İBB’nin borçla imtihanı
Gün geçmiyor ki İstanbul’da bir metro durağında yürüyen merdiven arızalanmasın. Metrobüsler, otobüsler sık sık arızalanıyor ve bakımsızlıktan dökülüyor. Dünyanın dört bir yanından milyonlarca turistin ziyaret ettiği güzel İstanbul’umuzun toplu ulaşım araçları ve metro durakları pislik içinde. Kaldırımlara yürümek için döşenen parkeler o kadar kalitesiz ki döşendikten birkaç ay sonra kırılmaya başlıyor. Eğri büğrü, çukurlu, ‘içi su dolu bubi tuzaklı’ kaldırımlarda yürümeye mahkûm oluyoruz.
Diğer yandan şehrin trafiği tarihinde hiç olmadığı kadar yoğunlaşmış durumda. Bundan on yıl önce sadece bayram günlerinde gördüğümüz trafik yoğunluğu bugün hemen her gün yaşanıyor. Trafiği hafifletmeye yönelik nadir olarak atılan adımlar ise trafiği daha da kilitlemekten öteye gitmiyor. Beşiktaş Meydanı’nda yapılan düzenleme ve sonrasında yaşanan trafik faciası bunu tipik örneğidir. İstanbullular taksi bulmak için takla atar hale geldiler. İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetiminin başındaki CHP’nin beş yıllık karnesi çok kötü. Hizmet tarafında kısaca özetlediğim başarısızlıkları bir yana bırakalım, İBB’nin son beş yılda attığı bazı finansal durumuna kısaca göz atalım.
İBB PİYASANIN ÇOK ÜSTÜNDE FAİZLE BORÇLANMAYA MAHKÛM EDİLDİ
Sn. Ekrem İmamoğlu yönetime geldikten sonra Aralık 2020’de İBB tarihinin son 33 yılında görülmüş en büyük borçlanmayı gerçekleştirdi. 580 milyon avro tutarında yüzde 6,60 faizle 5 yıllık tahvil ihraç edildi. 4 metro hattının finansmanı için yapıldığı iddia edilen borçlanma AK Parti’den olumlu olarak devralınan bir not ve bilanço etkisiyle nispi olarak uygun sayılabilecek olan yüzde 6,60 oranıyla gerçekleşmişti. Zira aynı dönemde 5 yıllık hazine tahvillerinin getirisi yüzde 5,10 civarındaydı. Yani İBB, hazineden daha yüksek faizle borçlanmıştı. Bu borçlanma gerçekleşirken Sn. İmamoğlu hükümetin finansman konusunda engeller çıkardığına ve daha çok borçlanmanın önüne geçtiğine dair yoğun kara propaganda yapmıştı. Hükümetin yaptığı açıklama sonrasında İBB’nin merkezi bütçeden aldığı payın tarihi yüksek seviyelere ulaştığı ortaya çıkmıştı. Ayrıca İBB’ye merkezi bütçeden sağlanan bütçenin on bakanlığın bütçesinden daha fazla olduğunun altını çiziyorum. Buna ek olarak İBB’nin daha sonraki yıllarda kolaylıkla yaptığı yüklü miktarlı borçlanmalar kara propagandayı çürütmüş oldu.
İBB’NİN FİNANSAL YÖNETİMİ TEL TEL DÖKÜLÜYOR
İBB’nin bir sonraki borçlanması 2022’de oldu. 305 milyon dolar tutarında ihraç edilen 5 yıllık tahvil yüzde 10,75 gibi fahiş bir faiz oranıyla gerçekleşti. Yapılan borçlanmanın tutarı 305 milyon dolar. Karşılaştırma adına, aynı dönemde 5 yıllık hazine tahvilinin getirisi yüzde 8,24 seviyesindeydi. Gelelim Aralık 2023 tarihinde yapılan 715 milyon dolarlık ‘Yeşil Tahvil’ ihracına. Bu borçlanma 5 yıllıktır ve faizi yüzde 10,50 oranıyla gerçekleşmiştir. Buna karşılık devlet tahvillerinin oranı yüzde 8,50’dir. Görüldüğü üzere devlet tahvillerinin altında borçlanabilecek olan İBB, finansal olarak kötü yönetildiği için yüz milyon doların üstünde ek faiz maliyetine katlanmış oldu. Buna ek olarak yapılan borçlanmanın ‘hedge edilmemesi’ yani sigortalanmaması gibi başka bir skandalla karşı karşıyayız. Sn. İmamoğlu’nun Kasım 2023’te yaptığı açıklamaya göre o tarihe kadar kur zararı 62 milyar TL oldu. Liyakati dillerinden düşürmeyen mandacı ve neoliberal zevat buna da sesini çıkarmadı ve başlarını başka yöne çevirdi.
NEDEN SEÇİM AREFESİNDE BORÇLANILIR?
Son olarak seçim yaklaşırken apar topar yapılan bir borçlanma girişimi var. Londra merkezli Banc Trust isimli küçük bir yatırım bankasına yetki verilerek başlatılan girişim Lüksemburg’ta kurulu Emtrust ve Türkiye’de kurulu Bosphorus Finance’in desteğiyle sürdürülüyor. Borcun büyüklüğü 225 milyon dolardır ve beklenen faiz oranı yüzde 10’lardadır (Bilgi, İş Yatırım’ın Finansal Kuruluşlar Müdürlüğü’nden alınmıştır). Benim ve meslektaşlarımın anlamadığı şey şudur; neden seçim yaklaşırken apar topar bu büyüklükte bir borçlanmaya gidiliyor?
İMAMOĞLU DÖNEMİNDE İKİ KEZ NOT KIRILDI
Ve son olarak uluslararası derecelendirme şirketlerinin İBB’ye verdiği notlara bakalım. Batının yoğun desteğini alan CHP’nin yönetimindeki İBB’nin notu iki defa indirildi. Fitch İBB’nin BB notunu 19 Temmuz 2019’da BB-’ye düşürdü. İkinci not düşüşü 21 Şubat 2022 tarihinde gerçekleşti; İBB’nin notu B+’ya düşürüldü. Hemen her gün Türkiye’nin kredi not ve CDS’ler hakkında kara propaganda yapan mandacı ve neoliberal ekonomistler ‘nedense’ bu not düşüşlerini görmezden geldiler. Batının yoğun desteğine rağmen CHP yönetimindeki bu not düşüşleri beceriksizliğin ve liyakatsiz kadroların varlığının açık bir kanıtıdır. Anlaşılan odur ki İBB’nin finansal durumundaki bozulma göz ardı edilemeyecek kadar ciddidir. 2019-2023 tarihleri arasında avro bazında borç artışı yüzde 60’a yaklaştı. Buna rağmen her gün Türkiye’nin borcunu ağızlarına sakız yapan neoliberal ekonomistler bu konuyu da görmezden geldiler.
HALKÇI BELEDİYECİLİK GİTTİ YARI ZAMANLI BELEDİYECİLİK GELDİ
1980 öncesinde sınırlı imkanlar dâhilinde canla başla gecesini gündüzüne katarak çalışan başkanlarıyla ve kadrolarıyla bilinen CHP’nin halkçı belediyeciliği bugün yerini keyfe keder çalışan, liyakatin olmadığı, arpalığa dönmüş bir belediyecilik anlayışına yerini bırakmıştır. İşin en vahim tarafı şu; önceki seçimde olduğu gibi belediyelerde terör örgütü PKK’nın aparatı olan DEM Parti ile ‘kent uzlaşısı’ adı altında zımni anlaşma yaparak seçim faaliyetinin yürütülmesi ve PKK/DEM’lilere çok sayıda belediye başkanlığı ve meclis üyeliği koltuğunun garantisinin verilmesidir.
ŞANLI İSTANBUL’A VİZYON SAHİBİ VE ÇALIŞKAN BİR BAŞKAN YAKIŞIR
Yüzlerce yıl Osmanlı İmparatorluğu’na başkent olmuş bu güzel şehrimize vizyon sahibi ve çalışkan bir başkan gereklidir. İstanbul’un bu spontane başıboş haline bir son verilmelidir. Dünyanın büyük şehirleri arasında yükselen yıldız olan İstanbul’un yarı zamanlı çalışan, siyasi kariyer peşinde koşan zihniyetten kurtulması elzemdir. Siyaset hayatında İBB Başkanlığı’nın Cumhurbaşkanlığı’na giden yol olduğu bir gerçektir. Ancak Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın başarısı tesadüf değildir. Kendisi sınırlı imkanlarla belediye başkanlığı döneminde taraflı tarafsız herkesin takdirini toplayan hizmetler yapmış, İstanbul’un yeniden doğmasını sağlamıştır. Sn. Ekrem İmamoğlu’nun beş yıllık İBB dönemi büyük bir fiyasko olduğuna göre kendisinin siyasi kariyer yolculuğunun sonuna yaklaşıldığını söyleyebilirim. İmamoğlu vakası yıllar sonra sahada kendini ispat etmeden sadece algı yönetimiyle iş yapmaya çalışanların uzun vadede nasıl yok olduklarını gösteren ibretlik bir vaka olacaktır. Seçmenin geçen seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de ideolojik tercihlerini bir yana bırakarak hizmeti ön planda tutan adaylara yönelmesi sürpriz olmayacaktır. Bu vesileyle 7 yıl Eyüp Sultan/ Alibeyköy’de belediye başkanlığı yapan babam ‘Halkçı Necati’, ‘Efsane Başkan’ Necati Latifoğlu’nu vefatının sene-i devriyesinde rahmetle anıyorum. Alibeyköy, Eyüp Sultan, Bayrampaşa, Gaziosmanpaşa, Kemerburgaz ve Göktürk halkına verdikleri destek için teşekkür ederim. Kaynakça; https://www.fitchratings.com/entity/istanbul-metropolitan-municipality-80603602#ratings