HDP 6+ masanın merkezinde

Altılı masanın görünen ve görünmeyen bütün ortaklarının aynı zamanda ABD parantezi içinde olduğuna işaret ettiğim için bu masaya 6+ masa diyorum. Bu ittifakın yapısal sorunu saflaşmadaki konumundan doğuyor. Türkiye 2014’ten sonra gözle görünür şekilde milli ile gayrimilli arasında saflaşıyor fakat Millet İttifakı meseleyi bu şekilde adlandırmayı kabul etse zaten yenilgiye mahkûm oluyor.

6+ masa en başından beri somut ve uygulanabilir bir program üretme kısırlığı yaşıyor. Çünkü bu partilerin bir araya gelmelerinin nedeni, Türkiye’nin 2014’ten sonra girdiği yönelime karşı olmaları. Bir başka deyişle her şeye değil 2014 sonrası yapılan işlere muhalefet ediyorlar. Seçmenlerine bir araya gelmelerine neden olan temel güdünün tek adam diktatörlüğüne ve hukuksuzluğa karşı demokrasi talebi olduğunu söylüyorlar. Ancak bu konumlanma toplumun öncelikli beklentilerine uygun değil. Sokaktaki adamın öncelikli derdi işsizlik, geçim zorlukları, terör, eğitim gibi sorunlar. Bu nedenle arkada kalan dönemde Kılıçdaroğlu’nun soyut ve basmakalıp demokrasi, özgürlük ve adalet söylemi partisinin oylarını yerinden oynatmaya yetmedi. İyi Parti taşrada MHP’nin inisiyatif kaybından, kentlerde ise CHP’nin kısırdöngüsünden beslenerek büyüdü. Diğer ortaklar Cumhur ittifakına karşı daha çok görüntü efekti işlevi gördüler. Masanın kendi iç hesaplarında ise Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusunda Akşener’e karşı oy çoğunluğu yaratmaya yaradılar. Toplam olarak bakıldığında arkada kalan dönemde 6+ masa ne yaparsa yapsın % 40’ları aşma kapasitesine ulaşamadı.

Bugüne kadar 6+ masanın reaksiyoner kimliği yani özgün bir program üreterek umut yaratma yeteneğinin zayıflığı toplumu kazanmayı güçleştirdiği için iktidar formülü her partinin masaya getireceği aritmetik gücün toplanması üzerinden inşa edildi. Bu da bütün hesapların dönüp dolaşıp HDP’ye dayanması anlamına geldi. Hesap ortada: Masadaki altı partinin sadece ikisi seçim kazanmak için gereken aritmetik toplama dişe dokunur bir katkı yapıyor. Diğerlerinin rolü tayin edici değil. O halde HDP yoksa iktidar yok!

Üstelik HDP oyları sayesinde seçim kazanma formülü İstanbul başta olmak üzere belediyelerin kazanılmasında işe yaradı. HDP ittifaka seçmenin hassasiyetleri nedeniyle açıkça alınmadı ama yapılan örtülü pazarlıklar sonucu seçim desteği karşılığında belediye kadrolarında kontenjan verildi. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de başından beri bu model öngörülüyordu. HDP masanın dışında tutularak seçmenin milliyetçi hassasiyetleri kışkırtılmayacak, ama kadrolaşma düzeyinde ne istiyorsa verilecekti. Hatırlayalım, 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, "Muharrem İnce seçildiğinde partilerin adaylarına teklif götürülecek. Bir HDP'li kendi partisinden bir cumhurbaşkanı yardımcısına, bakanlara oy vermeye gider gibi gitmeli" diye konuşmuştu.

Ancak Akşener’in yelkenleri suya indirmesinden, daha doğrusu kendisine verilen “6+ masanın milliyetçisi” rolünü eski inandırıcılığı ile oynayamaz hale gelmesinden sonra HDP vites yükseltti. 6+ masanın iktidar umutlarına giden yolun eşik bekçisi olduğunun bilincinde. Kapının anahtarı HDP’nin cebinde ve artık bu anahtarı birkaç bakan yardımcısı, müsteşar ve bir miktar vali, kaymakam, rektör vb. kamu yöneticisi karşılığında cebinden çıkarmaktan daha fazlasını istiyor. HDP yöneticilerinin açıklamalarında biz politika ve ilkelerle ilgileniyoruz vurgusunun anlamı “bu saatten sonra kadro pazarlığı kolay, onlar zaten cepte, gelin programı konuşalım”dır. Adalete, Demokrasiye, Barışa Çağrı Deklarasyonu’na yapılan atıflara dikkat edin. Bu Deklarasyon’un bir tek mesajı var: Açılım yeniden başlatılacak ve PKK ile masaya oturulacak. Yarım kalan açılım tamamlanacak ve PKK bu ülkenin meşru siyasal gücü olarak kabul edilecek. Kayyımmış, liyakatmiş, yargı bağımsızlığıymış hepsi bu programın mütemmim cüzleri olarak ele alınacak. HDP, artık 6+ masanın programını oluşturmaya taliptir. Masadaki esas oğlanların yancı muamelesi yaptığı örtülü ortak olmaktan çıkıp masanın ruhu olduğu gerçeğinin kabul edilmesini istiyor.

Haksız mı?