Hükümet neden Kuzey Irak’a girmiyor?-(TAMAMI)
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Prof. Haluk Koç, ana muhalefet partisi içindeki önemli gerçekleri 5 Ağustos’ta yaptığı basın toplantısında cesaretle ortaya koyan cesur bir milletvekili. Prof. Koç, etraflı konuşmasında Türkiye’nin genel meselelerinden ayrı olarak, Suriye ve Türkiye’nin dış politikasının aksaklıklarını da vurguladı. Gönül isterdi ki; şimdi bir bölümün özetini vereceğimiz konuşmayı basın karşısında Kemal Bey yapsaydı ve CHP’nin kurumsal görüşünü Prof. Koç gibi cesaretle iktidarın yüzüne söyleyebilseydi.
Kerkük’te reklam molası!
Prof. Koç şunları söyledi; “...Değerli arkadaşlarım, vicdanı olan herkes şunu düşünmeli, Kerkük’te 2004’de, 2005’de Telefer’de, Kerkük’te nüfus demografik zorla değiştirilirken, tapu kadastro kayıtları yakılırken Türkmen kardeşlerimizle ilgili, hükümetin hiç sesi çıkmadı. Bu süreçlerde Kerkük diye bir bölgenin olduğunun farkına varmadılar şimdi iç kamuoyundaki belirli görüşleri yatıştırmak için Erbil ziyareti arasına Kerkük’te reklam molası aldılar. Evet, Sayın Başbakan’ın görevlendirdiği Sayın Dışişleri Bakanı’nın çok açık bir şekilde yaptığı Kerkük ziyareti Erbil ziyareti bir reklam molasıdır. Bu kadar açık. Vakti zamanında sesi çıkmayanlar, Kerkük ağlarken, Kerkük kanarken olayı görmezden gelenler bugün Kerkük’e bir ziyaret gerçekleştirip, basma kalıp demeçlerle Türkiye’deki iç kamuoyuna güya bir mesaj verme gayretindeler.
Sormak geliyor içimden; acaba Kerkük’ü bugün mü hatırladı Sayın Dışişleri Bakanı? Sayın Başbakan’a bir şey demiyorum. O zaten biraz bunalmış vaziyette. Yüz ifadesinden, fizik görüntüsünden de oldukça yorgun olduğu çok açık. “
Haluk Koç sonra gazetecilerden soruları aldı, ama kimse hükümetin neden hala kendisine verilen Kuzey Irak’a girebilme yetkisini kullanmadığını sormadı.
Eşkiya ininde basılır
Meclis içinden ve dışından hiç kimse sormuyor ki “size verilen yetkiyi kullanarak neden Kuzey Irak’a girmediniz, buna kim mani oluyor?”
Aslında bilinmeyen ama söylenmesi AKP iktidarınca suç sayılan bir nedenden ötürü hoşa gitmeyen bir soru!
ABD o yetkinin verildiği zamanda aynı stratejiyi izlemiş ve Kuzey Irak’a girilmesini önlemişti. Hatta o karda kışta yapılan askeri harekatı idare eden -şimdi emekli- Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ABD’li bir bakanın “İşte buraya kadar. Geri dönün” talimatı üzerine askerlerini oradan çekmişti. O Genelkurmay Başkanı gitti, yerine gelen Genelkurmay Başkanı, bırakın Kuzey Irak’a girmeyi Genelkurmay’ın kozmik odalarına girilmesine, bugün 55 general ve amiralin emekliye sevk edilmesiyle sonuçlanan tasfiyeye bile izin vermişti. Şimdi PKK’nın, bir zamanların dost ülkesi Suriye’nin kuzeyinden Irak’ın kuzeyine akarak- boş hayal ama- TSK’yı sıkıştırmak istemesine tanık olmaktayız. Yine kimse sormadı ki:
“-Sayın iktidar, ya da Haluk Koç’un tabiriyle “Beşar Esat’ın kankası Sayın Başbakan” neden hala Kuzey Irak’a girmek yerine Suriye’nin üzerine saldırma görevini üstleniyorsunuz?”
Kararlılık kahramanların işidir
15 gündür PKK’nın pek çok askerimizi şehit ettiği bu olayın temelinde yatan asıl neden Suriye’nin kışkırtması değil, siyasi iradenin eşkıyayı ininde bastırmak yolunu seçmemiş olması değil midir? Cesaret ve kararlılık, bağımsızlıktan geli, kararlılık ise kahramanların işidir.
Sayın Başbakan’ı anlamamak mümkün değil! Başbakan bir taraftan kendisiyle telefonda konuşan ve masa altından beyzbol sopası gösteren Obama’nın, öbür taraftan 11 Ağustos’ta Türkiye’ye gelecek bayan Clinton’un ağır baskısı altında. Bu durumda elbette ana muhalefete Meclis’i toplantıya çağırmak düşerdi. Geç bile kalındı ancak dün de yazdığım gibi Meclis Başkanı Sayın Çiçek Ululemr’in işaretini alıp Meclis’i toplantıya çağıracak mı, ya da çağıracak ama AKP ve MHP oyları Meclis’in çalışması için gerekli sayıyı yaratmamak için beklenen çabayı gösterecekler mi?
Kuşkunuz olmasın!