İhracatta satış var ama para yok
İhracatçılar dertli. Aylardan beri döviz fiyatları enflasyon kadar artsın diye bekliyorlar. Böylece içerdeki maliyetleri kur ile dengeleyip dış pazarlarda rekabet gücünü koruyabilecekler. İhracatçı enflasyonla mücadelede döviz fiyatları seviyesinin etkisini de bildiğinden esasen bir minik çaplı devalüasyon yerine ayrı bir kur talep ediyor. Biz buna katlı kur diyoruz ve Aydınlık Gazetesi Yazarı Hakan Topkurulu yıllar önce bu öneriyi köşesinde dile getirdi.
KUR TARAFINDA PATLAMA OLUR MU?
Elbette Türkiye Mayıs 2023 öncesi dönemde değil. O zaman kur bir şekilde döviz satılarak baskılanıyordu. Oysa şimdilerde yurt dışından iyi kötü kaynak akışı hızlandığı için kur düşmesin diye Merkez Bankası'nın döviz aldığı dönemler oldu ve rezervleri güçlendirmek için bu politika devam da ediyor. Amerikan Merkez Bankası FED'den de faiz konusunda ılımlı mesajların gelmesi ile birlikte gelişen piyasalara kaynak akışının hızlanması beklenebilir. Bundan Türkiye de payını alır. O noktada kur tarafında bir çatlama patlama pek beklememek lazım. Peki ne olacak bu dış ticaretin hali?
ÇİN MODELİNİ ÖRNEK ALALIM
Bir defa artık herkes şundan emin; Türkiye ucuz iş gücü ve rekabetçi kurla dış ticaret gemisini yüzdüremez. Dünya artık o dünya değil. Türkiye artık Mısır ile Bangladeş ile değil Çin ve Avrupa ile rekabet etmeli. Dış ticaret kurgusunu ucuz emek ve rekabetçi kur yerine 21. yüzyıla göre kurgulamalı.
Bu noktada artık ham madde ve ara malına yüksek gümrük vergileri koymak yerine içerideki üreticiyi destekleyecek teşvik modellerini devreye almalı. Çin gibi bir üretim devini kendine örnek alarak yüksek katma değerli üretim için ikili işbirliklerini daha da derinleştirmeli.
Zamanda Çin modeli kalkınma deyince bir grup "Ucuz iş gücü ve rekabetçi kur" anlamıştı. Bunlar dünyaya tek bir pencereden bakıp devri ıskalayanlardı.
Bugün Çin'in elde ettiği başarının ucuz emekten değil verimlilikten geldiğini iktisatçı Prof. Dr. Sumru Altuğ makalelerinde ifade ediyor. Oysa ülkemizin esas sorunu yıllardır toplam faktör verimliliğinin sıfır olması.
ZARARINA SATIŞ YAPAN VAR
Bu yüzden bugünlerde enflasyonla mücadele programı hepimizin canını yakıyor. En çok da ihracatçı ağlanıyor. Hatta Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe, "Döviz fiyatı karpuzdan ucuz." diye bir Karadenizli olarak esprili bir gönderme yapıyor.
Geçen günlerde Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Aslan ile bir sohbetteydim. Adnan bey de çelik sektörü özelinde ihracatta hacim yani satış olsa da para kazanılamadığını söyledi. Yani görünürde ihracat artıyor olsa da ihracatçının kâr marjı yerlerde. Hatta bazı firmalar sırf çarklar dönsün diye bir yere kadar zararı göğüsleyerek, "Zarar çift haneye gelene kadar devam." stratejisini uyguluyor. Çünkü çarklar durursa istihdam biter. Çıkarılan işçinin yeri dolmaz, kaçan müşteri geri gelmez.
ÇELİK SEKTÖRÜ ÖNEMLİ
Bir dönem (2021) 23 milyar doları aşan Türkiye'nin çelik ihracatı 8 milyar dolar kayıp yaşadı. Temmuz 2024 itibarıyla çelikte son bir yıllık ihracat tutarı 15.9 milyar dolar seviyesinde.
Aslan, "İhracat kötü. Geçen seneye göre tonajda iyi ama fiyatta kötü. Pahalı kaldık. Herkes Çin'den mal alıyor. Bütün dünya çelikte zarar ediyor. Çin iç pazar durunca dışarıya yöneldi. İkinci yarıdan sonra dış pazar hareketlenir diye beklerken Çin'in devreye girmesi beklentilerimizi bozdu." bilgilerini verdi.
Çelik sektörü bir ülkenin sanayisinin omurgası konumunda. Bu yüzde çelik sanayisinde bir zafiyete müsade edilmemeli diye düşünüyorum.
RUSYA İLE İŞ YAPANI CEZALANDIRMAYIN!
ABD, AB ve Birleşik Krallık'ın yaptırım tehditleri yetmiyormuş gibi bir de Rusya ile ticaret yapan Türk işletmeleri bankalar cezalandırır oldu.
İstanbul Ticaret Odası Meclis Üyesi Musa Evin yazdı:
"Rusya'dan E... Bankası'na gelen ihracat bedellerinden yüzde 2 komisyon alıyor. Kapıyı yüzde 4'ten açıyorlar. İhracatçının ortağı mı bunlar? Ödemeler sadece ruble veya TL ile geldiğinden bankalar keyfi parite belirliyor. Rusya’ya yapılan ihracatların tahsilatında da büyük sorunlar var. Önceden kullanılan bankalar ve tahsilat kanalları artık çalışmıyor. Ruble transferlerinde komisyon ve fahiş kur uygulaması var.
"Piyasa fiyatının yüzde 4-5 üzerinden satış kuru veriliyor. Ruble hesaba düştüğünde dolar çevrilmek zorunda... TL'de ise banka firmanın hesaplarda çok yüksek miktarda vadesiz mevduat tutmasını istiyor ya da yüzde 4 komisyon istiyor. Avro ve dolar transferlerinde Rusya’ya yaptırım uygulayan ülkelerin muhabir bankaları kullanıldığından şu an işlem yapmak imkansız."
Türkiye, Batı korkusu yüzünden Rusya fırsatını kaçırdı diye düşünüyorum.