Hükümet’in ekonomideki hayalciliği
Cumhurbaşkanı, Hükümet ve ekonomiyi yönetenler hâlâ işin ciddiyetini kavramış gözükmüyorlar. Ya da ekonomik krizin derinliğinin farkındalar ama siyaseten gerçekçi olmayan tablo çizip hedefler koyuyorlar.
SORUN EKONOMİK YAPIDA
Şunu anlamamız gerekir. Yıllardan beri oluk oluk gelen sıcak paraya ve kolay alınan dış borca dayanan savurgan bir tüketim ekonomisi yapısı ile kaçınılmaz biçimde krize girecektik. Para bolken çok harcadık, ekonomide sahte canlılık yarattık ve bunun büyüsüne kapılarak dünyanın 17. büyük ekonomisi diye böbürlendik.
Sorun, katma değer yaratan üretime dayanmayan, ithalat ara ürünlerini işleyerek ihracat kazancı elde eden, çılgınca tüketen ve başkasının parası ile düğün dernek yapan bir ekonomik yapımızın olmasıdır.
Tasarruf etmeyen, tarım ve turizmde kalkınmanın finansmanını sağlayacak olanaklara sahipken cari açık veren, yani sürekli dışarıya borçlanan bir ekonominin iflah olması mümkün değildi. Deniz bitince tüm gerçekler ortaya çıktı.
Ama bakıyoruz ki hâlâ hayaller üretiyoruz.
HAYALLER
Merkez Bankası (MB) Başkanı'nın değişmesi, MB’nin araçları kullanma bağımsızlığının yok edilmesi, MB’sını Cumhurbaşkanına bağlı bir devlet dairesi gibi düşünülmesi ve tek başına faizlerin inmesinden medet umulması hayallerden birisi.
IMF ile hiçbir zaman defteri açmayız, demek hayallerin büyüğü. Dış kaynak bulmak için ya üretim ekonomisine geçeceksin ve güven verici bir plan ve programla dünyaya mesaj vereceksin, ya da IMF-ABD-Batı (alacaklılar) ile uzlaşacaksın. Alacaklıların ağzının içine baktığı yer ise IMF.
Üçüncü hayal: faizler inerse ekonomik kriz sona erer. Enflasyon düşer. İş dünyası hemen yatırımlara başlar. Reel sektör kaynak sorununu çözer. İşletmelerin bırakın yatırım yapmalarını günü kurtarmaya mecalleri kalmamış. Nakit darboğazında inim inliyorlar. Faizler inerse yeni kredi alıp borcunu ödeyecek. Yani borcu borçla ödeyecek.
Cari açık nasıl vermem, diye çareler aramak yerine dolar-faiz-enflasyonda takılıp kalmak hayallerin en büyüğü.
VERGİLER VE ZAMLAR
Uygulanan ekonomik modelin yarattığı büyük kaynak açığını vergi oranlarını yükselterek, mal ve hizmetlerin fiyatına zam yaparak gidermeyi düşünmek ve bunun çare olduğunu sanmak da hayallerin zirve yapması demek.
Emlak vergileri artırılıyor. Belediye gelirlerinin artırmak için yasal düzenlemeler yapılacak. Gayrimenkul alım satım bedelleri ve kazançlarının vergileme sistemi daha fazla vergi almayı sağlayıcı biçimde değiştiriliyor.
Bunlar hiçbir işe yaramaz.
ALİ BABACAN DÜZELTEBİLİR Mİ?
Yıllardan beri ekonomiyi yönetenler yani bu hale getirenler, Cumhurbaşkanını yönlendirenler şimdi yeniden sahnede. Biliyoruz ki Ali Babacan ve Mehmet Şimşek uluslararası mali kuruluşların dediği programı uygulamadı mı, aşırı borçlanma onların döneminde olmadı mı? İyi teknisyen olmak yanlış ekonomik anlayışla hareket etmeyi engellemiyor. Çünkü onlar "paracı ekonomi” ye inanıyorlar.
Ali Babacan, Mehmet Şimşek demek dış kaynak bulmak, borçlara çeki düzen vermek, sıcak para gelişini sağlamak ve hastayı ameliyat değil ilaçla tedavi etmek demektir.
Parti kurup kurmamaları ayrı bir tartışma konusu. Ona girmiyoruz. Ama ekonomiyi bu hale getirenler önce bunun bir hesabını vermeli ki halka söyleyecekleri bakımından yüzleri olsun.
SAĞDUYULARA SESLENİYORUZ
Ey yeni Merkez Bankası Başkanı, ey Hazine ve Maliye Bakanı, ey Ticaret Bakanı, ey TÜİK, ey TOBB, ey Cumhurbaşkanı'nın etrafını çevreleyip ona hayaller kurduran danışmanlar, ey kimse kim!
Ne olursunuz sağduyunuzu harekete geçirip durumun vahim olduğunu, ancak gerçekçi çözümlerle bu krizden çıkılabileceğini ve bunu sağlayacak enerjinin bu topraklarda ve Türk milletinde var olduğunu görün. Ne olursunuz ayağınız yere bassın!
Ne olursunuz, korkuyu üstünüzden atıp güzelce bir silkelenin…