Halid Ziya Uşaklıgil ve kırk yıl

Halit Ziya Uşaklıgil’in ‘Kırk Yıl’ romanında, I. Meşrutiyet (1876), 93 Harbi diğer adıyla1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Ayastefanos Antlaşması (1878), Osmanlı Bankası Baskını (1896), 2. Abdülhamid’e Suikast Girişimi (1905), 2. Meşrutiyet (1908), 31 Mart Vakası (1909) gibi

dönemin öne çıkan tarihi olayları yer alıyor

‘Edebiyat-ı Cedide’ adlı topluluğun çıkardığı, Servet-i Fünûn Dergisi’nde yayımladığı; yazılar, hikâyeler, romanlarla, Servet-i Fünûn edebiyatının en önemli romancı ve hikâyecisi olarak kabul edilen Halit Ziya Uşaklıgil, Türk edebiyatının batılı anlamdaki ilk roman yaratıcısıdır. Türk yazınında, geleneksel sözlü edebiyattan yazılı edebiyata geçişin, ilk büyük ustasıdır. Günümüz gözüyle baktığımızda bu değerli romancının, hem klasik edebiyatımızın temel taşını oluşturduğunu, hem de yazı, anlatım ve biçem (üslup) bakımından çağdaş bir yazar olduğu göze çarpıyor. Türk edebiyatının, dünya edebiyatı ile koşutluk kurması bakımından ele alındığında, anıları ve romanlarıyla unutulması güç, inanılmaz yapıtlar kazandırmıştır.

DÖNEMİN SOSYOPOLİTİK YAPISINI SERGİLİYOR

Uşaklıgil, ‘Aşk-ı Memnû’ adlı romanı ile Türk edebiyatında en çok okunan romanların başında geliyor. Üç kez televizyon dizisi olarak izleyicisiyle buluşan roman, ilk büyük Türk romanı olarak kabul görüyor. Tarık Günersel’in librettosunu yazdığı, Selman Ada’nın opera olarak bestelediği ‘Aşk-ı Memnû’, Türk opera repertuvarının temel yapıtlarından birisidir. Ayrıca Tarık Günersel tarafından uyarlanarak İstanbul BB Şehir Tiyatroları’nda da sahnelenen roman, uzun süre kapalı gişe oynandı. Bu başarılı roman, henüz 11 yaşında, babamın kitaplığından seçerek okuduğum ilk kitap olarak ayrıcalıklı bir öneme sahiptir. Yazarımızın ilk büyük romanı ‘Mai ve Siyah’, ‘Aşk-ı Memnû’dan sonra, edebiyatımızdaki nitelikli romanlar arasında yer almaktadır. Usta kalem, her romanında başarılı bir şekilde kullandığı nesnel bakış açısını ve gözlem niteliklerini kullanarak, dönemin eş zamanlı sosyopolitik yapısını yapıtlarında kullanmıştır. ‘Kırık Hayatlar’ adlı romanının çok özellikli bir yapısı vardır. İnsan yaşamında, toplumsal çelişkilerde, başarısızlıkların etkileri edebi bir dille anlatılır. Sosyal içerikli ve insan psikolojisinin öne çıkarıldığı bu romanda, Dostoyevski romanlarında gördüğümüz psikolojik anlatım biçimini, bu çalışmasında hissedilir düzeyde çözümleyebiliyoruz. Uzantısını alırsak; Oğuz Atay’ın ‘Tutunamayanlar’ adlı romanının alt yapısında, Halid Ziya Uşaklıgil’in gölgesinin dolaştığını duyumsuyorum.

TARİHÇİLER İÇİN KAYNAK NİTELİĞİNDE

Halid Ziya Uşaklıgil’in altmışlı yaşlarında yazdığı ve yaşadığı döneme ayna tutan biyografik çalışması ‘Kırk Yıl’, çok ayrıcalıklı bir anı kitabıdır. Kaleme aldığı anıları ile edebiyatımıza ‘Anı’ türünü taşımıştır. Uşaklıgil’in bütün yaşamının; tarihi, coğrafi, sosyolojik ve politik olarak çok büyük değişimlerin yaşandığı bir döneme denk gelmesi, gözlem yeteneği yüksek ve nitelikli anlatım diline sahip bir yazar için büyük bir fırsata dönüşüyor. Yazarın ilk kırk yılını ele aldığı kitabında; I. Meşrutiyet (1876), 93 Harbi ya da 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Ayastefanos Antlaşması (1878), Osmanlı Bankası Baskını (1896), II Abdülhamid’e Suikast Girişimi (1905), II. Meşrutiyet (1908), 31 Mart Vakası (1909) gibi dönemin öne çıkan tarihi olayları yer alıyor. Bu çalışma, tarihçiler için kaynak niteliğinde olup anıları tarihsel belgeleride içermesi nedeniyle çok önemlidir. İkinci ‘Kırk Yıl’ çalışmasının gerçekleştirebilseydi; I. Dünya Savaşı, Çanakkale Savaşı, Kurtuluş Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun Yıkılışı, Hilafetin Kaldırılması, Cumhuriyet’in Kuruluşu ve II. Dünya Savaşı gibi dünya tarihinde köklü değişimlere neden olan olayları Uşaklıgil tanıklığında okuma şansımız olacaktı.

Halid Ziya Uşaklıgil, roman ve öyküleri ile edebiyatımıza çağdaş bir soluk getirmiş ve nefes alan yapıtları ile günümüzde de adını sıklıkla andığımız bir yazarımızdır.