Haceli'ye acil mektuplar - On ikinci mektup

Bu sana on ikinci mektubum Haceli, sitemli,
Sözümü kesmek istemem, hiçbir zaman,
Umudumu da kesmedim senden, yerin belli.
Fakat bu kez, ağır konuşacağım, Haco:
Dağ bitti deniz bitti, başını kaldır bak hele:
Gördüğün Hollywood devleti değil mi?
Gözyaşı denizi üstüne kurulmuş sahneyi temsil,
Alkıştan yıkılıyor locaları zalim loncaların.

***

Övüneceğin ne bıraktın geride, söyle mertçe,
Bir de arkana bak Hace, rezil oldun yoksul halka:
Fırat’a gir yıkan, gözlerinden perdeyi sil.
Nerede o temiz kalpli Diyarbakır delikanlısı?
Kırk yıl önce insan canlısı, bugünse halk kanlısı.
Girmediğin kılık, atmadığın takla kalmadı,
Bırak allâsen mavalı, Kürt’ümüzü tuzağa attın.
Anlamak basittir, “Ne fene, ev çı dar û bene?”
Söyle hele, tuzak değilse, bu ne değnek ve iptir?

***

Nasıl da yaktın umudu, sarıldın gavurun ipine,
Kapıldın gittin Haco, senlik benlik yeline,
Bu nasıl devrimcilik, devrim töresini devirdin.
Anaların yüzüne bakacak gücün kalmadı.
Yeni yetme gençleri tünellerde böceğe çevirdin.
Dön de manzarayı umumiye bir bak hele:
İki ayaklı çakallarla, odasına daldın kızların,
Hangi kurtuluşçu gördün, çoluk çocuk kaçıran?

***

Başını okşuyor, sırtını kaşıyor dostun McKenzie,
Zelil ettin Mezopotamya’nın kadim duruşunu:
“Mırov xwe bı destê xwe ne xurine xura mırov naşkê!”
Böyle damlıyor söz, bilge Kürt imbiğinden:
İnsan kendini kendi kaşımazsa kaşıntısı geçmez.
Hangi isyan gördün Haceli, zalimden erk alan?
Tabi ki kara gözlerini seviyor senin Yankee,
Can atıyor, altına avanta bir vatan sermek için!

***

Dolar’a bekçi köpeği yaptı seni Sam Amcan,
Koruman için Amerikan kanlı düzenini,
Boynundaki tasmayı fark etmiyor musun Haco.
Hatta it bile değil, bir terör makinesi,
Parçalaman için Arap, Acem, Türk kayasını.
Yürüsün diye pis işleri CFR keferesinin,
Amerikan uşağı yaptın kendini, hem kardeşini.
Bunu ben demiyorum, Hacire Ana söylüyor.
Tanır mısın Diyarbakır’da direnen anaları?
Anlardın asıl meseleyi, gözlerini kaçırmasan!