Hukuk, savaş ve yapay zekâ
Gelişen otonom teknolojiler toplumların yaşantılarında önemli değişimlere neden olduğu gibi ulusal ve uluslararası hukuk alanlarının da ilgisi çeken bir etkiye sahiptir. Ulusal boyutta ülkelerin kendi içlerindeki teknolojik gelişimlerin bir hukuk düzeni içerisinde kontrol altında olması hedeflenirken uluslararası alanlarda ise ülkelerin birbirleri ile ilişkilerinin sınırlarını korumayı hedeflemektedir.
Yapay zekâ tabanlı otonom sistemlerin kullanım alanları hızla genişlemektedir. Türk hukuk sistemi bu alanların gelişim yönünü, içeriğini multidisipliner (çok disiplinli) bir anlayışla değerlendirmelidir.
Şehirlerimizi düşünelim; toplu taşıma sistemlerinin otonom sistemler haline gelmesi çok yakın bir süre içerisinde gerçekleşecek. Otonom taşıma sistemimiz taksilerden, minibüslere, metrolardan diğer raylı sistemlere kadar birbiriyle iletişim halinde olacak bir yapıya kavuşacaktır en sonunda. Bu sistemler için trafik işaretleri, bekleme, duraklama alanları, ışıklar, enerji depolama ve nakil alanları hatta yollar dahil olmak üzere birbirinden veri yoluyla beslenen, kapasitesini, hızını, bakım onarım ihtiyacını hesaplayan, tahmin eden sistemler olacak. Bu işleyişi artık herkesin kulak aşinası olduğu İnsan Odaklı Milli Yapay Zekâ ile kontrol edeceğiz.
Ulaşım, insanın yaşantısının zorunlu hareketliliğinin bir sistem bütünlüğü içinde sağlanmasıdır. Hammadde ulaşacak ki fabrika onu ürüne çevirsin. Ürün alıcısına ulaşsın ki ticaret olsun. İlaç hastaya ulaşacak. Aşıklar birbirine ulaşacak. Bilgi kullanıcısına ulaşacak. Otonom sistemlerin gelişme hızı diğer alanlara göre bu nedenle daha yüksektir.
İyi, güzel de bir de işin askeri boyutu var. Vatan savunması için Mehmetçiğimizin kılıcını nasıl keskinleştireceğiz? Dünyanın önde gelen devletlerinin özellikle askeri alanlarda otonom sistemlerle ilgili çalışmalar yaptıklarını gözlemliyoruz. Yapay zekâ destekli ve tabanlı bir çok silah sistemi ile ilgili haberler hemen her gün haber merkezlerinden duyuruluyor.
HUKUK, ASKERLİK VE YAPAY ZEKÂ
Hukuk, askerlik ve yapay zekâ kavramlarının birlikte değerlendirildiği bir olumsuz örneği paylaşmak istiyorum. +972 web sitesinden İbrahim Yuval’ın haberine göre İsrail ordusu Gazze bölgesinde bir “yapay zekâ savaş makinesi” kullanmış. Yazıda geçen makine kavramı okurumuzun zihninde yekpare fiziksel bir makine olarak belirebilir ancak tam olarak öyle değil. Bu sistemler birçok muhrip sistemle, füze sistemleriyle, sihalarla, silahlı insansız kara araçlarıyla ve savaş alanında denemesi yapılan diğer birçok robotik sistemle birlikte çalışan onları koordine eden, yönlendiren bir yapay zekâ yazılımıdır. Bir çok alt modelin toplamıdır.
Aynı kaynaktan okuduğumuza göre Levander (Türkçesi Lavanta) isimli bu yapay zeka sistemi insanın karar vermekte tereddüt edeceği birçok operasyonun kararını vermiş ve sanki işin başında bir insan komutan varmış gibi astlar tarafından uygulanan komutlar vermiş. Levander sistemi 37.000 Filistinliyi şüpheli olarak belirlemiş ve bunlara karşı bazı hava saldırısı içeren operasyon önerilerinde bulunmuş. Hamas’ı hedef aldıklarını söylerken binlerce asker olmayan hedefi yani insanı katletmişler. Sistemin reklamını yapmak için daha bir çok bilgi bence bilerek dışarı sızdırılmış bu nedenle daha başka ayrıntı yazmayacağım. Konuyla ilgilenenler verdiğim isim üzerinden araştırarak okumasını derinleştirebilir.
Görüldüğü gibi bu tür askeri sistemler istihbarat bilgilerini de değerlendirmektedir. Görüntü işleme, büyük dil modelleri ile doğal dil işleme gibi teknolojilerden faydalanmaktadır. Filistin’in direnişini kırmak için yazıya başlarken değindiğim “Uluslararası İnsani Hukuk” kurallarını hiçe sayan bir saldırı yürütüyor İsrail. Amerika toplumunda, İngiltere’de Fransa Almanya ve diğer batı devletlerinin başkentlerinde Filistin’in zaferi için sesini yükselten insanlar işte bu hukuksuzluğu görmektedirler.
Uluslararası sözleşmelerin yasakladığı silahlar içerisinde 400 gramdan düşük ağırlıklı patlayıcı mermiler, İnsan vücudunda genişleyen veya yassılaşan mermiler, biyolojik ve kimyasal silahlar, İnsan vücudunda X-ışınları ile tespit edilemeyen parçalarla yaralamaya neden olan silahlar, Kör edici lazer silahları, Anti personel mayınları, Misket Bombaları, Fosfor bombaları var. Bunlar gerçekten son derece ölümcül silahlar. Bunları kullananlar da emperyalist devletler. Kendi aralarında kullandılar. I ve II. Dünya savaşlarında ve sonrasında Afrika’dan Asya’nın sonlarına kadar, Irak’ta Suriye’de Filistin’de, Afganistan’da, Vietnam’da, Kore’de.
Nükleer bombayı ilk emperyalistler kullandı, Amerika başta.
Şimdi de Yapay Zekâ’yı insanlığa karşı kullanmanın hesabını ve uygulamasını yapıyorlar.
İnsanlık için bir paylaşım ekonomisi kurmak, savaş nedenlerini ortadan kaldırmak için ince hesaplar yapmak için yapay zekâ modelleri üretmek yerine Filistinliyi nasıl daha iyi katlederim, vicdan sızlamadan o küçük yavruları nasıl bombalarımın makinesini üretiyorlar.
Bizler de bir karar vermeliyiz. Devletimiz, ordumuz, üniversitelerimiz de bir karar vermeli. Kariyer, koltuk, üç kuruş çıkar için Türk milletinin geleceğini karartmayalım. Muasır medeniyet Batı kuyrukçuluğu değildir. Akıl ve bilim ülkemizi bilimsel sosyalist bir yaklaşımla, üreticileri baş tacı yapan, vatan savunmamızı Amerika’dan gelen tehdite göre konumlandıran bir milli hükümete vakit kaybetmeksizin kavuşmalıyız.
Vicdanımla, inanarak söylüyorum bunu.
Emperyalist kurguların içinde Türkiye bütünlüğünü koruyabilir mi sizce? Birinci sorunumuz Türkiye’nin bütünlüğü. Günümüzde ekonomi kaynaklı sorunlarla uğraşırken inanın ki düşmanlar çeşitli yollarla ülkemizin yaşamsal noktalarına saldırılar tasarlamaktadır.
Türkiye sıradan bir ülke değil.
Biz de yerel halk değiliz!
Türk milletiyiz!
Kaynak: https://www.972mag.com/lavender-ai-israeli-army-gaza/