HDP’ye 93 milyon lirayı kim verdi?

T. Erdoğan ve AKP sözcüleri, yerel seçimlerde muhalefet partilerinin ve adaylarının, HDP ile işbirliği ve ittifak yaptığını, bunun bölücü teröre destek anlamına geldiğini ima eden oldukça sert ve ısrarlı söylemlerde bulunuyorlar.
Ama AKP iktidarı, yerel seçimler öncesi HDP’ye Hazine’den yaklaşık 93 milyon TL (92.2 milyon TL) gibi büyük bir meblağın yerel seçim için verildiğini görmezden geliyor.
Bugün HDP diye bir parti hala TBMM’de yer alıyorsa, hala 93 milyon TL Hazine yardımı ödeniyorsa bunun bir numaralı sorumlusu iktidardır bence.
Hem 93 milyon TL Hazine yardımı vereceksiniz, hem HDP’nin faaliyetlerine göz yumacaksınız, hem de muhalefeti HDP’lilerle işbirliği içinde olmakla suçlayacaksınız.
Bu iktidarın suçlamalarına karşı, ben muhalefet partilerinin yerinde olsam, Diyarbakır meydanındaki “megri megri” höykürüşlerinin ve/veya Habur rezaletinin görüntülerini hatırlatırdım.
Bu vesile ile geçten yıllarda birçok kez yazıp-söylediğimiz hususları yine-yeniden bir kez daha hatırlatmakta fayda var.

Bakın, 4-5 yıl önce ne yazmışız bu sütunlarda;
“... Tam ve eksiksiz, gerçek bir demokraside elbette siyasal partilerin kapatılması söz konusu değildir.
Ama vahşi ve kanlı terör saldırılarını yapan bölücü örgütle, aynı amaç ve eylem birliği içinde olan odakların, parti-dernek vb. adı altında birer “demokratik toplum” unsuru olarak görülmesi de mümkün değildir.
Aksi, demokrasinin bizzat kendi ayağına ateş etmesi anlamına gelir.
Yakın geçmişte, AB üyesi olan İspanya’da, ayrılıkçı bölücü terör örgütü ETA’nın, siyasi kanadı olarak kurulmuş olan “Herri Batasuna (Halkın Birliği)” partisi, terör odağı olarak, demokrasiyi tahrip ettiği ve demokratik araçlar yerine terör örgütünü himaye ettiği ve propagandasını yaptığı gerekçesi ile 2003 yılında mahkemece kapatılmıştı.
Herri Batasuna partisi de, geçmişte HDP’nin aldığı gibi oy almıştı. İspanya Devleti terör örgütüyle bağı nedeniyle bu partiyi kapattı. AİHM’e yapılan itiraz da reddedildi ve AİHM böyle bir partinin kapatılmasının hukuka, Avrupa ve demokrasi değerlerine aykırı düşmediğine ilişkin tarihi bir karara imza attı.
Ben bu görüşlerimi ilk defa ve/veya son olaylar nedeniyle yazmıyorum elbette.
Sürekli okurlarımız hatırlayacaklardır. Yıllardan beri HDP ve türevlerinin demokratik bir siyasi parti olarak görülemeyeceğini, bir ülkede iki silahlı kuvvet olamayacağını, silah ve terörle müzakere değil ancak mücadele edilmesi gerektiğini ısrarla yazıp söyledik.
Öte yandan, parlamentonun ve yargının özellikle bu PKK ağzıyla konuşan, dolaşan kravatlı-mazbatalı militan vekillerin dokunulmazlığını kaldırması ve yargıya sevk etmesi yetmiyor. Ardından da bu terör örgütünün propaganda, teşvik, kışkırtma ve fiili sözcülüğünü yapanların yuvalandığı HDP hakkında, vakit geçirmeden kapatma davası açılması gerekiyordu.
Önümüzde AB üyesi İspanya’nın ETA terör örgütünün siyasi kanadı olan Herri Batasuna partisinin kapatılmasına ilişkin mahkeme kararı ve bu kararı uygun bulan AİHM’nin kararı var.
Türkiye’nin de kanlı-vahşi -ayrılıkçı-terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısına ve onun Meclis’teki kravatlı-mazbatalı militanlarına karşı hukuk yoluyla, meşru müdafaa yapması kaçınılmaz ve ertelenemez bir görev olarak önünde duruyor.
İspanya, terörle organik bağı olan partiyi kapatıyor da, Türkiye neden kapatmasın? Ne bekliyoruz, kim istemiyor, bunları kim koruyor söyleyin de bilelim!..”
Evet, kim koruyor? Kim 93 milyon TL veriyor?