Hadi bakalım, dökün eteğinizdeki taşları...
AKP, bugüne kadar iktidarını hep “darbe” öcüsüyle korudu...En başta “cumhuriyet”in kendisini darbeci ilan etti...Sonra “darbe” diyerek 27 Mayıs’ın, 12 Mart’ın ve 12 Eylül’ün ekmeğini yedi.Sanal bir “28 Şubat darbesi” uydurarak, bunun üzerinden ülkenin rejimini değiştirmeye ve cumhuriyet değerlerini “karşı devrim”le yok etmeye soyundu.Yetmedi; sekiz yıl önce Fethullahçı hakim ve polislerle birlikte Ergenekon Terör Örgütü diye bir şey uydurup bu ülkenin aydınlarını, gazetecilerini, hukukçularını, askerlerini “darbeye kalkışmakla” suçladı.İşin daha da komiği; o günlerde kol kola olduğu Fethullahçı tayfayı bugün “paralel devlet kurmakla ve darbe yapmaya kalkışmakla” suçlar oldu.Ama... Kendi iktidarlarında gerçekleşen “tek asker müdahalesini” görmezden geldi:27 Nisan 2007 Muhtırası...***Dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasından sekiz saat önce çok sert bir muhtıra yayınlamış ve “TSK, laikliğin savunucusudur. Gerektiğinde tavrını açık ve net ortaya koyacaktır” demişti.Bu sözler, “AKP iktidarına verilen bir e-muhtıra” olarak algılanmıştı.AKP iktidarı bu muhtıraya, dönemin hükümet sözcüsü Cemil Çiçek’in yaptığı kısa bir açıklamayla yanıt vermiş, askerle kavga etmemeye özen göstermişti.***Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt bu muhtıradan sonra ilk kez 4 Mayıs 2007’de Dolmabahçe’deki Başbakan’ın Çalışma Ofisi’nde, kapalı kapılar ardında biraraya gelmişti.Tam iki buçuk saat süren ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en esrarengiz buluşması olarak adlandırılan bu görüşmede, Erdoğan’ın Büyükanıt’ı tehdit ettiği iddia edilmişti. Erdoğan’ın “bu toplantıda konuşulanların kendisiyle mezara gideceğini, ancak Büyükanıt’ın konuşması durumunda kendisinin de bazı gerçekleri açıklamak zorunda kalacağını” söylemesi, görüşmeyi daha da esrarengiz bir boyuta taşımıştı.***Evet; AKP, bugüne kadar binlerce kez “darbe mağduriyeti” yaparak, siyaseten çok “mama” yedi...Ancak nedense 27 Nisan Muhtırası’nın üzerini örtmeye çalıştı.Bir tek bu konuda “darbe edebiyatı” yapmadı.***Tüm bunları neden mi anlatıyorum?Dün duymuşsunuzdur:Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bu muhtıradan tam sekiz buçuk yıl sonra Büyükanıt’ın “tek şüpheli” sıfatıyla ifadeye çağrılması için İstanbul’a yazı göndermiş...Peki; bu konuda bir dava açılır mı?Hiç sanmam!Ama keşke açılsa...Açılsa da “Dolmabahçe Pazarlığı”ortaya dökülse...Başbakan’ın neden, “Orada konuşulanlar benimle mezara gidecek” dediği anlaşılsa...Büyükanıt’ın “neden sustuğu” ve “neden tavır değiştirdiği” artık belli olsa...O günlerde tam 86 kez arka arkaya sorduğum, “Dolmabahçe’de ne konuştunuz?”sorusu, sekiz buçuk yıl sonra yanıt bulsa...***Bakalım eteklerdeki taşlar dökülecek mi?Heyecanla bekliyoruz!
HAYDAAAA!Bilal Erdoğan hakkında, doktorasını tamamlamak için gittiği İtalya’da bir kara para aklama iddiası gündeme gelmiş...Corriere della Sera’da çıkan habere göre; Bilal Erdoğan’ın “İtalya’ya yüklü miktarda para transfer ettiği iddiasıyla” savcılığa bir dilekçe verildiği ortaya çıkmış...Floransa Barosu’na kayıtlı avukat Massimiliano Annetta’nın Bologna Savcılığı’na ilettiği dilekçenin asıl sahibi, Avrupa’da yaşayan bir Türk vatandaşıymış...***Yorum yapmamı bekleyenlere:Gerek var mı?
GÜNÜN SORUSU (156+183)Bazı Ak troller “okurummuş” gibi yapıp “Şu Huber yazıların artık kabak tadı veriyor” demeye başladı... Sorum size:Bu arkadaşların oyununa gelip yazıları keseyim mi?
Çocuklarımızın beyinlerini yıkayan yobazlar iş başında!İlköğretim okullarında okuyan çocuklarımıza yönelik “beyin yıkama” operasyonu tam gaz devam ediyor.Hatırlarsınız; bir süre önce Esenler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından bölgedeki okullara dağıtılan bir kitapta, kadınlar “dişi hayvan” olarak tanımlanıyor ve şunlar söyleniyordu:“Dişi hayvanlara özgürlük verdiğimizde, kendilerini erkeklerle bir tutacaklar. Çalışmaya başladıklarında, ailelerine ayıracak vakit bulamayacaklar...” Bu kez de Güngören İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, parasını AKP’li Güngören Belediyesi’ne ödeterek “7/24 İlm-i Hal” adlı bir kitap bastırmış ve okullarda dağıtmış...***“Hanefi mezhebine göre hazırlanmıştır” notu düşülen kitapta, kadınların mecbur kalmadıkça vücutlarının diz ile göbek arasındaki kısımlarını kimseye göstermemesi istenmiş ve şöyle denilmiş:“Bu sınırlar arasında kalan bir yer, ancak doktor muayenesi gibi zaruret hallerinde bir başkasına gösterilebilir. Bu da hiçbir şekilde gerekli olan kısım ve sürenin ötesine geçmemelidir.”***Sanki doktorlar milletin orasını burasını açtırıp”gereksiz süreler boyunca” seyredip duruyor...Bu yobazların yetiştirdiği nesil umarım çok yakın bir gelecekte IŞİD’i mumla aratmaz...Çünkü çocukların beyinleri sistematik bir biçimde yıkanıyor ve hoşgörüsüz, tahammülsüz bir nesil yetiştiriliyor!
GÜNÜN İSYANIDün Dünya Madenciler Günü’ydü... Maden emekçilerimize kutlu olsun! Maden demişken... Soma’da bir madenci yakınını tekmeleyen Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel, ‘Ekşi Sözlük’te kendisiyle ilgili yazılan tüm mesajlara mahkeme kararıyla yasak getirmiş... İsyanım kendisine:İnternet sitesindekileri sildirmek kolay... Beynimizdeki o iğrenç görüntüleri nasıl sildireceksin?