Halikarnas Balıkçısı
Asıl adı Cevat Şakir Kabaağaçlı… 1986 yılında Girit’te doğdu, 1973 yılında İzmir’de öldü.
Halikarnas Balıkçısı Türkçenin dört beş büyük romancısından biri bana göre.
Deniz emekçilerini, deniz gurbetçilerini, balıkçıları, sünger avcılarını, ekmeğini denizden çıkaran, çoğu zaman da canlarını denizde bırakan insanları yazdı. Yazdığı insanlarla kardeşmiş gibi, amca dayı, yeğenmiş gibi, onlarla aynı ailede büyümüşçesine kahramanlarını iyi tanımış, güzel anlatmıştır.
Ben gene de bu büyük yazardan şunu beklerdim…
Kendisini anlatsaydı keşke, babasıyla çatışmasını, nasıl baba katili olduğunu da anlatsaydı. En az bir iki roman yazacak denli önemlidir bu konu aslında, ama o sadece hayatının bu yanından Azra Erhat’a yazdığı mektuplarda söz eder. Birkaç yıl yattıktan sonra af ile kurtulmuş bir baba katili olduğuna inanamazsınız, yapıtları insan sevgisiyle doludur.
Babayla çatışmasını saymazsanız şanslı bir çocukluğu var aslında. Çocukluğu Büyükada’da geçmiş, Robert Kolej’de okumuş, Oxford Üniversitesindeki öğrenimi yarım kalmış. İstanbul’a döndükten sonra Güzel Sanatlar Akademisinde okumak için yine yurtdışına, Roma’ya gitmiş. Maddi durumları bozulunca aile Afyon’daki çiftliğe yerleşir. Bu paşa ailesinin evinde silah boldur. Günün birinde evdeki silahlardan biri Cevat Şakir’in elinde patlar, babasını öldürür. Birkaç yıl yattıktan sonra padişahın affıyla özgürlüğüne kavuşur.
Keşke bunları yazdığı bir roman bıraksaydı bize, ben kendi adıma çok isterdim bunu. Aile içi çatışmalar önemlidir. Yazarın kendinden bir şeyler koyduğu her yapıtı önemserim. Her yazarda kendisinden bir şeyler ararım. Yaşamındaki trajediyi öğrenince, bunu en çok Halikarnas Balıkçısı’ndan bekledim.
Çok renkli, coşkulu, imgelerle, eşsiz benzetmelerle dolu güzel bir anlatımı var Halikarnas Balıkçısı’nın. İlk kez onda karşılaştığım deyimlerle, sözcüklerle dolu dili. Türkçeye olan borcumuzu, mahcubiyetimizi azaltan yazarlardandır Halikarnas balıkçısı. İstanbul’un aristokrat kesiminden aldığı sözcüklerle Ege bölgesinin toprağa gömülmüş, sulara batmış güzelim sözcüklerini ne güzel kaynaştırıp harmanlamış. Bırakın şu moda olarak yutturulan yazarları, Halikarnas Balıkçısı’nı okuduysanız bir daha okuyun.
Aganta Burina Burinata, Ötelerin Çocukları, Mavi Sürgün, Uluç Reis, Turgut Reis, Merhaba Akdeniz… Kendinize göre bir sıra yapıp bunları tekrar okuyun.
1925 yılında bir yazısından dolayı sürgün gittiği Bodrum, Cevat Şakir’in adeta yeniden doğmasına neden oldu. O da Bodrum’un ünlenip Bodrum olmasında etkili oldu.
Kitap önerisi: 2022 Nobel’ini kazanan Annie Ernaux’tan Can yayınevi baskısıyla iki kitap: 1) Seneler, 2) Boş Dolaplar.