Herkes biliyor mu?
Asgar Ferhadi’nin “Herkes Biliyor” adlı filminin 2018 yılında Fransa, İtalya ve İspanya’da çekildiği andan itibaren merak uyandırmasının nedeni, bu kez konusunun İran’da geçmesi beklenirken İspanya’da geçmesi oluyor. Herkes biliyor ki Ferhadi, İran’ı anlatan filmleriyle Oscar alacak başarıya ulaşıyor.
KÖY MEYDANI
İç mekanlarda çekilen İran filmleri yerine bu kez filmin ilk yarısında dış mekanlar kullanılmakta, konu akışı içinde bazen iç mekanlara geçilmekte. Sinema perdesini neredeyse dolduracak şekilde gösterilen üzüm salkımları ve bağların büyüklüğüne karşın, düğün için kullanılan köy meydanının küçüklüğü ve binalarla çevrili olması aile, yakın akraba ve arkadaşlarının buraya sıkışması bir zıtlık yaratmakta. Asgar Ferhadi, önceki Oscarlık eserleri “Bir ayrılık” ve “Satıcı” filmlerinde toplumun sınırlarını nasıl çizdiyse bu filmde de aynısını mecaz ve simgelerle betimliyor. Kadınlar yine önde ve geride iken erkekler öne geçiyor.
Babalarını orada bırakarak Arjantin’in başkenti Buenos Aires’ten Madrid’e gelen anne özlediği akrabalarıyla teker teker selamlaşıp, sarılıp ve öpüşerek hal hatır soruyor. Özetle herkes birbirine sarılıyor. Ferhadi hiçbir şeyin gözümüzden kaçmamasına özen gösteriyor. Herkesin nasıl düğüne hazırladığını sürükleyici bir şekilde aktarıyor. Evin yaşlı babası ense traşı oluyor, bir güvercin oradan uçup buraya konuyor. Kanat çırpışlarıyla adeta başımızın üstünden geçiyor. En ince ayrıntısına kadar yaşlı bir komşunun ufacık balkonundan aşağıda olanı biteni seyrettiğini görüyoruz. En tepede ise bir drone daha sonra işe yarayacak olan kuşbakışı videoya çekiyor olanı biteni. Göbek havamızın ilham ettiği halk usulü bir Flamenko başlıyor. Şarkıcı kadının çıplak iri sırtı özellikle gözümüze giriyor. Dans eden etten duvarın arasından eve gitmeye çalışan oğlan çocuğunun neredeyse ezilmekte olduğunu kimse fark etmiyor. Geç kalınca o da altına yapıyor.
IRENE
Filmin kahramanının ismi İrene filmin diğer kahramanlarının ismi gibi kulağa sıradan geliyor. Haylaz Irene terkisindeki erkek çocuğu ile motosiklet sürüyor. Derken tam rahip nikahı kıyarken, O, kilisenin kulesindeki çanın ipinde sallanıyor. Aşağıda bunu duyan rahip kilisenin tamir istediğini ve bunun için bağış gerektiğini nikâhın ortasında herkese açıklıyor.
Bunu zaten “herkes biliyor”. Böylece Farhadi, kaçırılıp fidye karşılığı serbest bırakılacak olan genç kız Irene (Carla Campra), annesi Laura (Penelope Cruz) ile onun eski sevgilisi Paco (Javier Bardem) arasında bir bağ kuruyor. Çünkü o sırada çan kulesinde kızın erkek arkadaşı isimlerinin baş harflerini, Laura ve Paco’nun baş harflerinin, yani “PL’nin” yanına kendilerininkini duvara kazıyor. Irene o gece erkeğe eşyalarını toplayıp geldikleri Arjantin’e kaçmasını teklif ediyor. Ferhadi belki de tekil Flamenko’nun karşısına İspanyol “habanera” makamıyla oynayan çift kişilik tangoyu koyuyor. Bir tiyatro oyununun doğallığı içinde seyreden filmde birinci perde elektriklerin kesilmesiyle son buluyor. İrene’nin arandığı ikinci perde başlıyor. Gelinin attığı buketi havada yakalayan Paco burada öne çıkıyor. Bu akış; görenlere Ferhadi’nin “Satıcı” filminde, kendisi evde yokken içeriye giren yabancı bir erkeğin karısına tecavüz ettiğini bir dedektif maharetiyle ortaya çıkartan kocayı anımsatıyor. Evdeki eski kiracıdan kalan duvardaki çocuk resimlerinden başlayarak iz süren ve Arthur Miller’in ünlü “Satıcının Ölümü” oyunundaki Willy Loman’ı akşamları eşiyle birlikte ev tiyatrosunda oynayan koca misali, Paco da Irene’nin kaçırılışındaki sırrı ilmik ilmik çözmeye başlıyor. Şiraz’ın üzüm bağlarını hatırlatan üzüm bağındaki hissesini satarak gerekli fidyeyi ödüyor ve Irene’yi bir baba gibi teslim alıyor. Asgar Ferhadi Irene’nin Farsça bir telaffuzla “Irane” olarak söylenişi ile düğün cemaatinin elektrikler kesilmeden ve kesildikten sonraki çalkalanışını anlatmak istediğini herkes biliyor mu?