İki adam iki siyaset -(TAMAMI)

Siyasi tarih siyasi liderlerin sözleri ve yaptıklarından ötürü ya onları ödüllendirir ya da yerin dibine batırır.

Deniz Baykal -CHP’nin eski genel başkanı- yandaş medyanın pek görmediği tarihi bir konuşma yaptı. Görünen odur ki: Deniz Baykal’ın CHP’ye bakış açısıyla Kılıçdaroğlu’nun sözleri arasında bir benzerlik hiç ama hiç yok.

İP sözcüleri Baykal’ın o tarihi konuşmasını dinlediklerinde şöyle dediler: Bravo Baykal’a bizim söylediklerimizi söylüyor. Cumhuriyet’i ve onu yaratan Türk Milleti’nin özelliklerini anlatıyor.”

Aşağıda bu iki siyaset adamının sözlerindeki uyuşmazlıkları anlatmaya çalışacağız.

Öyle ki; birisi Müdafaa-i Hukuk’tan beslenmiş ve Atatürk ilkelerini benimsemiş, deneyimli bir siyaset adamı tarafından söyleniyor, diğeri ise, siyasi donanımdan, genel kültürden yoksun, şansı yüksek biri tarafından. İşte benim anlamakta güçlük çektiğim bu! Baykal nasıl oldu da Batı emperyalizminin kendisine alternatif olarak gösterdiği, bu ideolojisiz devlet memurunu, siyasi geleneklerine bağlı bir partiye alıp grup başkan vekili yaptı.

Kemal Bey ortak!

Somut örneklerle anlatalım.

Baykal diyor ki:

“Getirilen anayasanın üzerinde durmamız gereken temel noktadan biri de anayasadaki siyasi kimliktir. Yeni bir siyasi kimlik getirilmekte. T.C. Anayasası’ndan başlayarak devletin kimliğiyle ilgili maddeler, “Türk Milleti’ni ancak TBMM temsil eder. Türkiye’de din, ırk ayırt edilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese ‘Türk’ denir” der. 1961 Anayasası’nda ‘egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milletinindir, millet egemenliğini yetkili organlar eliyle kullanır.’ 54. Madde de, ‘Türk Devleti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türk’tür.’ 1982 Anayasası’nda egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milleti’nindir. Yetkili organlar eliyle kullanılır. Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türk’tür’ denilmektedir.”

2010’dan beri CHP’nin başına atanan Kılıçdaroğlu ise tam tersini söyleyerek partiyi yönetiyor. Onun için Türklük üst kimliktir, altında hangi kökenden olursa olsun Kürtler, Lazlar, Boşnaklar, Arnavutlar hepsi birer alt kimliktir ve bunların hakları verilmelidir. ‘Bunlar Cumhuriyet yönetiminin mağdurlarıdır(!)’ anlayışındadır. AKP’yle aynı anlayışı savunuyorsa, demektir ki; Kemal Bey bölünme anayasasına bu denli ortaktır.

Farkı anlayın!

Baykal, laiklik ve din konusunda diyor ki:

“CHP olarak din konusunda haksızlığa uğramaktayız. İnançlı kesimleri üzüntüye uğratan uygulamalar zaman, zaman olmuştur. ...CHP’nin inanç karşısındaki tavrı demokratik anlayışından, sosyal demokrat kimliğinden çıkar. İnanç insanoğlunun en önemli özgürlük alanıdır. Devletin bir din dayatmaya hakkı yoktur.”

Kılıçdaroğlu öyle düşünmüyor. Yıllarca T.C. için en büyük tehlikenin laiklik karşıtı cereyanlar olduğu MGK kararlarıyla ilan edilmiş bulunmasına karşın, O bu ülkede “İrtica diye bir şey yoktur“ diyor ve yanına Fethullah Hoca hayranlarını toplamakta sakınca görmüyor.

Gelelim bizi bu hale getiren, neredeyse kardeş kavgasına neden olacak AB aşkına. Bu konuda bakınız Baykal ne diyor: “Başka bir yalanda AB’dir. 2004 yılında Ankara Antlaşması’na imza atılacağı zaman ‘sakın imzalamayın’ dedik. Ama imzaladılar. Büyük AB yalanı herkesi kandırdı.”

Eski CHP Genel Başkanı, “Kimsenin CHP’ye en küçük bir leke kondurma ihtimali olmamıştır” diyordu. Kılıçdaroğlu CHP’nin hepsi birer asker olan kurucularıyla ilgili geçmişini sorgulamaya ve TSK’nın eritilmesine karşı çıkmıyor. Baykal Silivri yalanına da çok şiddetle karşı çıkıyor.

İşte tüm bunlar bu iki siyaset adamından ikincisinin CHP’yi iki parçalı hale soktuğunun bir kanıtıdır. Birisi ulusalcılığı ve Atatürk’ün bölünmez bir bütün olarak kurduğu üniter yapıyı savunuyor, diğeri hala masada siyaset yaptığını sanarak, kurnazlıkla yardımcı eş başkanlığına hazırlanıyor.

Farkı hala mı anlamadınız?

Ey Cumhuriyeti kuran CHP tabanı?

Yakın gelecekte, AKP’nin federal devlet anayasasında tuzunuz olduğundan utanmayacak mısınız?

Baykal solda bütünleşme hareketi için ilk hamleyi yaptı.

Şimdi vebal sizin omuzlarında.