Hükümet kuruldu ama gensoru kapıda

Macron’un Ulusal Meclis’i feshetmesinden bu yana 83 gün geçti. Fransa üç aya yakın bir zamandır seçimlerde çoğunluğunu yitirmiş ve istifa etmiş Gabriel Attal hükümeti tarafından yönetildi. Yeni Meclis’te hiçbir parti veya ittifak hükümet kurma çoğunluğunu bulamamıştı.

Fransa, 1958 Anayasası ile başlayan 5. Cumhuriyet döneminden bu yana ilk defa böyle bir durumu yaşıyor. Cumhurbaşkanı Macron'un yeni Meclis’i bir yıl dolmadan feshedemediği için gensoru tehdidi altında bir azınlık hükümeti kurmaktan başka bir seçeneği bulunmuyor.

Bunun için 5 Eylül’de Başbakan olarak son seçimlerde yüzde 5 oy alan Cumhuriyetçi partiden Michel Barnier hükümeti kurmak üzere görevlendirildi. Barnier 16 günlük bir aradan sonra nihayet yeni hükümeti açıkladı.

MUHALEFETTEN TEPKİLER GECİKMEDİ

Sosyal Demokrat Yeni Halk Cephesi Sağ Cephenin kuracağı her hükümete gensoru vereceklerini peşinen açıklamıştı. Cumartesi günü açıklanan hükümete ilk tepki “La France Insoumise” Boyun Eğmeyen Fransa Lideri Jean-Luc Melenchon’dan geldi. Melenchon “ne meşruiyeti ne de geleceği” olduğunu söylediği bu hükümetten “ bir an önce kurtulunması” çağrısında bulundu. Hükümetin “yeni Macronist felaket filminin oyuncu kadrosu” ve “ yasama seçimlerinin kaybedeni” olduğunu söyledi.

Sosyalist Parti Genel Sekreteri Olivier Faure ise bunu “demokrasiye hakaret” olarak değerlendirirken, Yeni Halk Cephesi tarafından başbakanlığa aday gösterilen Lucie Castets, “Bize bir uzlaşı hükümeti vaat edilmişti ama elimizde aşırı sağcı bir hükümet var. Demokrasi, bu gece bu kâğıt muallaklığının sona ermesiyle aşağılanmıştır” diyerek tepki gösterdi.

LE PEN’DEN YENİ HÜKÜMETE VİZE YOK

Ulusal Birlik (RN) Grup Başkanı Marine Le Pen X’de yaptığı paylaşımda, Fransızlar “geçen Haziran'da dile getirilen değişim ve dönüşüm arzusundan çok uzakta, yeniden düzenlenmiş bir hükümetle baş başa kaldı” dedi. Ve şöyle devam etti: “Bu geçiş hükümeti, yasama seçimleri sırasında kurulan doğal olmayan ittifakların yarattığı bataklığın bir sonucudur.”

Ulusal Birlik Genel Başkanı ve Avrupa Parlamentosu Vatanseverler Grubu Başkanı Jordan Bardella yeni hükümet için “geleceği yok” dedi. Bardella “bu ‘yeni’ hükümetin Macronizmin arka kapıdan dönüşüne işaret ettiğini… Bu nedenle geleceği olmayan bir hükümet olduğunu” ifade etti.

5. CUMHURİYETİN EN KRILGAN HÜKÜMETİ

Bugüne kadar, yeni seçilen Cumhurbaşkanının partisi hemen sonra yapılan genel seçimlerde de çoğunluğu alır ve hükümeti kurardı. Macron’un ikinci defa seçildiği 2022 seçimlerinde partisi hükümet kurma çoğunluğunu bulamamış ve Cumhuriyetçilerin desteği ile bir azınlık hükümeti kurmuştu.

Muhalefetin gensoru ile hükümeti düşürme çoğunluğu olmadığından hükümet, Macron’un Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldığı ağır yenilgi sonucu Meclis’i feshetmesine kadar sürdü. Fransa’da hükümet krizi aslında 2022’den bu yana sürüyordu.

Son genel seçimlerde hiçbir parti ve ittifak 289 olan hükümeti kurma çoğunluğuna ulaşamadı. Meclis üç cepheye bölünmüştü; Sosyalistlerin, Komünistlerin, Çevreciler ve Boyun Eğmeyen Fransa’nın oluşturduğu emperyalizmin sol ayağı sosyal demokrat Yeni Halk Cephesi 7 milyon oy ile 193 milletvekili ile birinci, Atlantik cephesinin sağ ayağı Cumhurbaşkanı Macron’un merkez sağ cephesi 6 milyon oy ile 168 milletvekilliğiyle ikinci ve Marine Le Pen’in Milliyetçi Ulusal Birlik (RN) Cephesi 11 milyon oy ile 143 milletvekili çıkarmıştı.

Ama Marine Le Pen’in Ulusal Birlik partisi hariç diğer iki cephe kendi içinde birlik değil; adeta bir yamalı bohça görünümünde. Ve nihayetinde Meclis'te her parti kendi grubunu oluşturdu. Böylece Meclis 11 grup ve bağımsızlardan oluştu.

Atlantik cephesinin bu sağ ve sol ayakları siyasi açıdan ahlaki olmayan pazarlıklarla RN’ye karşı seçim ittifakları yaparak birbirlerinin adayına destek oldu ve milletvekili sayısı bakımından RN’yi üçüncü sıraya ötelediler. Ama Meclis’te parti bazında oluşturulan gruplara baktığımızda RN 126 milletvekiliyle Meclis’in en çok milletvekiline sahip birinci parti durumuna geldi.

HÜKÜMETİN GELECEĞİ ULUSAL BİRLİK’E BAĞLI

Macron yeni kurulacak azınlık hükümetinin bir gensoru ile düşürülme tehlikesi olduğunu ve bunun ancak birinci parti olan Ulusal Birlik’in yapacağını bildiğinden, Marine Le Pen’in karşı çıkamayacağı bir başbakan atama arayışına girdi ve Başbakan olarak Le Pen ile birkaç konuda uyumlu politikalara sahip Michel Barnier’i tercih etti.

Barnier, ulusal ve ekonomik egemenlik, göç ve yabancılar konusunda Le Pen’e yakın bir programı savunuyordu. Dolayısıyla Barnier’e otomatik olarak gensoru vermeyeceklerini, hükümet üyelerinin oluşmasını bekleyeceğini ve hükümetin açıklayacağı programı takip edeceklerini açıklamıştı. Bunun üzerine Fransız basını Macron’un Le Pen’in olurunu alarak Barnier’i başbakan olarak atadığı değerlendirmesinde bulundu.

Aynı zamanda, RN Genel Başkanı Jordan Bardella başbakan atamasından sonra TF1 kanalında yaptığı açıklamada yeni hükümet “Macronizmin yeni paravanı olur ve Emmanuel Macron tarafından yönetilen ve geçen Temmuz ayında sandıkta çok ağır bir şekilde cezalandırılan politikayı sürdürürse, o zaman bu hükümet düşecektir” diye tehdit etti.

Ulusal Birlik, yeni hükümet üyeleri açıkladıktan sonra tutumunu değiştirdi ve sert bir tavır aldı. Yeni başbakan “tüm kesimleri kapsayan geniş tabanlı bir hükümet kuracağını ve hükümete her kesimden bakan almak istediğini” ilan etmişti. Ama görüldü ki bakanlar esas olarak Macron’un sağ cephe partileri ve Cumhuriyetçiler partisi üyelerinden oluşuyor.

GENSORU GÜNDEME GELEBİLİR

Meclis 1 Ekim’de açılacak. Gündemin en hassas konusu 2025 yılı bütçesi. Fransa, AB'deki en yüksek borç ve en yüksek kamu harcaması seviyelerine sahip. Yunanistan (yüzde 161.9) ve İtalya’dan sonra (yüzde 137.3) Fransa yüzde 110.6 borç oranıyla AB’nin en borçlu üçüncü ülkesi.

2023 yılında, tüm kamu idarelerinin konsolide borcu olan kamu borcunun faiz yükü 48.3 milyar avro ve banka masrafları dahil 50,1 milyar avro, yani kamu gelirlerinin yüzde 3,3'ü ve GSYH'nin yüzde 1,7'sidir.

Hükümetin önündeki diğer zorluk bir önceki hükümet döneminde yasalaşan erken emekli yaşının 62’den 64’e çıkarılması konusudur. Hem Sosyal Demokratlar hem de Ulusal Birlik bu yasanın iptalini savunuyor.

Marine Le Pen yasanın iptali için halk oylamasını önerirken, yeni başbakan yasanın temellerine dokunmadan görüşmeye açılabileceğini söylüyor. Rusya’ya uygulanan yaptırımlar sonucu ortaya çıkan enerji krizinin yol açtığı artan enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik, sosyal hakların kısıtlanması göç krizi ve yabancılar da diğer sorunlardır.

Bir azınlık hükümetinin bütün bu sorunların üstesinden gelmesi zor görünüyor. Kıyamet, bütçe ve emekli reformu görüşmelerinde kopacak ve gensoru gündeme gelecektir. Sosyal Demokratlar her türlü gensoru vereceklerini açıkladı. Eğer Ulusal Birlik de onaylarsa hükümet düşecektir.