İki aday tek 'vizyon'

Cumhurbaşkanı adaylarını onaylama işi 10 Ağustos'ta. Üç adaydan ikisi "vizyon belgesi"ni kitap ve kitapçık olarak yayımladı. Bir adayın ise konuşmaları ve tanıtım malzemesi var.

AKP adayı Erdoğan'ın vizyonu Yeni Türkiye, HDP adayı Demirtaş'ın vizyonu Yeni Yaşam. Vizyonların adları gibi içerikleri de çok benzer. Öyle ki, iki vizyon adeta tek başlıkta toplanabilir: Yeni Türkiye Yaşamı!

Yeni Anayasa yapılması kaçınılmazdır.

Çözüm süreci sürdürülecektir.

Her türlü "tekçilik" ortadan kaldırılacaktır. Ulusal devlet ve laik devlet sona erecektir.

Farklılıklar temeldir. Çoğulculuk esastır. Yeni demokrasinin kurucu taşı bireyler değil, sosyal (etnik) ve kültürel (dinsel) farklılıklar unsuru olacaktır.

Laiklik özgürlükçü olmalıdır; yani devlet din üzerindeki yönetim/denetimini terk edecektir.

Devlet küçültülecektir; milletin / halkın hizmetkarı konumuna çekilecektir.

TEKÇİLİK GİDECEK ÇEŞİTLİLİK GELECEK

Yeni Anayasa'yla ilk yıkılacak olan Türk vatandaşlığı kurumu. Bunu, sosyal ve kültürel farklılıkları eşitleştirmek ve özgürleştirmek için zorunluluk sayıyor.

İkilinin ortak vizyonu, 1923 Ruhu'nu ve 1924 Anayasası ile kurulan Cumhuriyeti Eski Türkiye Yaşamı sayıyor. Her ikisi de 1920 Ruhu ile 1921 Anayasası'nı temel almayı seviyor. Yani Türk vatandaşlığı kurumunun anayasaya girmediği; saltanat ile hilafetin varlığını sürdürdüğü; Cumhuriyet'in kurulmadığı; Lozan'ın henüz imzalanmadığı; üniter yapının henüz inşa edilmediği zamanları makbul sayıyor. Ortak vizyon, 1923 Ruhu'nu tek-biçimci olmakla suçluyor. Bireysel haklara dayalı yurttaşların eşitliğini kuran ulusal devleti reddiyeci, inkarcı, asimilasyoncu, hatta imhacı ilan ediyor. Uluslaşmayla sosyal farklılıkların yani etnik grupların; kültürel farklılıkların yani dinsel grupların baskılandığını ileri sürüyor. Bu "baskı"nın [ulusal yapının] ortadan kaldırılması için Yeni Anayasa yapılacak, Türk ulusu silinecek.

LAİKLİK GİDECEK SERBESTİYET GELECEK

İkinci yıkılacak olan laiklik kurumu. Ortak vizyon, laiklik ilkesinin "özgürlükçü biçimde yeniden tanımlama"yı hayal ediyor. Her iki aday da dinin devletin kontrolünde olmasını din - vicdan hürriyetine aykırı görüyor. Kültürel işlerin dinsel toplulukların kendi ellerine -sivil topluma- teslim edilmesini özgürleşme sayıyor. AKP bu açıdan "vakıflaşma" yolunu gösteriyor. Osmanlı'nın vakıflara dayanan kamu yönetimi ne güzel sistemdi!

HUKUK VE YARGI ÇEŞİTLENECEK

AKP'li Erdoğan'ın vizyonu çok ötelere bir adım daha atıyor. Serbestiyetçi laikliğin, adalet sisteminde ve yargı teşkilatlanmasında da geçerli olmasını öngörüyor. İnanmayabilirsiniz belki. Aşağıdaki paragraf, Erdoğan'ın vizyonundan aynen alıntı:

"Adalet toplumsal olduğu için, millete ait yargılama yetkisi de tüm farklılıkların yansıtılması suretiyle kullanılabilir. Ancak bu şekilde tüm farklılıkların güven kaynağına dönüşebilir. Yargı teşkilatı milletin tüm farklılıklarının yansıyacağı, hukuka ve adalet idealine uygun yargılamayı sağlayacak bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır."

AKP dilinde serbestiyetçi, HDP dilinde özgürlükçü laiklik, tarihin çöplüğüne gönderilmiş şer'i mahkemeler düzenine olta atıyor. Bu 'vizyon' HDP'li Demirtaş'ın kitapçığında yok. Ama bu kesimin anadilde savunma isteklerini anımsamak yeterli. Sosyal kimliklere statü, yani etnisitelere [HDP diliyle halklara] kimlik isteği, AKP'li Erdoğan'ın dinsel topluluklara statü hedefiyle tam olarak uyuşuyor.

HEDEF ORTAKLIĞI

Karşımızda pazarlık yapan iki kesim yok. Karşımızda iktidardan -AKP'den daha fazla ödün koparmak için elini güçlendirmeye çalışan bir kesim yok. Karşımızda verdiklerini 'ödün' diye gören bir iktidar da yok.

Karşımızda, hedef ortaklığı yapan iki aktör var. Biri kendine muhafazakar demokrat diyor, öbürü radikal demokrat. Yani biri dinci öbürü etnik gerici. Bunların ikisi, 100 yıl önceki feodalizmin kalıntı siyasetleri.