Halklar İsrailli Dürzilerden ders alır mı?

ABD’nin Büyük veya Genişletilmiş Orta Doğu hayali ve projesi, İsrail’in Büyük İsrail, Nil’den Fırat’a Yahudi Krallığı hayali ve projesi, DEM’in, PKK’nın, Barzani’nin, PJAK’ın, PYD/YPG’nin Büyük Kürdistan hayali ve projesi, MHP, BBP, İYİP ve emsalinin Büyük Turan veya Türkistan hayali ve projesi, HÜDA-PAR, Müslüman Kardeşler örgütleri ve emsalinin Büyük İslam Ümmeti hayali ve projesi, AK Parti’nin Büyük Osmanlı-Sünni hayali ve projesi, İran’ın Büyük Farisi veya Şii hayali ve projesi, Suudi Hanedanlığın Büyük Vahhabi-Sünni hayali ve projesi, BAAS’ın Büyük Arabi Milleti ve Vatanı hayali ve projesi, Suriye Milli Partisi’nin Büyük Suriye, Bereketli Hilal hayali ve projesi hesabı olabilir. Amma ve lakin, hesapların üstünde de bir hesap vardır.

HAYALLER HALKLARIN VARLIĞINI TEHLİKEYE ATABİLİR

Başarıya ilk adım hayal ile başlar ama hadsiz bir hayal de hesap da kâbusa dönüşebilir. İyi niyetle de olsa, farklı ve uzak coğrafyalarda yaşayan ortak bir tarihe, değerlere, kökene, dil familyasına sahip olanları tek devlet çatısı altında birleştirme çabaları, hayal diye, heves diye, tamah diye atılan adımlar halkların hayatını zehir edebilir ve hatta varlığını bile tehlikeye atabilir.

Dimyat’a pirinç için gitmeye kalkışırken evdeki bulgurdan olma ihtimalini gören tarihi ve askeri dahi Mustafa Kemal’in 1 Aralık 1921’de Bakanlar Kurulunun görev ve yetkisini belirleyen Meclis konuşmasında Pan-Turanizm ve Pan-İslamizm hayali peşinde koşan had bilmeyenlere haddini bildiren konuşmasına kulak verelim:

‘’Büyük hayaller peşinde koşan, yapamayacağımız şeyleri yapar gibi görünen sahtekâr insanlardan değiliz… Efendiler; büyük ve hayalî şeyleri yapmadan ve yapmış gibi görünmek yüzünden bütün dünyanın husumetini, garazını, kinini bu memleketin ve bu milletin üzerine celbettik (çektik).

"Biz Panislâmizm yapmadık. Belki "yapıyoruz, yapacağız" dedik. Düşmanlar da "yaptırmamak için bir an evvel öldürelim!" dediler. Panturanizm yapmadık! "Yaparız, yapıyoruz dedik, yapacağız dedik" ve yine "öldürelim" dediler! Bütün dâva bundan ibarettir.

"Efendiler, bütün cihana havf (korku) ve telâş veren mefhum bundan ibarettir. Biz böyle yapmadığımız ve yapamadığımız mefhumlar üzerinde koşarak düşmanlarımızın adedini ve üzerimize olan tadyikatı (sıkıştırma, zor durumda bırakma) tezyid etmekten (çoğaltmaktan) ise haddi tabiîye, (tabii olan had) haddi meşrua (meşru olan had) rücu edelim (dönelim). Haddimizi bilelim.’’

Panislamizm ve Panturanizm hayal ve projelerini Türkiye Cumhuriyeti için bir tehdit ve tehlike olarak tespit eden Atatürk’ün eleştirilerini haklı bulan Turancı düşüncenin tanınmış önderleri Turancılığı uzak bir amaç ve düşünce olarak kabul etti. Turancılıkta ısrar eden Türk Ocakları 1931’de Atatürk’ün emriyle kapatıldı.

Etkileri azalsa da günümüzde özellikle 2011 sonrası Suriye’ye dayatılan uluslararası emperyalist-Siyonist-Vahhabi işgal, böl-yönet ve talan proje savaşında ülkemizde pan-İslamist ve pan-Turanist söylem ve eylemlerin zirve yaptığına şahit olduk.

Halen ‘yapamayacağımız şeyleri yapar gibi görünen sahtekar’ kesimler olmasına rağmen, Suriye şehirlerine Türk plaka numaraları verenler, oraları bizim Osmanlı'nın arka bahçesiydi, Sünni kardeşliği açıklamalarıyla haddini bilmeyenlere rağmen, inşallah sarhoşluk geçmiş akıl başa gelmiş olsun.

Şeyh Muvaffak Tarif ile Netanyahu.

MERCEĞİMİZİ HAZİN BİR ÖYKÜYE TUTALIM

ABD, İsrail ve Batı Avrupa şüphesiz ki nifak tohumları eker, kaşır, teşvik eder, vaatlerle tuzağa düşürür ve kullanır. Bazı hainleri birçok sebepten mütevellit ıslah edemezsiniz ancak geniş kesimleri onların habis amaçlarına iten, bölücü etnik ve mezhepçi projelerine kurban eden, başta ülkemiz olmak üzere bölge devletlerin suçu ve sorumluluğu da büyüktür.

Mustafa Kemal’in 103 sene önce Pan-İslamizm, Pan-Türkizm için yapmış olduğu tarihi uyarısını en çok anlaması ve dikkate alması gerekenler Dürzi, Kürt, Süryani, Ermeni ve ABD ile İsrail’den medet uman Türkler, Araplar, İranlı kardeşlerimizdir. Güncel ve yazımıza bariz bir emsal teşkil ettiğinden İsrailli Dürzileri mercek altına alacağız.

Dünya genelinde 900 bin ile 1 milyon Dürzinin yaşadığı tahmin edilmektedir. Bunun 150 bini İsrail vatandaşıdır. 70 senedir İsrail için fedai ve fedakar olmasına, İsrail’in başarısı ve zaferi için yaşamasına, istihbarat için kıymetli bir data olmasına ve orduda en ön cephede savaşmasına rağmen ‘eşit vatandaşlık’ haklarına sahip olamayan Dürzilerin hazin öyküsünün bölgemiz halkları için ibret oluşturmasını temenni ediyoruz.

ÖLDÜRÜLEN ALBAY İSRAİL'DE EFSANEYDİ

Maruf bir ifadedir; ABD’ye düşmanlık tehlikelidir ama onunla dostluk ölümcüldür. ABD için söylenen bu ifadeyi birçok tarihi hadiseyle göstermek mümkündür. Bu tanımlama İsrail için de doğrudur. Bu tespite en bariz örnek İsrail vatandaşı Dürzilerdir.

Suriye (Golan dahil), Lübnan ve İsrail’de varlığını sürdüren Dürziler hakkında detaylı bilgiler için 23 Kasım 2013’te kaleme aldığımız ‘Dürziler (Derziler, Terziler), 30 Kasım 2013 sayılı ‘Suriye Savaşları ve Dürziler’ ve 31 Temmuz 2024 sayılı , ‘Mecd El-Şams: Saldırı İçin Bahane’ yazılarımızı okuyabilirsiniz.

İsrail’in Gazze işgali savaşında İsrail ordusunun en büyük kayıplarından kabul edilen 401. Tugayı Komutanı Kurmay Albay İhsan Daksa İsrail vatandaşı bir Dürzi ailenin mensubuydu. 20 Ekim’de Gazze’nin Kuzeyinde Cebelya bölgesinde öldürülen Kurmay Albay İhsan’ın komutasında olan kendisi gibi birçok Dürzi İsrailli asker de ağır yaralandı veya öldürüldü.

İsrail ordusunun en seçkin askerlerinin ama özellikle İsrailli Dürzilerin görev yaptığı ‘Golani Tugay’ı Komutanı Albay Gassan Alyan 2014’te Gazze’de ağır yaralanmış ve uzun bir tedaviye maruz kalmıştı.

Filistinliler komutasındaki 13 askeri öldürmüş ve bir İsrailli Dürzi askeri canlı ele geçirmişti. İsrail nezdinde ‘kahraman’ Filistinliler nazarında ‘katil, eline düşen çocuk, kadın sivil Filistinlilere uyguladığı özel işkenceler sebebiyle adı bir yırtıcı canavar’ olarak telakki edilen Albay Alyan tekrar Gazze’ye gidip Filistinlileri katletmeyi dört gözle beklediğini ilan etmişti.

Geçen hafta öldürülen İsrailli Dürzi Kurmay Albay İhsan Daksa, Albay Alyan ve İsrailli askerler için bir efsaneydi. İsrail ordusunun potansiyel Genelkurmay Başkanı adayı gözüyle bakılıyordu. İsrailli Dürzi askerler ve istihbaratçıların İsrail için yaptıklarına yüzlerce örnek verilebilir. Peki tüm bu fedakarlığa karşılık İsrail vatandaşı Dürziler, Yahudiler gibi ‘eşit vatandaş’ olabildiler mi? Hayır.

ŞEYH'İN İSTEK LİSTESİ

İsrail Dürzilerin dini lideri Şeyh Muvaffak Tarif, Kurmay Albay İhsan Daksa’nın ölümünden sonra Netanyahu’ya bir mektup gönderir. Mektubunda, İsrail hükümeti ve Knesset’in (İsrail meclisi) Dürzi askerlerin ve vatandaşların ihtiyaçlarının nazari dikkate alınmasını talep etmiş.

İsrailli yüzlerce Dürzinin, İsrail devleti için kuruluşu öncesi ve sonrasında ortaya koyduğu vefayı ve fedakarlığı hatırlatmış. 2018’de İsrail devletinin karara bağladığı ‘Yahudi Milli Devlet’ kanununun değiştirilmesi ve Yahudileri birinci sınıf, Yahudiler dışında kalanları ikinci sınıf vatandaş yapan kanunun iptal edilmesini istemiş.

70 yıldır ‘eşit vatandaşlık’ bekleyen İsrailli Dürzilerin acilen çözüme kavuşturulması gereken sorunları varmış: Ruhsat alamayan İsrailli Dürzilere ait binalara ruhsat verilmesi ve ruhsatsız binalara kesilen cezaların iptal edilmesini rica etmiş.

Yahudiler gibi Dürzilerin de işgal ettiği Filistin toprakları üzerine inşa ettiği binalara Yahudiler için sağlanan elektrik, su ve diğer hizmetlerin Dürzilere de verilmesini talep etmiş. Yahudilerin ve yurtdışından getirilen yerleşimci işgalcilerin Filistinlilerden talan ettikleri veya ganimet olarak aldıkları arazilerin Yahudilere tapulandığını ancak aynı konumda olan Dürzilerin elindeki arazilerin alındığını ve Yahudilere verildiğini, bu uygulamaya son verilmesini istemiş.

Fransız işgali altındaki Antakya’da Sorbon Üniversitesinden yeni dönen, Fransa demokrasi ve özgürlük şiarlarına sevdalı bir öğretmen olan Zeki Arsuzi görev yapacağı okulda sınıfa girer. Okulun Fransız müdürünün talimatı üzerine sınıf öğrencileri, dinleri ve mezheplerine göre ayrılmıştır. Öğretmen Antakyalı Zeki Bey öğrencileri Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Arap, Türk, Kürt, Süryani, Ermeni yan yana oturtur.

‘’Siz aynı kökün ve gövdenin farklı dallarısınız. Bu kökünüze ve gövdenize sahip çıkınız yoksa köksüz ve gövdesiz kalırsınız’’ nasihatini yaptıktan sonra Fransız müdürün odasına girer ve hiddetle:

‘’Sen ne yaptığını sanıyorsun. Fransa’da demokrasi, eşitlik ve hukuku bu şekilde öğrenmedik‘’ der. Fransız müdür: ‘’Demokrasi ve hukuk Fransa’da ayrı sömürgelerde ayrıdır.’’ diye cevap verir.

Ey ABD, İsrail, Fransa, İngiltere’den demokrasi, hukuk ve eşit vatandaşlık bekleyen halklar Dürzilerden ibret alınız! Mustafa Kemal’in uyarıları ve Antakyalı öğretmen Zeki Arsuzi’nin nasihatini dikkate alınız. Zira siz onlar için sadece amaçları için fırında yakılacak odunlarsınız.