Halide Hanım - 1

Yahya Kemal’in “sanatta, fikirde, ulvi varlığına derin hürmetle” diyerek Halide Edip’e adadığı tek şiir Rindlerin Hayatı değil; Telakî’de de hanımefendiyi dişi bir Pars’a benzetir.

Küçük, sarı bir kız. Baba, 2. Abdülhamid’in ceyb-i hümayun kâtibi Mehmet Edip Bey, günün şartlarınca birden fazla eşi olsa da birçok konuda müzmin İngiliz hayranı. Evde bile İngiliz yemekleri pişmekte. Anı var: Woods Paşa derler, Amiral Henry Woods 1860’larda sultanın donanmasında danışman, meşhur denizci. Ailenin yakın dostu. Eve ziyaretleri sırasında Halide'yi görür: Osmanlı modasına uymayan kız, kışın İngiliz kumaşından lacivert, yazın beyaz keten elbise giymektedir. Woods ufak tefek, narin, zeki diye tanımladığı küçük hanıma İngilizce hikâye kitapları verir. Böylece Halide’nin ufku Batı’ya açılır.

Anne, Bedrifem Hanım, Halide ufakken veremden ölür. Çok az hatırlıyor annesini. Merhumenin, ilk evliliğinden Mahmure diye bir kızı var ki Halide’nin çocukluk arkadaşı. Mahmure’nin babası Ali Şamil Paşa ayrı yazı konusu. Anneanne, Mevlevi; ben fakir, özellikle Sinekli Bakkal’ın Vehbi Dede’sinde bulurum bu hanımın izlerini.

Halide yedisinde yaşı büyütülüp Üsküdar Amerikan Kız Koleji'ne verilir. Bir öğrenci jurnalleyince 2. Abdülhamit'in iradesiyle okuldan uzaklaştırılır. Evde Arapça, Kur’an, Türk musikisi de dahil çokça özel ders görür. Felsefeye Rıza Tevfik gelmektedir. Woods’un hediye ettiği, John Abbot’un çocuk kitabı The Mother at Home’u 1897’de çevirince iki yıl sonra Abdülhamit’in şefkat nişanına layık görülür. (Sultanı nasıl andığını Sinekli Bakkal’da okuyabilirsin.) Derken Salih Zeki Bey’den matematik dersleri. Mistik yönünün yanına bilim de eklenmiştir. İlk defa kolej mezunu olan bu Türk kızı, 1901’de yaş farkına rağmen Salih Zeki ile evlenir.

31 Mart Vakası üzerine çocuklarıyla önce Mısır'a, oradan arkadaşı Isabel Fry'ın davetiyle ilk kez İngiltere'ye gider. Sonunda İngiltere! Meşrutiyette yurda dönüp Tanin’de edebiyat yazılarına başlar. Memlekete görece özgürlük gelmiştir. 1910’a dek Halide Salih imzası, sonra Halide Edip. Zira Salih Zeki’nin ikinci eş talebi, Halide’nin açtığı davayla sonuçlanmıştır. Kocasından bu şekilde boşanan ilk Türk kadınıdır.

Derken Hamdullah Suphi ve Türk Ocağı. Yeni çevre: Gökalp, Akçura, Ahmet Ağaoğlu ile birliktedir. Berthe Gaulis Çankaya Akşamları’nda, 1910’da ocağın üyeleriyle İngilizler arasında kriz çıktığını, sefaretin bu “milliyetçilik yuvasını” kapattırmak istediğini yazar. O güne dek İslam ülkesinde kadınla erkeğin birlikte çalıştığı, üstelik ilk kez bir kadının konferans verdiği, hatta ocaktaki temsillerde kadın rolüne bizzat kadınların çıktığı görülmüş değildir.

Şimdi bizim liberal sola çok malzeme vermiş bir yazı anılacak. 14 Kasım 1912, Türk Yurdu, 26’ncı sayı: Padişah ve Şehzâdelerimiz. Bunu anıp hemen ötekinin inşası martavalına başlar zevat: “Padişahım! Büyük ecdadının kılıncı ve mübarek kanıyla alınan İstanbul’umuzun düşman tâ kapısına geldi. Dünkü bahçıvanlarımızın çamurlu ayakları tarihin, altı yüz senelik tarihin şan u şerefini, din ü izzetini çiğnemek üzere kalkmış, Türk askerinin topunu tüfeğini alıyor ve kendisinden büyük ordusunu, altı yüz senelik mertliğini, erkekliğini yeniyor!” Hıristiyan tebaaya dünkü bahçıvanlarımız demiş ya, tamamdır artık. Bu tayfanın geçmişteki her şeye daima bugün penceresinden bakan çürümüş tavrıdır. Oysa metin, parçalanmaya başlamış imparatorlukta, Balkan Savaşı eşiğinde can havliyle yazılmıştır. 1913’te, Teali-i Nisvan var, unutma: Kadınları Yükseltme Derneği!

Halide o sıralar Ermeni tehciri mağdurlarından rahip - müzisyen Komitas ile tanışır. John Murray’ın hazırladığı 1926 basımlı anılar toplamında (Türkçesi Mor Salkımlı Ev) var o günler. Komitas, evlerine gider gelir, şarkılar çalıp söylermiş. Müzisyenle dost olduğu halde “Ermeni müziği” yerine “Anadolu müziği” dediği için İngilizce Wikipedia fena halde bilenmiş bizimkine. Hatta Halide’nin şöyle düşündüğüne karar vermiş: İşte, güya, Komitas müziğini Türklerden çalmış (stolen demişler) kelimeleri de Ermeniceye çevirmiş. Oysa kadıncağız ne İngilizce ne de Türkçe anılarda böyle şey demediği gibi “dile pek ehemmiyet” vermediğini belirtmektedir. Wiki, Halide’nin, Komitas’ın anadilinin Türkçe olduğunu düşünmesine de bozuk; belki de diyor Halide, ailesi Türk’tür de Bizans istilasına karşı çocuklarını zamanında Hıristiyanlaştırmıştır. Halide Komitas’ı Ermeni milliyetçisi olarak da tanımlamış, Türkçe edisyonda yok ama İngilizcede var. Bu da Wiki’yi Ermeni’den milliyetçi olmaz dercesine kızdırmış; öyle sanıyor zavallı!

1916-1917 sürecinde aile doktorları Adnan Bey ile babasının vekâletiyle evlenir Halide, Suriye’dedir. Niye mi? Cemal Paşa çağırmıştır. Paşanın emir subayı da Falih Rıfkı. Bu arada Halide – Cemal tanışlığı için Münevver Ayaşlı’nın anılarına bakılmalı. Yorum yapmayacağım. Önce Şam, Beyrut ve Lübnan’daki Saint Joseph okullarında Osmanlı müfettişidir. Sonrasında Cemal Paşa, Nakiye Hanım, Hamdullah Suphi ve Halide’ye civardaki Ayn Tura yetimhanesini gezdirir. Bu okulda yüzlerce Ermeni, Arap, Kürt ve Türk yetim vardır. Batılılar düşünür kimsesizleri! Wiki burada da köpürmüş Halide’ye. Tüm bu çocukları Türkleştirmeye kalktılar, diyesidir. Sadece Wiki değil, Robert Fisk bile kopup gelir Halide için. 9 Mart 2010’da, Independent’ta (yazı çevrilip Express’te de yayımlanmıştır), Halide’nin çocukları Türkleştirmek için görevlendirildiğini öne sürer. Bunlar öyle alçak adamlardır ki ey okur; Fisk, Hrant Dink öldürüldüğünde de soykırımın 1.500.001’inci kurbanı demişti. Haftaya devam!