Hayali ihracat paraları sanayi devlerine kaldı

Merkez medyaya göre "Borsa Kralı", eski kodamanlara göre önce "Gece kondu ihracatçı" sonra "Çürük paracı", hükümete göre "Tavuk hırsızı", devlete göre "Kızıl spekülatör" çoğu zaman ise "Nasrullah Ağa."

Nasrullah Ayan. Bir döneme damgasını vuran girişimci. Antepli tüccar bir ailenin ferdi. 1970 sonrası kapitalizm ve Türkiye'nin ona ayak uydurma serüveni, 1980 sonrası dünyaya açılma süreci, 1990'larda finans kapitalin yükselişi. Ayan, 2017'nin başında Sorun Yayınları'ndan çıkan "Borsa Kralı" adlı kitabında ticari yaşamındaki iniş çıkışları anlatırken, aslında Türkiye'nin bir dönemine de ışık tutuyor. Kitabı okuyunca ticari hayatta, tabiri caizse kim kime nasıl kazık atıyor, devlet nasıl hep haklı çıkıyor ve isterseniz "kral" olun, kalıbına uydurup batırıyor, öğreniyorsunuz.

SİYASET-TİCARET-MAFYA

2000'li yılların finansçıları için bir kaynak niteliğinde olan Ayan'ın kitabı, Lübnan'dan İsviçre'ye, Dubai'den Singapur'a, hayali ihracat, döviz ticareti, bankerler dönemi, altın kaçakçılığı, Kapalı Çarşı işleyişi, birinci ve ikinci MİT raporları, siyaset-ticaret-mafya ilişkileriyle dolu.

Ayan kitabının bir bölümünde ise şöyle diyor; "Türkiye'de esasında 'mafya' olarak bilinen tüm güçler devletle ilişkilidir, belli bir süre belli bir ücret karşılığı hizmet verirler; miatları dolduğunda da devreden 'bir şekilde' çıkarılırlar."

Hükümetlerin etraflıca düşünmeden aldıkları kararların ekonomiyi nasıl vurduğunu, tüccar sınıfının üreticiyi nasıl sömürdüğünü kitabında yaşanmış örnekleriyle anlatan Ayan, 2001 krizinin kökeninde 24 Ocak kararlarının olduğunu yazmış.

Kendisini de, banker Kastelli'yi de medyanın attığı manşetler ve devletin batırdığını belirten Nasrullah Ayan, kimsenin kendisinde parasının kalmadığını, borcunu her zaman ödediğini teker teker anlatmış. Ayan, batırılmasıyla ilgili ise kitabında şöyle diyor: "Beni bıraksalardı, iflasa gitmeden tasfiyemi kendim yapsaydım, bütün sorunları çözerdim."

Ayan için "Borsa Kralı'na 48 saat" başlığı attıklarında o dönem Hürriyet'te çalışan (hâlâ aynı gazetede yazar) bir gazeteci üstadıma olayı sorduğumda, doğrulamış ve "O günden sonra meslek hayatımda, zorda olan hiçbir şirket için durum tam netleşmeden haber yapmadım" demişti.

FİNANSIN KURTLARI

Kitapta kimler yok ki; Mehmet Emin Karamehmet, Hüsnü Özyeğin, Osman Berkmen, Erol Aksoy, Halit Soydan, Cüneyt Zapsu, Mehmet Eymür, Yaman Törüner, Selim Yaşar, İskender Zülfikari, Dündar Kılıç, Turgut Özal, Aydın Doğan, Güneş Taner, Turgay Ciner...

Türk şirketlerin hayali ihracatla üretimi ve ihracatçılığı öğrendiğini savunan Nasrullah Ayan, "1980'li yıllarda altın kaçakçıları altın ticaretinden, döviz kaçakçıları döviz işlemlerinden, ihracatçılar ise vergi iadelerinden para kazanır oldu. Enka, Koç, Sabancı, Anadolu, Demirören gibi Türkiye'nin önde gelen grupları ihracatçı oldu" diyor.

Hayali ihracatın ne olduğunu ve o dönem neden yapılması gerektiğini de kitabında işleyen Ayan, "Hayali ihracat paraları Koç, Sabancı, Enka gibi gerçek üretimleri olan şirketlere kaldı. Esasında devlet bu paraları onlara faiz sübvansiyonu olarak verdi" değerlendirmesinde bulunmuş.

FINDIK TİCARETİ VE TÜRKİNVEST

Hükümetin yanlış politikası yüzünden Türklerin fındık piyasasından nasıl silindiğini de işleyen Nasrullah Ayan, 80'li yıllara damga vuran altın davasının iç yüzünü "devlet her şeyi biliyordu" diyerek özetlemiş.

Şimdilerde endeks 100 binlere ilerliyor diye çarşaf çarşaf haber yaptığımız İstanbul Borsası'nın bir zamanlar 25 bin dolar olan günlük işlem hacmini kısa sürede 50 milyon dolara çıkaran Nasrullah Ayan'ın Türkinvest macerasını okuyunca "devlet hukuk devleti değil, muz cumhuriyeti olunca böyle oluyor" demekten kendinizi alamıyorsunuz. SPK'nın, Ayan'ın batışındaki rolünü ise siz kitabı okuduğunuzda çıkarırsınız. Ben esasen SPK'nın zaten doğru işlemediği/işletilmediği düşüncesindeyin. Meğer bu geçmişte de böyleymiş. On yıllar geçmiş SPK'mız nedense bir arpa boyu yol gidememiş!

HÜRRİYET'İ AL DEDİLER

Başı sıkıştığında Nutuk okuyan, şoför ve çaycıdan broker yaratan Nasrullah Ayan'ın en popüler olduğu yıllar, 1993. Merkez medyanın devi Hürriyet'i Erol Simavi satmak istiyor. Ayan'a teklif ediyorlar. 90 milyon dolar fiyat biçiliyor. Ayan, "Demokles'in kılıcı başımızın üstünde olacak, hükümetlerle dip dibe olacağız" diyerek almaktan vazgeçiyor.

Ayan, kitabında zaman zaman siyasi yaşamına ve Sarp Kuray ile dostluğuna da değinmiş. Öğrendiğim kadarıyla siyasi konuları sonraki kitabına saklamış. Ayan kitabının son bölümünde kendisini temize çıkaran ve hukuk tarihine geçecek mahkeme kararını da okurların bilgisine sunmuş. Ayrıca, "Bilinçli olarak anlatmadıklarım da olabilir. Ne de olsa ben Nasrullah Ayan'ım ve bana emanet edilen birçok sırrı, kıyamete kadar saklayacağımı biliyorum" demiş.

Türkiye ekonomisinin neden hâlâ kurumsallaşamadığını ve ahbap-çavuş kapitalizmini bir adım öteye taşıyarak son yıllarda neden "kanka ekonomisi" olduğunuzu anlamak istiyorsanız "Borsa Kralı" size tarihten önemli ayrıntılar sunuyor.