Havada duran bebek*

Almanya’da bir bebek var, havada durur,
Havada yer içer, havada oynar, havada uyur.
Almanya’nın Ludwigshafen şehrinde,
Danzing Meydanına bakan köşede,
Bir Türk bebeği var, adı Onur, havada büyür.

Almanya’da bir bebek var, boşlukta yürür.
Meleklerin yakıldığı evin önünde,
Fırlamış alev kundağından,
Seyrediyor Ren Nehrinin yorgun sularını,
Seyrediyor “Evrensel İnsan Hakları”nı,
Dinlerken çığlıklarını ablalarının.

Bakıp bakıp görmüyor musunuz onu?
Yakılan 32 numaralı evin önünde,
Beş salıncak boyu yüksekte,
Minik patikleriyle yürüyor boşlukta,
Kurt-Schumacher köprüsüne gidip dönüyor,
Gülüyor barbarların fırıldaklarına,
Seyrediyor Avrupa’nın “çok kültürlü” yalanını.

192 - İtfaiye, beş dakika yakında,
Ama, beş asırlık uzakta itfaiye müdürü.
“Duyacak duyacak anlamayacaklar,” ya! **
Bay Frederik, Türkçe anlamıyor, güya,
Cenaze arabalarını yolluyor, yangın ocağına.

Bakacak bakacak görmeyecekler, ya!
Görmüyor emniyet müdürü Herr Fromm,
Görmüyor Angela Merkel, Herr Köhler de.
Havada duran bebek görüyor ama,
Görüyor yukardan: Elleri sıcacık ceplerinde,
Bakıyorlar, mil çekilmiş pencerelere.

Havada duran bebeği kurtaramaz bakan Maria.
Kurtaramaz Rotes Kreuz*** filan numara,
Ne de Haçlı İslam İrtica Merkezleri,
Okuyup üflerler yangına, onlar okuyup,
Dua ederler sonra, malum makamlar katına.

Havada duran bebek seyrediyor:
Alev topacı çeviren müsteşarları, cüce elçileri,
Ateşle oynayan konsolos goncolosları,
Yazıyor olup biteni beyaz kağıtlara...
Ama, Ankara’nın hafızı kör, silinmiş hafızası;
Mübarek olsun Berlin cadısının gazası.

Havada duran bebek yere inecek,
Onurumuz da toprağa ayak basacak o gün.
Havada duran bebek yere indiği gün,
Çıkacak kundakçı ekselansların katına.
Çarpacak, yüzyılın suç defterini,
Çarpacak yüzü olmayanların suratına.



*Almanya’nın Ludwigshafen kentinde, 3 Şubat 2008 tarihinde, Alman ırkçıların, Türklerin oturduğu binayı kundaklaması sonucu, yakılarak öldürülen 9 yurttaşımızın anısına.
**İncil 5. Kitap, Elçilerin İşleri 28:26’dan.
*** Kızıl Haç.