İhracatın fayda ve zararları
Yazımın başında, hafta içinde Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür tarafından yapılan tarihi açıklama nedeniyle CKD’ni ve Genel Başkanı Sn. Oygür’ü tüm kalbimle kutlayarak başlamak istiyorum.
Şımarık, tanzimat aydını tiplemesi bir kısım aydın tarafından, asıl amaçları olmasa bile, ABD’nin açık yenilgisini gözlerden kaçırmak sonucuna varan, Taliban’ın geçmişte yaptıkları hatalı uygulamalar nedeniyle, Taliban adı altında mazlum Afgan halkını aşağılamalarına verilen en sert ve tarihi bir yanıt olmuştur.
***
Bugünkü yazımda, bir süreden bu yana ara ara, son zamanlarda sıkça bahsettiğim YEŞİL MUTABAKAT konusunda özellikle 2023 yılından itibaren ekonomimizi bekleyen olumsuz gelişmelerin nedenlerinden ihracata bağımlılığa değinmek istiyorum.
Biliyorsunuz, AB aldığı karar ile 2023 yılından itibaren; demir-çelik, bir kısım gübreler, alüminyum, çimento ve elektrik üretimi sektörlerinde Avrupa’ya yapılacak ihracatta Karbon İzi Vergisi adı altında yapılan ihracat konusu malın üretiminde kullanılan elektrik enerjisi miktarındaki karbon oranı kadar vergi alacaktır. 2023-2025 yılları arasında uygulanacak bu vergiler 2025 yılı sonrası için daha da genişletilerek uygulanacaktır.
***
Bu yazımda; “İklim Değişikliği” konusunda çok ciddi entrikaların olduğu, dünyada karbon salınımının neredeyse yüzde 90’ını yapan ülkelerin 10 adet olup, zaten bunlar eğer karbon salınımı iklim değişikliğine neden oluyorsa, bunların karbon salınımına önlem alırlarsa konunun rahatlıkla çözülebileceği gibi yerlere girmek istemiyorum. Türkiye’nin dünyanın toplam karbon salınımının yaklaşık yüzde 1’ine neden olduğu ve bunun tolere edilebilir olduğu konusuna da değinmek istemiyorum.
***
Bu yazıda üzerinde durduğum; İHRACATA DAYALI SANAYİLEŞMENİN ülke bağımsızlığına nasıl ciddi hasar verebileceği konusunu tekrar masaya yatırmak.
İhracat yapmak mutlaka doğru. İhracatın genel olarak ekonomiye ne faydası var denildiğinde aşağıdaki nedenleri sıralayabiliriz.
-İhracat yurt dışından refah seviyesini artıran gelir sağlar.
-İthalat yapmak için gereken, uluslararası ticarette kullanılan dövizi sağlar.
-İç ticaretin tıkandığı, sorun yaşadığı dönemlerde ekonominin sürekliliği açısından olumlu yedek pazar özelliği vardır.
Yukarıda saydığım nedenler doğrudur. Tekrar ediyorum, ihracata karşı değilim. Mutlaka yapılmalıdır. Benim karşı olduğum ekonomik yapınızın dayandığı temelin ihracat olmasıdır. Ne olursa olsun ihracat sonuçta bizi yanıltacak, dışa bağımlı hale getirecek sonuçlar doğuran bir uygulamadır.
***
Şimdi gelelim ihracatın zararlarına.
Sisteminizi ihracata dayandırdığınızda yurt dışına sattığınız malın fiyatını rekabetçi tutmak zorundasınız. İhracat fiyatını rekabetçi tutmak için malın fiyatına etki eden faktörleri denetim altında tutmak gerekir. Fiyat oluşumunda etken üç ana faktör vardır. 1- Hammadde 2- Enerji 3- İşçilik. İlk iki madde üzerinde etkili olmak çok güçtür. Oynayacağınız ana kalem işçilik ücretleridir. Yani genel olarak ihracat yapabilmek için işçilik ücretlerini baskı altında tutmak zorunda kalırsınız. Buna en güzel örnek tekstil sektörüdür. Bu sektörde çalışanlar genellikle sigortasız ve genellikle de asgari ücretin altında çalışırlar.
***
Şimdi gelelim yazı konusu ihracatın bence esas sorunlu ve zararlı yanına. EKONOMİNİZİN İHRACATA BAĞIMLILIĞI AYNI ZAMANDA DIŞA BAĞIMLILIKTIR.
Bunu rakamlarla açıklayalım.
TÜİK verilerine göre 2021 yılı Haziran ayı dahil toplam ihracatımız 104 milyar 944 milyon dolar. Bu ihracatın bize Karbon İzi Vergisi uygulayacak ve uygulaması gündemde ülkelere ihracat ve toplam içindeki payları ise şöyle.
Tablodan da görüleceği gibi Avrupa Birliği ülkeleri yüzde 41.8 + Diğer Avrupa Ülkeleri yüzde 13.5 + Kuzey Amerika Ülkeleri yüzde 7.1 = toplamda yüzde 62.4 ediyor.
Görüldüğü gibi ihracatımızın yüzde 62.4 oranında yaptığımız ülke grubu bize 1-2 yıl içerisinde yaptığımız ihracat karşılığında bir kısım ürünlere vergi uygulamaya başlayacak. Uygulanacak vergi tutarının bugünkü rakamlarla 2-4 milyar dolar arasında olacağı öngörülüyor.
Peki, bundan kaçmak için yapılması gereken nedir? Kömür, petrol, doğalgazdan enerji üretiminden vazgeçmek. Enerjimizin ne kadarını karbon salan kaynaklardan üretiyoruz?
EPDK Mayıs 2021 ayı itibarıyla üretilen elektrik enerjisinin kaynağına göre dağılımı tablosundan da görüleceği gibi elektrik üretimimizin karbon salınımı yapan kaynaklara göre üretimi; doğalgaz yüzde 29.07 + ithal kömür yüzde 14.43 + linyit yüzde 14.4 + taş kömürü yüzde 1.26 + asfaltit yüzde 0.86 + fuel oil 0.12 = toplamda 60.14 ediyor.
Tablodan da görüleceği gibi karbon salınımı yapan elektrik üretimimiz mayıs ayı itibarıyla üretimimizin yüzde 60’ı. Bu hacmi Avrupa ve Amerika’nın istediği şekle dönüştürmek büyük yatırım istiyor. Yani bu işin ucunda tekrar borçlanma görünüyor. Çünkü 1980 yılından bu yana üretim biçimimiz o kadar ihracata dayanmış ki bundan vazgeçmek çok zor.
Kendi iç pazarını esas alan, ihracatı da gerektiği ölçüde destekleyen, planlı ekonomi önümüzdeki dönemin olmazsa olmaz programı olarak bizi bekliyor.