Hanginiz çare bulacak? Söyleyin! Anlatın!
Siyaset neden yapılır? Siyasi partiler neden vardır? En basit anlamıyla dersiniz ki “Biz Türkiye’yi yönetmeye adayız!”
Neden?
“Çünkü biz milletimize hizmet etmek istiyoruz.
“Şu şu sorunlarımız var.
“Çözmek istiyoruz.
“Onun için de uygun yolun, yöntemin, programın bu olduğunu düşünüyoruz.”
Neden diğer partiler değil de siz?
“Çünkü onlar şu şu nedenlerden dolayı çözemez...”
YARIŞ BAŞLADI
Şimdi oy verecek bir kişi olarak izliyorum. Bizi yönetecek kişileri seçmek için.
Ne oluyor?
Cumhur ittifakı kuruldu. Adını da cumhur koydular. Oh ne âlâ cumuhuriyet var, halk var...
Son dakika hamlesi olarak iktidar partisi basını da doğrudan bağladı.
Sorunlar dayattı.
Erken seçim dendi.
Haklı.
Ben olsam belki aynısını yapardım.
Daha dibe vurmadan. Vaktiyle. Birkaç yılı daha garantilerdim.
Tamam. Herkes hazırmış.
Kollar sıvandı. Yarış başlıyor.
Aaa bir baktık ki...
Hesap kitap işleri başladı.
Üç artı beş kaç eder... Kaç eksik kaldı... 15 verelim... beşe satalım...
Kadın vurgusu yapalım, etkili... PKK’ya göz kırpalım, şu kadar oyu var... FETÖ para kaynağı, okşayalım...
SEÇİM PİNPON MAÇI MI
Araştırma şirketleri en başta yüzde bir buçuk diyordu. Birden baktık başrol oyuncusu oldu.
Gözü yaşlı milletvekilleri... tıpış tıpış... olmadı... pazarlık tutmadı... gelse mi kalsa mı... git-gel.
Aman durun FETÖ’nün has adayı var. O da pusudaydı. Bir yoklama da oradan çekelim.
Hoop durun! Hemen adam gönderelim. Olmasın. Tek tek yanındaki adamları, makama çekelim. Artık nasıl bir ikna yöntemi kullanılıyorsa birinin açıklaması şöyle:
“Yemin olsun partime bağlıyım. Valla billa kendim bile... milletvekili adayı bile... olmayacağım. Ekmek Kur’an çarpsın... Tövbe tövbe..”
Pinpon maçı.
Biz seyrediyoruz.
Şöyle dedi... haydeee yorumlar. Galiba olacak... yok olmayacak..
Basının koca koca adamları...
Siyasetin önemli önemli adamları...
Heyetler gidiyor geliyor.
Bizler ekrana kilitlenmişiz. Biri hariç! Biliyorsunuz.
Basına kilitlenmişiz. Biri hariç! Biliyorsunuz. Zaten elinizde tutuyorsunuz.
Ne oluyor?
Ne olacak? Ne olmayacak?
Hey kardeşim, kardeşim...!
Bir bak buraya!
Bir bak lütfen...!
Unuttunuz bizi.
Bizim halimiz ne olacak?
İşçi, köylü, sanayici... koskoca Türk milleti... kadınıyla erkeğiyle... öğrencisiyle emeklisiyle... Ama hepsinden önemlisi vatanına canı kurban anasıyla, babasıyla, kızıyla, oğluyla... kim derdimize çare olacak, hangi yöntemle??
SAT SAV NEREYE KADAR
Nefesimiz tükeniyor.
Ne olacak memleketin hali...
Borca battık. Sat-sav nereye kadar??
Hanginiz çare bulacak?
Söyleyin! Anlatın! Tek tek sayın önlemlerinizi!
Bileyim ki... aranızdan en iyisini seçeyim!
Yalnızca birinden ses geliyor.
Dilinde tüy bitti.
Haksız mıyım?
Aday olsun.
4 Mayıs’ta.
Olmadı.
5 Mayıs’ta.
Ya da 6, ya da 7, ya da 9 Mayıs’ta...
Bağlı olduğunuz seçim bürolarına kimliklerinizle gideceksiniz.
İmza vereceksiniz.
100 bin imzadan biri olacaksınız.
Doğu Perinçek Cumhurbaşkanı adayım diyeceksiniz.
Damlata damlata gürül gürül okyanuslara doğru akacaksınız!