile hem iktidar hem de ana muhalefet başarı elde etti.

Ama 6 Şubat depremi sadece birçok yeri haritadan silmedi. Geleneksel birçok siyaseti yerle bir etmedi. Ders ve ibret almayanlar da var. Ama ve lakin ezici çoğunluğu titretti, silkeledi ve hizmet odaklı düşünmesini sağladı. Kim olduğu, ne söylediği hangi mezhepten veya meşrepten olduğu değil hizmet üreten, sorunlara çözüm sunan ve ortadan kaldıran önemli oldu.

ANTAKYA İSMİNİN ÜZERİNİ BOYAMAK

İkinci çirkin mesele Antakya ismini silmek haddinde bulunan köstebeklerle ilgili: Komşu illerden vilayetimize girdiğinizde size ‘Hoş Geldiniz’ diyen trafik levhalarında ‘Hatay İli veya Vilayeti’ yazar. Buraya kadar konu anlaşılabilir; 1939’a kadar ‘İskenderun Sancağı’ olarak bilinen bu toprakların adı Hatay olarak değiştirilmiş. Sizi selamlayan ilk levhanın ardından gelen levhalarda Hatay Vilayeti sınırları içinde olan Erzin’e, Dörtyol’a, İskenderun’a ve diğer ilçelerine bu kadar km kaldı bilgisi yer alırken Antakya’nın ismi yok.

Antakya ismi yerine Hatay yazılıyor. Önce vilayetin ana güzergâhları girişlerindeki levhalardan Antakya ismi silindi. Ardından Antakya ekseri levhalardan kaldırıldı. Levhalar yenilenirken sehven bir hatamı işlendi diye düşünmüştük. Ama öyle değilmiş. Zira yenilenmeyen levhalarda yer alan Antakya isminin üstü boyanmış yerine Hatay yazılmış.

Önceleri birçok insanın dikkatinden kaçmıştı. Sonra konu sosyal medya platformuna taşındı. Bu sefer bazı levhalarda Hatay isminin üstü boyandı Antakya yazıldı. Ama halen birçok levhada bu düzeltme yapılmadı. Hatay Antakya değildir. İl merkezi Antakya’nın içinde yer aldığı vilayetin adıdır. Antakya bu vilayetin merkezidir, başkentidir. Antakya, antikadır, antiktir, binlerce yılın eseridir, kadimden günümüze merkez devletlerin, imparatorlukların başkenti olmuştur. Haddinizi bilin. Antakya ismiyle, İskenderun ismiyle, Hatay’ı ikiye bölelim İskenderun’u vilayet yapalım projeleriyle bölmekten, parçalamaktan, ayrıştırmaktan yorulmadık mı?

TÜM MOZAİKLER BİR ARAYA GELİYOR

‘Antakya Habipti’ söylemini eyleme dönüştüren, 6 Şubat depreminin molozlarından yeniden dirilişi talep eden Antakyalı kadim bir arkadaşımla tanışın; İskender Azaroğlu. Rahmetli babası Dimitri Azaroğlu Antakya’nın en kadim doktorlarındandı.

Depremin ikinci haftasında Haberglobal TV’de program yapan Benan Kepsutlu hanımefendiyle Hatay ve özellikle Antakya tarihi ile eserleri hakkında bir belgesel çekimi yaptık. Kilise, havra, cami, kale, kadim medrese, türbeler ve birçok yerin korunması, yeniden aslına uygun yeniden imar edilmesi talebinde bulunduk. İskender Azaroğlu daha önemli, anlamlı ve Antakya için can-suyu olacak bir projeye imza atmış.

Antakya dünyanın en zengin mozaik eserlerinin vatanıdır. Büyük Şam Coğrafyası (Suriye, Lübnan, Filistin, Ürdün, Kilikya, Kapadokya) Batı Anadolu ve Batı-Doğu Roma’ya mozaik sanatı ve eserleri kazandıran merkezdir. Antakya halen dünyanın en önemli antik eserler müzesine de ev sahipliği yapmaktadır. Bir otelin inşaatı esnasında ortaya çıkan zengin mozaik levhaların sergilendiği otel-müze de Antakya’da görülebilir. Depremden zarar görmemiş olmaları sevindiriciydi.

İskender Azaroğlu, Antakya, Türkiye ve dünyada 40 müzede sergilen Antakya mozaiklerini çalışmış. Yerinde incelemiş. Gün yüzüne çıkartılmış Antakya’nın tüm mozaiklerini tek bir çatı altında toplama amacında ve gayretinde. Bu çalışmaları tanıtan çok zengin bir web sayfası hazırlamış:

www.antakyasanatmuzesi.org ve www.antiochmuseumofart.org sitelerinde görebilirsiniz. Yurtdışında sergilenen 22 replika mozaik eser ve iki heykel varmış. Bireysel desteklerle 80 panel organize etmişler. En muhteşemi de Antakya’da tüm bu eserleri ihtiva edecek, Antakya’nın kadimden günümüze mozaik tarihini sergileyecek bir müze kurma projesinin olmasıdır.

Sponsor konusunda hassas davranıyor. Bu projenin kimsenin tekelinde olmasını istemiyor. Hataylılar, Antakyalılar, Türk milleti, Kültür Bakanlığı desteğini, teşvikini esirgememeli. Antakya’yı levhalardan silmeye çalışanların çirkin projelerine karşı birleştiren, kucaklayan, bereketlendiren, huzur veren, Şam ve Anadolu arasında Hub köprüsü olan Habipti Antakya’ya sahip çıkın, Antakya’nın yeniden dirilişi için destek verin.