Hükümet düştü: Fransa'nın anahtarı Le Pen’de
Almanya’da hükümetin düşmesi ve erken seçim kararı almasından sonra siyasi ve ekonomik krizle boğuşan Fransa da yeni bir hükümet kriziyle karşı karşıya. 3 ay önce kurulan azınlık hükümetinin 2025 bütçesi 331 milletvekilinin güvensizlik oyu ile kabul edilmedi ve hükümet düştü. Başbakan Michel Barnier’nin 2025 bütçe görüşmelerinde Sosyal Güvenlik bütçesini Anayasanın 49-3 maddesine göre kendisine verdiği parlamento oyuna sunmadan geçirme kararı muhalefetin hükümeti düşürmek için gensoru önergesi vermesine yol açtı.
AZINLIK HÜKÜMETİ KURULDU
Genel seçimlere üç cephe halinde giren siyasi partilerin hiçbiri ne parti ne de cephe olarak hükümet çoğunluğunu elde edememişti. Sosyalistler, Komünistler, Yeşiller ve Boyun Eğmeyen Fransa partilerinden oluşan Yeni Halk Cephesi 193 ile en çok milletvekili çıkardıklarını ve Cumhurbaşkanının hükümeti kurma görevini kendilerine verilmesini savundular. Macron ise kendi cephesini tercih ederek seçimlerde yüzde 5 alan Cumhuriyetçilerden Michel Barnier’yi hükümeti kurmakla görevlendirdi. Kurulan hükümet bir azınlık hükümetiydi. 2022’den bu yana Macron ülkeyi azınlık hükümeti ile yönetti ama Cumhuriyetçilerin desteği olduğu için gensoru ile düşürememişlerdi. Fakat bu kez Ulusal Birlik partisi 89 olan milletvekili sayısını 126’ya çıkarmıştı ve milliyetçilerin desteklemediği bir hükümetin yaşama şansı yoktu. Hükümet kurulduğunda bu sayfadan 2025 bütçe görüşmelerinde hükümetin düşürüleceğini yazmıştık.
NEOLİBERAL BİR BÜTÇE HAZIRLANDI
Hükümetin Macron’un neoliberal politikalarını devam ettireceği başından belliydi. Fransa, AB'deki en yüksek borç ve en yüksek kamu harcaması seviyelerine sahip. Yunanistan (yüzde 161.9) ve İtalya’dan sonra (yüzde 137.3) Fransa yüzde 110.6 borç oranıyla AB’nin en borçlu üçüncü ülkesi. 2023 yılında, tüm kamu idarelerinin konsolide borcu olan kamu borcunun faiz yükü 48.3 milyar avro ve banka masrafları dahil 50,1 milyar avro (Başbakan bütçe görüşmelerinde bunu 60 milyar avro olarak belitti) yani kamu gelirlerinin yüzde 3,3'ü ve GSYH'nin yüzde 1,7'sidir. Hükümet, borçları ödemek için vergileri arttırma, kamu harcamalarını kısma ve kemer sıkma politikasını içeren neoliberal bir bütçe hazırladı.
GENSORU BEKLENİYORDU
Yeni Halk Cephesi daha o günden hükümete gensoru vereceklerini açıklamıştı. Halbuki kendileri 193 milletvekiliyle ancak bir azınlık hükümeti kurabilecekti ve hem Macron cephesi hem de Marine Le Pen cephesi tarafından gensoru ile düşürülecekti.
Marine Le Pen’in Ulusal Birlik partisi ise kuracağı bir azınlık hükümetinin gensoruyla düşürüleceğini bildikleri için hükümet kurmaya talip olmamıştı. Kurulan Barnier hükümetine sosyal demokratlar gibi ilk başta otomatik olarak gensoru düşünmediklerini, hükümetin açıklayacağı politikaları izleyeceklerini açıklamıştı. Gerek hükümetin hazırladığı 2025 bütçesi için önerdikleri değişikliklerin yapılmaması gerekse Marine Le Pen’in siyasi yaşamını tehlikeye atacak bir dava açılmasından sonra tutumlarını değiştirdiler.
MİLLİYETÇİLERİN VE SOSYAL DEMOKRATLARIN OYLARIYLA HÜKÜMET DÜŞÜRÜLDÜ
Bu gelişmelerden sonra Ulusal Birlik Grup Başkanı Marine Le Pen ve Sosyal Demokrat ittifak Yeni Halk Cephesi adına Eric Coquerel ayrı ayrı hükümete gensoru verdiler. Çarşamba günü Meclis gensoruyu görüşmek için toplandı. Ulusal Birlik ve Yeni Halk Cephesi milletvekilleri hükümete güvensizlik oyu vererek Barnier hükümetini düşürdüler.
Dört saat süren gensoru görüşmelerinde Meclis’te grubu bulunan partilerin temsilcileri söz alarak partilerinin tutumunu açıkladılar. Sosyal Demokrat Yeni Halk Cephesi bileşenlerden Boyun Eğmeyen Fransa adına gensoru veren Eric Coquerel “Sayın Başbakan, bugün tarih yazıyoruz” diyerek sözlerine başladı “Siz çünkü 1962'de Georges Pompidou'dan bu yana hakkında gensoru verilen tek başbakan olacaksınız; ben çünkü bu gensoru önergesini taşıma onuruna sahibim" diye devam etti. Coquerel başbakana “bu durumun asıl sorumlusu olan Emmanuel Macron tarafından size aktarılan lanetin, yani gayri meşruluğunuzun kurbanı oldunuz.” dedi. Coquerel, sözlerini şöyle tamamladı: “Bugün bir yetkinin, Cumhurbaşkanının ölüm çanını çalıyoruz.”
İkinci gensorunun sahibi Marine Le Pen “Fransızları, özellikle de en savunmasızları, mütevazı emeklileri, hastaları, çalışan yoksulları, yardım edilemeyecek kadar zengin olduğu düşünülen ama vergi sopasından kaçamayacak kadar yoksul olan Fransızları rehin alan” bütçeyi reddettiklerini söyledi. Ulusal Birlik Grup Başkanı “En kötü politika böyle bir bütçeyi, böyle bir hükümeti ve böyle bir çöküşü gensoru konusu yapmamak olurdu.” dedi.
Cumhurbaşkanı Macron’un partisi Renaissance’ın Genel Başkanı ve önceki Başbakan Gabriel Attal Ukrayna ve Orta Doğu'daki savaşlar gibi küresel krizler ve Çin'in “agresif ekonomi politikası” karşısında “Fransa'nın istikrara, dünyanın da istikrarlı bir Fransa 'ya ihtiyacı var” diyerek milliyetçi ve sosyal demokratların birlikte güvensizlik oyu vermesini kınadığını söyledi. Attal “Fransız siyaseti hasta ve Fransızlar panzehri ne aşırı solda ne de aşırı sağda bulabilecekler” dedi ve “ülkenin çıkarına olduğu için hükümeti desteklediklerini” açıkladı.
YILDA 60 MİLYAR AVRO BORÇ FAİZİ ÖDÜYORUZ
Meclis’te bulunan grupların başkanları gensoru ile ilgili tutumlarını açıkladıktan sonra söz alan Başbakan Barnier, hükümetinin Sosyal Güvenlik Finansman Yasa Tasarısını savunarak, tasarının bir “kemer sıkma bütçesi” olmadığını belirtti. Kendisinin de bu tasarıyı “ Kesinlikle mükemmel olmadığını ” kabul ettiğini ifade etti. “Fransa’nın 3 trilyon 200 milyar avro kamu borcunun olduğunu ve yılda 60 milyar faiz ödendiğini” belirterek hükümetin düşürülmesiyle bu gerçeğin değişmeyeceğini” söyledi. Başbakan sözlerini şöyle sürdürdü: “Güvensizlik oyu, ülke bütçesinin muhtemelen yılsonundan önce kabul edilemeyeceği anlamına gelecektir… Başbakan özellikle yeni polis ve askeri personel alımı ve çiftçilerin emekli maaşları ve katkı paylarının iyileştirilmesine yönelik tedbirler olmak üzere “beklenen bazı tedbirlerin finanse edilemeyeceğini” de sözlerine ekledi.
Bugüne kadar 100’ün üzerinde hükümetlere gensoru önergesi verildi ama hiç birinde hükümetin düşmesi sağlanamadı. En son 1962 yılında General Charles de Gaulle döneminde Georges Pompidou hükümetine verilen gensoru ile hükümet düşürülmüş ve De Gaulle Meclis’i feshetmiş ve genel seçimlere gidilmişti.
MACRON: İSTİFA ETMİYORUM, YENİ BİR BAŞBAKAN ATAYACAĞIM
Yaşananlardan sonra gözler Cumhurbaşkanı Macron’a döndü. Yeni bir başbakan mı atayacak yoksa bir teknokrat hükümeti mi kuracak? Macron’un Meclis’i yeniden feshedebilmesine daha 6 ay var. Bu da 6 ay boyunca yeni bir hükümet kurulsa da Fransa’da hükümet krizinin süreceği anlamına geliyor. Diğer seçenek de Macron’un istifa etmesi.
Gensoru ile hükümetin düşürülmesinden sonra Macron perşembe akşamı yaptığı televizyon konuşmasında son noktayı koydu: “İstifa etmiyorum, yeni bir başbakan atayacağım.” Sürekli istifa etmesinin gündeme getirildiğini söyleyen Macron “Demokratik yollarla bana tevdi ettiğiniz görev beş yıllık bir görevdir ve bu görevi sonuna kadar kullanacağım” dedi ve “Benim sorumluluğum devletin devamlılığını, kurumlarımızın düzgün işleyişini, ülkemizin bağımsızlığını ve hepinizin korunmasını sağlamaktır.” diye ekledi.
Barnier hükümetinin istifasını kabul ettiğini ve yeni bir hükümet kurulana kadar görevde kalmasını istediğini belirten Macron “önümüzdeki birkaç gün içinde” yeni başbakan adayının ismini açıklayacağını duyurdu.
Gensoru önergesi ile 2025 bütçesi de düştü. Cumhurbaşkanı “Aralık ortasından önce Parlamentoya özel bir yasa sunulacağı ve bu geçici yasanın Anayasamızda öngörüldüğü üzere kamu hizmetlerinin ve ülke yaşamının devamlılığını sağlayacağı” konusunda güvence verdi.
Cumhurbaşkanı Macron, yeni hükümetin Ocak 2025’te hazırlayacağı bütçeyi Meclis’e sunacağını, Meclis’teki dağılımın değişmediğini bütçenin Parlamento'da kabul edilmesi için çoğunluğa güvendiğini ekledi.
Macron son seçimlerde ortaya çıkan tablonun “yeni bir siyasi organizasyon” gerektirdiğini ifade etti ama içeriğine girmedi. Bilindiği gibi V. Cumhuriyet döneminde ilk defa Meclis’te bir parti ve cephe hükümet kurma çoğunluğu elde edilememişti. Fransız seçim sisteminde önce Cumhurbaşkanlığı seçimi ardından da genel seçimler yapılır. Seçimi kazanan cumhurbaşkanının partisi arkasına aldığı rüzgarla genel seçimlerde mutlak çoğunluğu elde eder ve kurulan hükümet Cumhurbaşkanına yakın olduğu için ülkeyi yönetmede bir sorun çıkmaz. Fakat bu kez Macron’un Meclis’i feshetmesi yapılan erken seçimde sosyal demokrat blok oylarını korurken milliyetçi Ulusal Birlik’in birinci parti durumuna gelmesi istikrarlı bir hükümet için dengeyi bozdu.
İki turlu çoğunluk sisteminin özellikle ikinci turda yapılan pazarlıklar ve ittifaklardan dolayı haksızlıklara yol açtığı, birinci turda en çok oy alan adayın ikinci turda diğer iki adayın ittifak ederek birini çekilmesiyle birinci turun galibi olan adaya haksızlık yapıldığı tartışmaları çoğaldı. Bunun için dar bölgeli nispi temsil sistemi tartışılıyor. Acaba Macron “yeni bir siyasi organizasyon gerekli” derken bunu mu kastediyor bilmiyoruz.
Süreç Macron’un Meclis’i feshetmesiyle başladı
Cumhurbaşkanı Macron’un partisi 9 Haziran’da yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldığı ağır yenilgi almıştı. Macron aynı günün akşamı Meclis’i feshederek erken seçim kararı aldı. Birinci turu 30 Haziran ikinci turu 7 Temmuz’da yapılan genel seçimlerde hiçbir parti ve cephe mutlak çoğunluğu elde edemedi.
Çoğunluğun sağlanamadığı Meclis 3 ayrı cepheye bölündü. Sosyalistlerin, Komünistlerin, Çevreciler ve Boyun Eğmeyen Fransa’nın oluşturduğu emperyalizmin sol ayağı sosyal demokrat Yeni Halk Cephesi 7 milyon oy ile 193 milletvekili ile birinci, Atlantik cephesinin sağ ayağı Cumhurbaşkanı Macron’un merkez sağ cephesi 6 milyon oy ile 168 milletvekilliğiyle ikinci ve Marine Le Pen’in milliyetçi Ulusal Birlik (RN) Cephesi 11 milyon oy ile 143 milletvekili çıkarmıştı. Atlantik cephesinin bu sağ ve sol ayakları siyasi açıdan ahlaki olmayan pazarlıklarla RN’ne karşı seçim ittifakları yaparak birbirlerinin adayına destek oldu ve milletvekili sayısı bakımından RN’i üçüncü sıraya ötelediler. Ama Meclis’te parti bazında oluşturulan gruplara baktığımızda RN 126 milletvekiliyle Meclis’te en çok milletvekiline sahip birinci parti oldu ve anahtar parti durumuna geldi. Cumhuriyetçiler ve diğer sağ 66 milletvekili alarak dördüncü sırada yer aldı ve Macron cephesi ile işbirliğine girdi.
GENSORU TEHDİDİ ALTINDA KURULAN AZINLIK HÜKÜMETİ
Sonuçların açıklanmasından sonra Gabriel Attal hükümeti istifa etti. Macron yeni hükümet kurulana kadar Attal’dan devam etmesini istedi. Fransa 2 ay hükümetsiz kaldı. Fransa, 1958 Anayasası ile başlayan 5. Cumhuriyet döneminden bu yana ilk defa böyle bir durumla karşılaştı. Cumhurbaşkanı Macron'un yeni Meclis’i bir yıl dolmadan feshedemediği için gensoru tehdidi altında bir azınlık hükümeti kurmaktan başka bir seçeneği bulunmuyordu.
Macron Yeni Halk Cephesi’nin gensoru tehdidine karşı anahtar parti olan Ulusal Birlik Partisinin karşı çıkmayacağı bir Başbakan atamalıydı. Böylece Ulusal Birlik ile birkaç konuda uyumlu politikalara sahip Michel Barnier’i tercih etti. Bu uyumu şuradan anlıyoruz: Barnier 2022 Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki adaylığı öncesi “Patriotes et Européens” (Vatanseverler ve Avrupalılar) adlı bir düşünce kuruluşu kurmuş ve başkanlığını yapmıştı. Barnier, “ulusal egemenlik, özellikle de ekonomik egemenlik konularını gündeme getiriyor, stratejik sektörleri desteklemek için bir egemen varlık fonu ve araştırma kredilerinin iki katına çıkarılmasını” öneriyordu. Ulusal Birlik açısından daha da önemlisi Barnier’nin Göçmenler ile ilgili tutumuydu. Öğrenciler ve sığınmacılar hariç olmak üzere, Avrupa Birliği'ne göç konusunda üç ila beş yıllık bir moratoryum istiyordu. Göçmenlerin aile birleşiminin titizlikle sınırlandırılmasını, yabancı öğrenci sayısının azaltılmasını, kamusal alanlarda ve üniversitelerde başörtüsünün yasaklanmasını savunuyordu.
‘MACRON’UN POLİTİKALARINI SÜRDÜRÜRSE DÜŞER’
Marine Le Pen yaptığı açıklamada Macron'un başbakanını seçerken RN'nin kriterlerini dikkate aldığını ifade etti. Özellikle de “Michel Barnier göç konusunda bizimle aynı gözlemi yaptığı görülüyor” dedi. Marine Le Pen, La Tribune Dimanche gazetesine verdiği röportajda “Sistematik gensoru RN'in ruh hali değil” dedi. Ama “bu hükümetin gözetim altında olacağını” ifade etti.
RN Genel Başkanı Jordan Bardella da TF1 kanalında yaptığı açıklamada yeni hükümet “Macronizmin yeni paravanı olur ve Emmanuel Macron tarafından yönetilen ve geçen temmuz ayında sandıkta çok ağır bir şekilde cezalandırılan politikayı sürdürürse, o zaman bu hükümet düşecektir” diye tehdit etti.
Ve öyle oldu. Hazırlanan 2025 bütçesi konusunda anlaşamadılar ve hükümete güvensizlik oyu verdiler.