Herkes bir gün ‘Türkiyeli solu’ tadacaktır
“Türkiyeli sol” TİP’in başkanı canlı yayına bağlanmış Hatay adayları Gökhan Zan’ı neden diskalifiye ettiklerini anlatıyor. Anlatıyor dediğimize bakmayın, tam bir karnından konuşma, tam bir eveleme geveleme…
Söylediklerine inanacak olursanız, sol zübüklerin yeni karargahı TİP, ilkeleri gereği Zan’ın adaylığını geri çekmiş…
Breh breh breh.. Duyan da adamların paçasından ilke akıyor sanır! PKK gölgesinde, Öcalan’ın paçalı donunun dibinde, şrak-tak siyaset yapıyorsun, kalmış bir de ilkeden söz ediyorsun? Kaba saba küfürbaz adamlar olmasalardı eğer, şu iddiaları ile komik bile olabilirlerdi….
HAİNLER MEZARLIĞI
Gökhan Zan ise ağlıyor. Ağlamakta haklı ama belli ki olayları idrak etmekte güçlük çekiyor… Haklı olduğu kısım şu: Adamcağız ‘ben tehdit edildim, bana şantaj yapıldı’ diyor, bunun için gidip savcılığa suç duyurusu da yapmış. Ama içine düştüğü “solculara” bir türlü bunu anlatamıyor.
İdrak edemediği kısım da burası. Gökhan Zan belli ki henüz bilmiyor, Türkiye solu bir hainler mezarlığıdır. Örgütlerini bakkal gibi işleten oportünist şefler takımı, her hafta yeni birini hain ilan eder. Mevzu aslında daha yağlı bir kapı için birilerinin feda edilmesinden ibarettir. Misal, CHP adayı Lütfü Savaş’ın önünün açılması için Zan’ın harcanması gibi…
Ama bunlar “devrimci abiler” ya hani, bu işin üstüne bir ideoloji ilke bilmem ne kılıfı geçirmeyi ihmal etmezler. Örgüt militanı tıfıl oğlanlara kızlara dönüp de gerçekleri söyleyecek değiller ya? Elbette bir ilke meselesi, namus meselesi falan uydurulmalıdır.
Gökhan Zan meselesini bilmem ama, iftira atmakta da pek mahirdirler. Türkiyeli sol, türlü çeşit dümenler ile adam harcamanın kitabını yazmıştır. Kitabını yazmıştır derken mecaz anlamda söylemiyorum, gerçekten de solda bu rezilliklerin “siyaset” diye anlatıldığı çok kitap vardır.
Hatta Türkiyeli solun bir kısmında, çeşitli iftiralarla hain ilan edildiğinizde bile paçayı kurtaramazsınız. Bir de kendi yoldaşlarını “devrim mahkemesinde” yargılayıp öldürürler. Değme mafyayı aratmayan bu tip örgütlerden diri olarak ayrılmanız mümkün değildir. Onun için Gökhan Zan, yine de haline şükretsin derim.
PKK VE BATI’YA FİKİR FAHİŞELİĞİ
Hazır konu açılmışken şu kavramı da biraz açalım. “Türkiyeli sol” tabiri önemlidir. 1990’lardan itibaren PKK’nın Türk solcularına dikte ettiği isimdir. Öcalan’ın talimatı ile solun bir bölümü kendine Türk demekten vazgeçmiş, Türkiyeli demeye başlamıştır.
Çünkü Türklük, PKK belgelerinde açıkça yazıldığı üzere, düşmanı tanımlayan bir terimdir. PKK, adı her ne kadar Kürdistan İşçi Partisi olsa da Kürt’ün kanını emen ağaları, derebeylerini, zenginleri düşman olarak görmez, düşmanı Türklük ve Türklerdir. Öğretmeni, doktoru, işçiyi öldürmesinin sebebi de budur. Öldürdükleri ya -düşman anlamına gelen- Türk’tür veya ona düşmanlık etmeyen, barış veya kardeşlik isteyen Kürt’tür. Halkların kardeşliği dediği de Kürt’ün Ermeni’ye aparat, Rum’a köle, Amerikalıya tetikçi yapılması projesidir.
Burada, Öcalan’ın Türk soluna biçtiği görevse bu projenin fahişeliğidir. Fahişe olmayı reddedenler, faşist olmakla, halk düşmanı, Kürt düşmanı olmakla etiketlenmiştir. TKP-Kıvılcım’ın efsanevi genel sekreteri Ali Hoca, sırtından kurşunlanarak öldürülen Kürşat Timuroğlu ve hepsinden önemlisi Aydınlık hareketi lideri Doğu Perinçek… Bunlar Türkiye’yi satmadıkları için, Amerikancı yamyamlara fikir fahişesi olmayı reddettikleri için CIA’nın ölüm listelerine giren, bedeller ödeyen isimlerdir.
Bir de onursuz teklife evet diyenler vardır. PKK, siyasi uzantısı eli ile onları her dönem bir iki milletvekilliği ile ödüllendirmiştir. Normal koşullar altında muhtarlık bile kazanamayacak ıvır zıvır örgütler, beş para etmez tırıvırı adamlar, PKK’nın silahlı desteği sayesinde mebus yapılmıştır.
Bunlar bir kez kendilerini satmış olduklarından, kimliklerini inkar etmek, sıfatlarını PKK’nın emrettiği şekilde tanımlamak zorundadırlar. Hiçbir siyasi vurgu taşımadığı halde kendilerine Türk solu diyemezler, Türkiyeli sol derler. Çünkü PKK’nın boyunlarına geçirdiği Amerikan tasmasının ucundan o etiket sarkmaktadır.